

Erkan Polat Yazdı : DEMOKRASİ DIŞARDAN İTHAL EDİLMEZ !
Erkan Polat Yazdı : DEMOKRASİ DIŞARDAN İTHAL EDİLMEZ !


Dünyanın hiç bir yerinde demokratik haklar ve özgürlükler, hiç kimseye hediye edilmemiştir. Son dönemde, ”avrupa bunlara göz yummaz, bunlara izin vermez, amerika bunların ayağını kaydırır, az kaldı vs.” saçma sapan düşlere girmişlere söylenecek çok söz var ama, kısaca bir hatırlatmak gerekir ki hiç bir demokratik kazınım, onların paşa gönlü oldu diye sana o hakları vermemiştir. Eğer demokratik hakların varsa, o yüz yıllık mücadeleler tarihinden süzülüp hayata yön vermiş, yüz binlerin, canı ve kanına mal olmuş haklardır.
Eğer bugün seksen öncesi ve sonrası, gerek emeğin demokratik kazanımları (oda zaten, yontula yontula, kuşa çevirldi), özgürlük teminatları (şimdi yok ediliyor), kürt halkının gündeme gelen gerekçeleri (oda HDP nezdinde bastırılmaya çalışılınıyor) tüm var oluş nedenleri, bugün tehlike altındaysa ve kimsenin sesi çıkmıyor ve hakkı için direnmiyorsa, beklenen akibet 12 eylül kenan everen cuntası koşullarından daha beter olacağıdır. 90 yıllık devlet partisi CHP geçirdiği ”evrim” (sosyaldemokrat) konumu oynak bir zemin üstünde, icazetin kendisi, devletin ana damarı refleksleri olarak görüp kımıldıyamıyorsa, bu ülkede kenan evrenin dediği gibi, birileri çıkar ”demokrasi gömleği bu ülkeye bol geldi” der noktayı koyar !
Ki artık bu sözcükleri söylemekten de çekinmiyor AKP ve yavru ortağı faşo MHP. hafızaları yeniden tazelemek gerekiyorsa, demokratik özgürlükler, dünyanın dört bir yanında sokaklarda kazanılmıştır. Soğuk savaş yılarında, sosyalizme karşı, emperyalizm için, emperyalizm adına, tampon ülke konumundaki TC. devletinde, demokratik haklar konjuktüre göre, sosyalist devrimlere gebe, ülkelerde uygulanan, ya darbe, yada verilmiş haklar noktasında idare etme noktasında, taşeron siyasetçilere emanet edilmiştir. Öyleki ”bu ülkeye komünizim gerekiyorsa, onuda biz getiririz” devlet bonapartizminin öz güveni, tüm iktidarın tepesinde var olmuş, bir tür ayrıcalıklı konumunu korumuştur. Bunun adı herkes ce bilinen derin devlettir. İsterse, 30’lu yıllarda faşizimle dans eder, isterse kuruluş yıllarında sovyetlerle flört eder, osmanlı artığı özgül ağırlığını korur. Bu enver paşa döneminde de böyleydi, M. Kemal döneminde de, Ecevit döneminde de, Demirle döneminde de, tahip döneminde de kendini her zaman bir şekilde derin hücrelerinde yerini korumuş ülke kaderinde söz sahibi gibi, kaderimizin belirlenmesinde, tüm yaşananlara, suçlara ortak olmuştur.
Ama bir noktayı da her zaman söylemek gerek. Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizdede, demokrasinin refleksleri boş durmamıştır. Köklü reforumlar, köklü değişiklikler ve demokratik bir ülke olmak için, işçileriyle, önderleriyle, çalışanlarıyla, sömürgeleştirilmiş halkalarıyla büyük mücadeleler tarihinede sahiptir. Sosl ve sosyalist direniş tarihi, devletin tüm organları karşısında şerefli direnişlerine, mücadeleleri de yer almış, onlarca, yüzlerce hatta binlerce yiğidinin dar ağaçlarında, köşe başlarında, faşist pusularda, grevlerde, üniversite önlerinde, mücadeler de insanını kaybetmiş bedel ödemiş, gerçek demokrasiye her zaman bir şekilde sahip çıkmıştır.
Hayat gösteriyorki, kazanımlarımızı ve kazanmamız gereken özgürlüklerin ve demokratik geleceğin inşası yine sokakta bileğin gücüyle alınması gerektiği gerçeğini hayat bizlere dayatıyor. Artık 21. yüzyılda, bu toprakların demokratik geleceğini yeşertmek ve kalıcı kılmak için, sokağın devrimci mücadelesiyle mümkün. Yolsuzluklarla, hırsızlıklarla, kaosla ortaklık yapmış bir iktidarın demokratik yollarla bu ülkeyi gerçek sahiplerine bırakacağı olasılığı çok zayıf. Çünkü iktidarın başı, gerek uluslar arası kurumlarda, gerek ülkemizde, hakkında çok ciddi suçlamalar ve dostyalar ve belgeleriyle bir şekilde beklediğini bilerek, kendinin ve iktidarını demokratik yöntemlerle terk etmemesi gerektiği refleksleriyle hareket etmektedir. Bundan kendine vazife çıkartan bilindik katil, faşist parti MHP, bu çıkmazı kendisi için fırsata çevirmeyi ihmal etmiyor.
Dün HDP vekili Gergerlioğlu, ve istanbul sözleşmeleri, HDP kapatılma davaları, üst üste gelen çıkışlar, hiç bir çıkış kapısı bulamayan AKP ve onun reisi, kendini bekleyen akibetin sonuçlarını geciktirmek için elinden geleni yapacaktır. Buna faşizimde dahil. Osmanlı torunlarının enver paşa damarlarının onca kabarmasının tek bir nedeni var: “gerekirse devletin çökmesi bahasına, ömrünü olabildiğince uzata bilmek”. Bu öfke faşit bir devletin olma olasılığını dahi oluşmasına taşeronluk yapmaktanda çekinmeyecektir. Tabi bir şartla oda dokunmazlık hakkını garantiye almak. Belki bu anlaşma çoktan yapılmıştır.
Tarih bize göstermiştirki faşizim demek, iç savaş, kan ve göz yaşı demektir. Bugün geçmişlerinde faşist iktidarları yaşamış halklarının bugün eğer demokratik kazanımları sağlam temellere dayanıyorsa, bunun arkasında yatan gerçek, yüzbinlerin kanına mal olmuş acı gerçekleridir. Bu ülke bunu yaşamak zorunda değil. Tamam bedel ödenmesi gerekiyorsa, ödeyelim, ama çocuklarımıza asla karanlık bir dünya bırakmayalım. Gerekirse bedel ödemeye hazır olmak ve demokratik kazanımlarımızı korumak gerekiyor. Hak verilmez alınır. Onun adreside, sokaklara inen demokratik direniş ve mücadeleleridir. başka da çıkış yok.
Erkan Polat
Average Rating