Attila Tuygan Yazdı: TÜRK TARİH TEZİ VE GÜNEŞ DİL TEORİSİ

1930’lu yıllar Türk Dil ve Tarih tezlerinin ortaya atıldığı dönemdir. Türk kimliğini ön plana çıkartıp, çeşitli gelenekler yaratılarak tarihsel bir arka plan bulmak belli başlı politikalarından biri haline gelmiştir o dönemde. O yıllarda, çiçeği burnundaki ulus-devleti kaybetme ve dağılma korkusu, homojenizasyon çabalarının belirleyici faktörüydü. Bu yüzdendir ki “Kürt’ün tarihi yoktur… Kürtçe denilen lisan yoktur. Bugün Kürtçe 8.000 kelimeden ibarettir. Bunun da 3.000’i Türkçe; 2.000 kadarı Kürtçeleşmiş Arapça; 2.500 kadarı da eski ve yeni Farsçadır” gibisinden bilimden uzak tezler havada uçuşuyordu. Aslında diğer dillerin başına gelen de aynıdır. Konuşanları sayıca (daha) az dillerin ya da yerel dillerin konuşulma alanları ev içiyle sınırlandırılmaya çalışılmıştır. Meclis’te, “… Bazı unsurlar pek arsızca hareket ederek Türk Milleti’nin diline hürmet etmiyorlar. Evlerinde istedikleri dili konuşabilirler. Fakat umumi yerlerde, bir kısım Türk vatandaşının konuştuğu Türkçe değildir. Ey vatandaş, Türk Dili’ne saygı göster. Karşındaki Türkleri rencide etme” diye konuşmalar yapan milletvekilleri, vatandaşların evlerinin dışında her zaman Türkçe konuşmalarını; aksi takdirde 1-7 gün arasında hapis ve 10-100 kuruş arasında para cezasını; uymayanların diplomalarına el konmasını ve doktorluk, öğretmenlik ya da gazetecilik yapamayacaklarını öngören kanun tasarıları vermişlerdir. Ceza olarak toplanan paraların bir bölümü de ihbarcılara ödül olarak dağıtılacaktı. Hatta, örneğin ‘Lazca Konuşanlarla Mücadele Cemiyeti’ gibi dernekler kurulmuştur.

%d blogcu bunu beğendi: