
KAS DEĞİL AKIL GÜCÜ./ Kadir DAĞHAN yazdı.
Günümüzden yaklaşık 2200 yıl önce yaşayan Bizanslı Aristofanes’in başta nokta, virgül olmak üzere noktalama işaretlerini geliştirdikten sonra yazım dili daha bir anlam kazandı. Virgül veya noktanın konulduğu yere gere cümlenin içeriği ve yapısı değişti.
Daha sonra gelişime önem veren toplumlar gramer ve noktalama işaretlerini daha da geliştirerek dillerini, kültürlerini zenginleştirdiler. Hazıra konmaktan, övünmekten başka bir şey bilmeyenler ise oldukları yerde patinaj yapmaktan kurtulamadılar. Doğal olarak bu beyin ve kültürel gelişimlerini doğrudan etkiledi. Ama olumsuz olarak. Beyin yerine kas gücü temel alınınca acı ve yozlaşmadan başka bir şey kalmadı.
İnsanlık sınıflı yaşama geçtikten sonra aklın yerini alan bu kas gücü ERİL yani Erkek egemenliğine de zemin hazırladı bazı toplumlarda. Savaşlar, akıl almaz vahşetler, doğanın yıkımı da böyle başladı. Akıl değil de kas gücü belirleyici olunca en fazla adaleye sahip olan ERİL yapı her şeye muktedir olma hırsına kapıldı. Ve oldu da. Barbarlığın hiç bitmeyen ve bitmeyecek olan tarihi de bu andan itibaren yazılmaya başlandı. Riyakârlığın da.
Panzerin ezdiği bedenlere kör sağır olup, sabah akşam Suriyelileri istemezük! diye ortalığı ayağa kaldıranların sırtı kaynar sularla haşlanan bir Suriyeli çocuk için ayağa kalkmaları riyakârlık tarihinin küçük bir örneğidir yalnızca. “Zekâ dünyayı yerinden oynatabilecek bir maniveladır.” Demişti BALZAC. Ama kas gücü için kimse bir şey demedi, bir tahminde bulunmadı bildiğim kadarıyla. Yaşayarak görüyor, öğreniyoruz.
Artık tanrılar, dinler, krallar, peygamberler, yasalar, canlı cansız ne varsa hepsi erkekti ve erkek güç demekti. Geriye kalanlar ise gücün köleleri ve kullarıydı ancak. Erkek gücünü ret eden erkek de dâhil edildi bu köleliğe. Güç ve gücün devamı için her şey mubahtı artık. Gücün en büyük örgütlülüğü olan Devlete bu yüzden “baba”, üzerinde yaşadığımız, yaşamak zorunda olduğumuz topraklara da “vatan ana” denilmesi bu yüzdendir belki de.
Erkek BABA, kadın ANA. Eril ve dişi. Savaş ve Barış. Ölüm ve yaşam. Öldüren ve DOĞURAN. Ezen ve ezilen. İnsanlığın var oluşundan bu güne çocuklarla birlikte en kolay katledilen, hırpalanan, aşağılananın KADIN ve Çocuklar olması bir tesadüf veya kader değildir. Kas değil akıl ve bilimle yürüyenlere tek değil tüm dillerden SELAM OLSUN.
Kadir DAĞHAN–Teletex News24
Average Rating