

Haydar Işık Yazdı: KÜRTLERİN DİLİ/ZİMANE KURDİ
Haydar Işık Yazdı: KÜRTLERİN DİLİ/ZİMANE KURDİ
İlkokula gittiğim ilk gün İspartalı öğretmenimiz elinde söğüt dalından kesilmiş sopası başımızda, hışımla konuşurken tek kelimesini bile anlamıyordum. Bu dilin, soykırım dili olduğu, kadınların sürekli acıyarak, ağlayarak kart sesleriyle anlattıkları komşumuz „UŞE MİRÇ“ in tüm ailesiyle yokedilmesi, Civrak‘ta Aliye Gülavi ailesinden 54 can katledildiği, Alan Beyleri Sülü‘nün ise tüm aile efradı, Mazgerd‘in arkasında Kemera Şa‘da imha edilmeleri, bende korku yaratıyordu.
„GÜZEL TÜRKÇE“ dedikleri bu dilin bir katliam dili olduğu, bu dille Dersim‘de on binlerce insanımız barbarca öldürülürken bu dille emirler verildiği çocuk zihnimde yerleşmişti.
Sömürgeci devletin başat görevi önce fiziki imha yapıp, ardından halkı kültürel bütün değerlerinden arındırıp, insanı kendisinden utanır hale düşürmek olduğu gerçekliği vardı. Bu nedenle bizim insanımız „Kırmanciya beleke“ diyordu. Bir mağlubiyetin travması, gücü yetememenin ifadesiydi.
Düşürülen halk ise, sömürgeci dile angaje oldu. Öğretmen olmak, doktor, avukat vd olmak aileye parasal yardımda bulunmak, iyi bir hayat sürmek nedeniyle kendi anadilini beyninden çıkarıp attı. Onlar: „Vatandaş Türkçe konuş, çok konuş!“ dedikçe biz de onlara hizmet ettik. Kimi insanımız varidat sahibi olunca anadilini unuttu, hatta devletle işbirliği için ondan kaçtı. Kimi de sınıf ideoloji yaparak önemsemedi, sosyalizm gelince Türkçe veya Kürtçe olmuş önemsenmez dendi.
Velhasıl devlet biz Kürtlerin yardımı ve kendi barbar zoruyla bizden en büyük değerimiz olan, Kürt toplumunun çimentosu olan dilimizi uçurumun başına getirdi.
Şimdi halkımızda bir uyanış olduğunu gözlemliyorum. Artık kendisine ve soyuna sahip çıkan önemli bir kesim var. Bugün anadil nedeniyle Facebook‘ta çok sayıda paylaşım olması, belli bir bilincin yerleştiği anlamına gelmektedir.
Türklerin bir sözü var. „Bir dil bir insan, iki dil iki insandır.“
Güzel ve yerinde bir söz. Peki Türk devleti ne yapyor? İkinci dili bilen ve onu değer gören Kürdü öldürüyor.
Gönül rahatlığıyla diyebilirim ki, şu sıralar Kürt örgütlerinin başlattıkları ortak kampanya oldukça saygın ve değelidir. Bunu süreklileştirmek, kuraklık çeken çiçeğe verilen su gibidir. Dilimizi unutturmaz.
Ancak kampanyaya katılan arkadaşlar dile egemen olamadıklarından herkes kendi yöresinin konuştuğuyla kalıyor. Pek çok sözcük ve kavram yöresel olduğu için bir birlik oluşturmak güç oluyor.
Bana göre yapılması gereken ivedi çalışma önce KIRMANCİ‘de bir standartizasyona gidilmesi gerekmektedir. Mesela „Kırmancki“ mi doğru yoksa „Kırmanci“ mi doğru?
Ben Dersim‘de Kırmanci dendiğini iyi biliyorum. Neden Kırmancki yapıldı? Ayrıca Zazaki, Dimilki, Kırdki adları Dersim‘de kullanılmıyor. Öğrenmeyi kolaylaştırmak bence standartizasyonla kolaylaşır.
Örneğin „şare Dersim“ mi, „sare Dersim“ mi? Kürt dilinin lehçeleri var. Diğerleri „şare“ diyorsa, neden Dersim‘de „sare“ olsun?
Dersim‘de „zone ma“ bizim dil deniyor, fakat Kürdistan‘ın hemen her tarafında „zimane me“ deniyorsa öğrenenler hangisini esas almalıdır. Almanya‘da farklı lehçeler var ama bir de eğitim öğretim dili var. Almanya yöresel lehçelere önem veriyor.
Soykırımcı devlet bize dilimizi unutturduğu ve asimile ettiği için yapılması gereken acil görev, can havliyla Kürtçe‘ye sarılmak olmalıdır.
Ben dil uzmanı değilim ama bildiğim kadarıyla bu konuda Avrupa‘da yetkin arkadaşlarımız var, bunlara görev verilmelidir.
„Bizim dilimiz Xızır‘ın dilidir,“ derdi annem. Bütün Kürt annelerin dili Xızır‘ın dilidir. Bununla konuşalım, bununla fikrimizi anlatalım, bununla yazalım. Durmayın. Gecikirseniz sömürgeci devlet tabuta soktuğu en büyük değerinize son çivisini çakar.
Haydar Işık, Şubat 2021
Average Rating