
Torunlarımız Bizi Lanetlemi Yoksa Saygıylamı Anacak Bu Elimizde.. / Ali CANDAN yazdı
Türkiye’de yürüyerek adalet arama oyunu. Genelevde çalışan sex işçileri arasında kız oğlan kız aramakla aynı. Bul karayı al parayı el çabukluğu ile oynanan toplumu aldatma. Her seferinde hep sahibine, yani sisteme kazandırma oyununda. Muhalefet ve iktidar bir ve ortak. Kürtleri bu yürüyüşe katmak ise; dönek, satıcı, silik, sinik, sünepe, korkak, aslını inkar eden haramzade, hınzır paşa! İktidara, sisteme karşı direniyormuş, mücadele ediyormuş, itiraz ediyormuş gibi yapan. Özünde iktidarın ve sistemin yanaşması, can simidi, yedek lastiği ve can kurtaranı olan. Bu Kemal bilmem ne oğlu’nun peşine takılmak demek; ayak üstü o dakika satılmayı kabul etmek ve satılmak demektir. Türkiyede Kemal bilmem nasıl satılmışoğlu ile birlik olup sözüm ona adalet aramak. Kerhanede bakire aramak ve bulmaktan daha imkansız.
Kürtler bu satılmış oğlundan ve onun yalancı direniş oyunundan beri dursun. Bu tüm Türkiye muhalefetini eğer ki katılırlarsa Kürt legal siyasal muhalefetini. Aynı torba içerisine koyup. Silme bir biçimde elden iktidara sunmazsa bende siyasetin s harfini bilmiyorum. Kürtler Türkiye’den ve muhalefetten bu saftirik, sahte umut var beklenti içerisinde oldukça. Bile bile aldatılacak ve aldanacaklar. Bu satılmış oğlunun aldatması ise, daha bir acı. Deve kervanının yükünden değil. Tekmil, tümünün bir eşeğin ardından gitmesinden kaynaklı canlarının acıması misali. Benimde aklım, yüreğim, derinlerde bir yerlerde yaram acıyor, sızıyor. Peş peşe hep aynı yerden vurulmaktan yaralarımız fitil tutmaz oluyor. Durmak, dinlenmek ve kapanmak bilmez hale geliyor. Oy xwedê tû hêş û aqıl bide van siyasetmedarêmera!
Bir benzetme yapılacaksa Türklerin bu benzetmesi tam yerinde olur sanırım. Ha kel Ali. Ha keçel Ali. Ne farkeder. Ha Kılıçkeroğlu. Ha Kerdoğan. Ne fark eder ki. Varsa somut, elle tutulur, inandırıcı, güven ve umut verici bir kanıt. Biri bana göstersin. Beni inandırsın eğer bende yürümezsem adam değilim. Yürümek son tahlilde romatizmalara iyileştirici etkide bulunuyor. Yok Türk sol romantizmi ve maniplasyonu sonucu kimse beni naha şurdan şuraya bir adım bile yürütemez. Biz Kürtler de artık siyasal düzeyde politikleşen, sorgulayan deve boyumuz. Sırtımızda 40 yıllık savaşın ağır yükünün yarattığı kırk kambur halimizle. Her yerimizi, her yanımızı eğrilten bu bitimsiz acılar içinde. Değil milyonlarcamız, kırkımız bir arada bir eşeğin peşinde sahte adalet arayışı için yürümeyeceğiz. Bu bizim içinde zul sayılır. Bize de sorulursa çektiğimiz tüm acılara, hendeklerde boğdurulmalara, bodrumlarda yakılmalara, köşe başlarında vurulup öldürülmelere. Panzerlerle sürüklenmelere. Cesetlerimizin dahi çırılçıplak teşhir edilmesine. Sokaklarda kurda kuşa yem edilmesinin verdiği acımı yoksa. Tekmil tüm Kürtlerin bu destansı ve şimdiye dek doğru politikalarla en azından güneyde devletleşmiş. Kuzeyde federalleşmiş olmaları gereken mücadele potansiyelleri siyasi iradeleri tarafından vara vara vardım satılmış bilmem ne oğlu’nun hanına. Kendi elleriyle sırf Kürt anasını görmesin diye katlettiği adalet’i sözde arayışı yürüyüşüne. Yani şanlı mücadelenin getirilip bir ürkek, pespayenin ardına takılması. Özgürlük umudumuzun, özgürlüğün katili bir parti ile ortaklaşmada aranması kadar acı ve hüzün verici başka bir durum yoktur nokta.
Bir daha bu adaleti arayış ve bulup defalarca adalete tecavüz edip, katlediş yürüyüşü için hiç bir şey yazmayacağım. HDP’de Türkiye’ye yaranmak için ne yaparsa yapsın boş. Türkiyelileşmeyi, Türkiye yönetimi, muhalefeti ve en nihayetinde bunların yönlendirdiği Türk halkı istemediği için bence Türkiyelileşme hoş ama boş bir hayaldir. Gerçekler bu tür cambaza bak numaralarına alet olmayı bırakıp. Evimizin içine yoğunlaşmanın yakıcı gerçeğini dayatmaktadır. Sen salak saftirik şekilde komşuna evinin tüm kapılarını, mahremine varıncaya kadar açmışsın. Komşun o evi artık senin değil kendi evi görüyor. Sen ise ”ev benim senden geri alacağım” bile diyememektesin. Sadece ”ev büyük beraber kullanalım” gibi ne olduğu anlaşılmayan şeyleri ağzında geveliyor. Evin içinde babasıyla çok iyi anlaşan. Ama yönetim için sözde kapışan devşirilip evlatlık alınmış büyük oğlan. Babaya karşı biraz yürümek istedi diye hemen onunla yürüyorsun. Oğlan haklı diyorsun. Oy Kûrdo rebeno anan öleydi lavo. Bu günleride mi görecektik.
Senin evin yakıldı, yıkıldı. Hemde içinde ki çocuklarınla birlikte. Peki bu Kemal ve partisi ne yaptı. Yada ne dedi. ”Terörle mücadelede her şeyimizle hükümetin ve devletimizin yanındayız. Atatürk’te savaşta yapmıştı. Savaş esnasında olur böyle şeyler” demedimi. Peki öyleyse ey siyasetçilerimiz. Siz bizi bir katilimizin kucağından kurtarıp diğer katilimizin kucağına atarak mı kurtaracaksınız. Hemde her iki katilimiz bize karşı topyekün imha stratejisini ortak uygular ve bizi yoketmek üzere büyük savaşa hızla hazırlanırken. Peki sizin kendi otantik, kendinize özgü, kendinize has bir plânınız ve yedek plânınız yok mu. Yoksa ne zaman olacak. Şimdi değilse ne zaman. Bu güce varmışken biz değilse kim bir daha evimizi geri alacak. Torunlarımız bizi lanetle mi anacak. Yoksa saygıylamı. Bu bizim elimizde.
Ali Candan–Teletex News24
Average Rating