TEK KUTUPLU DÜNYA ÇÖKTÜ/ Bilhan TUNCEL yazdı.

Read Time:4 Minute, 19 Second

IMG_1617Yeniden çok kutuplu bir dünyaya doğru gidiyoruz…

Sovyetler’in çöküşünden sonra Rusya küresel güç olma iddiasından vazgeçmedi. Emperyal bir güç olarak Rusya’yı yeniden karakterize eden ve başta ABD olmak üzere küresel batılı güçleri zorlayan putin ve ekibi, NATO ile çok ciddi bir çıkar çatışması yaşıyor. ABD- Rusya çatışması son yıllarda trans- Atlantik bloğundaki kırılmaları derinleştirmekle kalmıyor; aynı zamanda, tehdit ve vazgeçirici bir unsur olarak tanımlanıyor. Rusya soğuk savaştan sonra ilk kez Ortadoğu politikalarında emperyal tutkularını yüksek sesle dile getiriyor, askeri- siyasi müdahalelerde bulunuyor.

Rusya , Ortadoğu’yu sadece enerji kaynakları açısından değil; uzun yıllara dayanan stratejik bir konsept içerisinde değerlendiriyor. Jeo- politik hamlelerin tümünde politik statüsünü, etkisini hissettiriyor. Burnunun dibindeki Ortadoğu’yu güvenlik- coğrafik- ekonomik çıkarları açısından vazgeçilmez görüyor. ABD’nin stratejik güç ve ilişkilerini dağıtmak- zayıflatmak, etki alanına çekmek için bölgeyi yeniden şekillendirmek istiyor.

Aslında, Rusya aynı politikayı NATO’ya ya da Avrupa Birliği’ne müdahalelerde de kulanarak kimi sonuçlar almayı başarıyor. Almanya ve Fransa’nın oluşturduğu Avrasya ittifakıyla ekonomik ve politik ilişkilerini güçlendirerek ABD ve İngiltere hakimiyetine olan bağımlılığı zayıflatmakla kalmıyor; aynı zamanda, ABD ve İngiltere yerine Almanya- Fransa öncülüğünde küresel batılı güçlerden yeni bir denge daha çıkartmayı hedefliyor. Rusya- Çin politikaları ABD seçimlerine müdahale ederek ABD- AB ilişkilerini kıracak, Türk devletini yanına çekerek NATO’da çatlak yaratacak, Almanya ve Fransa’yı ekonomik çıkarlar sağlayarak İngiltere’yi hizaya çekecek bir çok gizli- örtülü ya da açık saldırılarda bulunuyor. Rusya, bölgesel ve küresel ilişki ve çıkarlarını stratejik bir derinliğe oturtuyor.

Dikkat edilirse Rusya, İsrail- Suriye çatışmalarında -1973’ten beri – ilk kez doğrudan ve askeri gücüyle sahaya indi. Esad rejimini başka hiçbir güç, hiçbir şekilde ayakta tutamazdı. Suriye’yi askeri üstlenme sahası olarak gören Rusya’nın Suriye müdahalesi ABD- İsrail eksenini bir kaosa sürüklemekle kalmadı; bölgesel çıkarlarını korumak üzere bölgesel ittifak ve ilişkilerle tüm Ortadoğu üzerinden şekillenmeye başladı. Çok açık bir biçimde küresel güç ve prestijini pekiştirdi. Rusya, bölge devletlerinde test etmediği, ittifak arayışına girmediği tek bir güç yoktur. ABD’nin en önemli stratejik müttefiklerinden olan İsrail, Türkiye ve Mısır üzerinden çok yönlü, derin arayışlara girdi. Bu üç ülke ABD ve Rusya politika üretenleri, siyaset analizcileri tarafından her zaman önemsendi ve kullanılmak istendi.

Kürdler açısından Türk devleti’nin bölgedeki jeo- politik konumu, kendini dünyaya pazarlama kıvraklığı her zaman büyük bir sorun olmuştur. Atatürk’ün dengeci siyaseti Türk devleti’ni Moskova avuçlarından alma girişimi olarak 1952’de NATO’ya taşımıştır. Ancak, Türk devleti ekonomik ve ticari ilişkileriyle Moskova’yı soğuk savaş yıllarında dahi tatmin etmeyi becerebilmiş bir ülkedir. 2015’te düşürdüğü Rus uçağına rağmen, Türk devleti’nin jeo- politik konumu ne ABD’yi ne de Rusya’yı bu ülke üzerindeki hakimiyet arayışından vazgeçirememiştir. Türk devleti’ne olan küresel saldırılar her zaman kontrol edilebilir ve çıkarlarına entegrasyonu esas almıştır. Türk devleti, ABD- Rusya arasında kendini pazarlayan konumunun farkında olarak Rusya’nın Kürd desteğini kırmak üzere adeta Putin’in eteklerine yapışmıştır. Abd, NATO müttefiğinin cezasını kesmeye devam ettikçe her iki denge arasında oldukça zorlanmıştır. Hem ABD, hem Rusya bölgede Türk ve Kürd kartını masada hazır tutma tutkusundan asla vazgeçmemiştir. Kürdlere taktiksel- dönemsel yaklaşan küresel- emperyal güçlere Kürdler dönemsel ve taktiksel yaklaşmıştır. Ancak; Kürdler G.Kürdistan ve Rojava’da birlikteliği sağlamış olsaydı ve Akdeniz’e açılmayı esas alsaydı hiç bir güç Kürdlere dönemsel- taktiksel yaklaşma lüksüne giremezdi. İdeolojik- politik düşünen kafalar Türk devleti’nin jeo- politik konumuna alternatif bir Kürdistan jeo- politik konumu açığa çıkartmayı düşünememiştir. Mükemmel askeri başarılar, dengeleyici tüm çabalar stratejik amaçlar için işlevini görürken stratejik amacın kendisi görülmemiştir. Burada farklı metodlar var mı?

Ypg Rojava’yı Akdeniz’e bağlar ve ittifaklarıyla kendi gücünü dayatırsa farklı sonuçlar doğurabilir. Kimileri diyor ki; ” Ypg ilerlerse hedef olur. İlerlemez ise ne olacağını söylesinler…!”

Rusya, Arap baharıyla Mısır’a, Şam’dan Lübnan’a ileri düzeydeki silahların taşınma antlaşması ile İsrail’e girdi. Aslında, Rusya bir anlamda Mısır ve İsrail ile gizli ya da açık ilişkilerini sürdürüyor. İsrail çok sınırlı düzeyde Suriye topraklarında hava saldırıları yapsa da Rusya’nın karşısında bir karşıt güç olmaktan çoktan çıktı. ABD’ye rağmen, İsrail bölge politikalarında Rusya ile karşı karşıya gelme riskine girmedi. İsrail ve Mısır’da Türk devleti gibi her iki küresel güce açık kapı bırakıyor. Kimisine güçlü, kimisine zayıf olsa da kapının açık olması Ortadoğu’daki çıkarları için ihtiyaç duyacakları bir politik kurnazlıktır. Kürdlerin ne dost ne de düşman politikaları doğru olmakla birlikte uluslarası ilişkilerde iletişim ve diplomaside yetersizlikleri gözetmek şarttır. Hem bölgeden hemde küresel ittifaklardan faydalanacağı konumu ve olanakları fazlasıyla olmasına rağmen atıl kalınıyor. ABD, İsrail- Filistin sorununda iki devletli projeyi bu dönemde gündeme getirdi. Akabinde İsrail Rusya’yı üç kez ziyaret etti. Moskova ve washington arasında denge ve uyarı mekanizmalarını hemen işletti. Suriye’deki savaş suçlarının BM’de araştırılması, Rusya’nın Ukrayna’daki varlığı ve İsrail’in Filistin arzuları masaya yatırıldı.

Suriye, Yemen, Libya’ Irak ve diğer bölgelerdeki işid varlığı işid sonrasında veya siyasi ve toprak egemenliği daraltıldıktan sonra stratejik hesaplarda fazla önem arz etmez. Sadece Suriye ya da işid boyutlarıyla değil, bir bütün olarak kimler neleri hedefliyor gibi sorular sormak lazım ve ona göre konumlanmakta fayda var. Küresel güçler zorlandıkça ortak çıkarlar üzerinden bölgeyi paylaşma girişimlerine de girebilirler. Tüm seçeneklere göre ön hazırlıklar ve ilişkiler olmadan bu işler yürümez.

Ortadoğu savaşı Ürdün ve İsrail topraklarına sıçrayabilir. Suriye ve Libya’daki kaos buralara uzandığında Mısır ve Türkiye’nin konumu önem arz edecektir. İran yine öyle…

Kürdler tüm bu kan ve gözyaşı içerisinde İşid ile savaşa zorlandı. Ancak; bu savaş tecrübeleri pekiştirdi. Bölgeyi, küresel güç ilişkilerini daha iyi anlamamızı sağladı. Sorunun sadece İşid olmadığı; esas sorunun İşid sonrası olduğu, sürekli yenilenmeden, sürekli politika üretilmeden başarılmayacağı anlaşıldı.

 

Bilhan TUNCEL Teletex  News24

About Post Author

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: