Tekçi AKP’nin yalanla beslenen müritleri/ Ömer AĞIN yazdı.

Read Time:3 Minute, 8 Second

IMG_2471“Beklenen görüşme” yapıldı ama arzulanan sonuç çıkmadı. Görüşmeden önce MİT Müsteşarı’nı, Genelkurmay Başkanı’nı, CB sözcüsünü ve Adalet Bakanı’nı ABD’de kulis yapmakla görevlendiren Erdoğan, bir yandan ABD’nin yeni yönetimine övgüler yağdırırken, diğer yandan “Hançepek usulü” tehditler savurmaktan geri kalmadı.

ABD ile yapılacak buluşmanın odağına  “Kürtlere düşmanlık” politikası oturtuldu. “PYD’nin terör listesine” dâhil edilmesi, “stratejik silahların YPG’ye verilmemesi”, Rakka’nın kurtarılmasından sonra yeni Suriye’nin geleceği konusunda söz sahibi “olanların” içinde yer alma isteği kırmızıçizgiler olarak ilan edildi.

Kürtlerin Suriye’nin “demokratik birliklerinin” içinde yerinin olmadığı ısrarla ileri sürüldü. FETO terör örgütünün “ABD’den kovulması” ve Fettullah Gülen’in Türkiye’ye verilmesinde ısrar edildi… Bu amaçlarla ABD’ye gidildi. Bir yandan ABD ile Kürtlerin “ilişkilerini bozmak” için her tavizin verilmeye hazır olunduğu anlatılırken, diğer yandan Kürtlerin ABD’nin bir piyonu olduğunu yaymak için de “kötü adamlarla yatağa giriyorlar” algı operasyonları yaygınlaştırıldı. Bunlar da yetmiyormuş gibi “Kürtleri yenidünyaya biz taşıyoruz, Kuzey Irak bizim yardımlarımızla bir şantiyeye dönüşmüştür…” söylemleri arttı.

Noktalardan, virgüllerden dem vuruldu. Sonuç ortada… Umulan hiçbir şey elde edilmedi, görüşme fiyaskoyla sonuçlandı. Ancak AKP’nin başına geçecek Erdoğan’a Trump ile aynı karede yer alan fotoğrafı yetti. Yalanla beslenen müritler bu fotoğraftan mutlu oldu…

Kuşkusuz şimdi yeni manevralar peşinde koşulacaktır. AKP iktidarı Türk halkını kandırmaya devam edecektir. Yeni demagojik söylemlerle ve şovenist politikalarla Türk halkının uyanması engellenmeye çalışılacaktır. Bu amaçla daha şimdiden “Rakka’nın kurtarılmasından sonra Türkiye ile ABD aynı düşüncelerle ve birlikte aynı masada Suriye’nin geleceği konusunda söz söyleyecek” ham hayaliyle, “Türkiye risk alarak güney sınırında tampon bölge oluşturmuş ve sınır güvenliğini sağlamıştır. Reel durum Türkiye’nin elini güçlendirmiş ve ABD’nin bizimle hareket etmesini zorunlu hale getirmiştir. … ABD’nin Irak’a müdahalesinin bir benzerini biz de Suriye’ye yaptık” denilerek yeni dönemde kamuoyu kazanılmaya çalışılmaktadır.

Bilinen o ki Türkiye “konjonktürel” duruma dayanarak Suriye topraklarına asker gönderdi. Bölge devletlerinin hiçbiri Türkiye’nin “hükümran bir devlet olan Suriye’nin” topraklarına girmesinden memnun değil. Askeri hareket Türkiye’ye daha şimdiden büyük ekonomik yükler getirdi. ABD’nin Suriye politikasını geçmişte Irak’a uyguladığı politikayla aynı görmek yanıltıcı olur. Amerikan halkı ABD’nin Suriye politikasına sınırlı da olsa destek vermektedir. Daha önemlisi Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesinin en önemli nedenlerinden birinin Kürtlerin demokratik haklarına kavuşmasını önlemek için yapıldığını artık tüm dünya biliyor.

AKP’nin realiteden uzak, şovenist politikaları en çok Türk halkına zarar veriyor. Bu politika; dışarda Türk halkının “onurunu” küçük düşürmeye neden olurken, içerde ise halkı “70 sente muhtaç” hale getiriyor. ABD gezisi bunun somut örneği olmuştur. Kürtlerle eşit ve adil bir ilişki kurulmadan, demokratik temeller üzerinde yükselen yapılar oluşmadan Türk halkı uluslararası arenada “birinci sınıf bir halk” olamayacaktır.

Kürtler açısından durum nettir: Tüm Kürt coğrafyasını kapsayan demokratik ve eşitlik istiyen bir talep yükseliyor. Dünya çapında hakkaniyete dayanan bir diploması atağı yürütüyor. Halkımız artık “parça üretimi” yapmıyor ve bunun karşılığı olan  “parça başı ücret”te de gözü yok. Başka bir ifadeyle Kürtler tüm coğrafyalarında bütün halklarla her türlü demokratik haklarına kavuşmadan yürüttüklerin mücadeleden vaz geçmeyeceklerdir. Kürt halkının bu yeni niteliği ve bu nitelik üzerinde yükselen demokratik duruşu tüm halklara örnek oluyor. Kimileri “biz inanç ve etnik yapıları değiştirmeye müsaade etmeyeceğiz” diyerek açıkça Kürtlerin bölgedeki çoğulcu, demokratik ve eşitlikçi politikalarını hedef alsalar da; başta Alevi Araplar, Ermeniler, Süryaniler, Çerkezler ve Türkmenler Kürt halkının duruşunu yakından izlemektedirler. ABD başta olmak üzere global devletler Kürtlerin kurumlarıyla ilişki kurmak zorunda.

ABD, YPG’yi “terör listesine” almamış, “Stratejik silahların YPG’ye verilmemesi” talebini reddetmiştir. Kürtlerle birlikte yürütülen Rakka operasyonuna devam denilmiştir. Rakka’nın kurtulmasından sonra oluşacak “garantör” devletler içinde Türkiye’nin de yer alma isteği ilgi uyandırmamıştır. Kısacası fiyasko olan ABD gezisinden Türk halkı ders çıkarmalıdır. AKP’nin yanında saf tutan Kürtler de, partinin tüzüğüne giren “tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” gibi tekçi ilkelerini içlerine sindirmiyorlarsa şapkalarını önlerine koyup karar vermelidir.

Ömer Ağın-Teletex News24

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: