

BAĞIMSIZLIĞIN ÖNÜNDEKİ ENGEL: AİLE HANEDANLIĞI!/ Hasan H. YILDIRIM Yazdı
Birçok olumlu gelişmeye karşın Kürdistan’ın Güneyi’nde ters giden olumsuz bir durum söz konusudur. Nedeni Barzani ailesi hanedanlığıdır. İzledikleri politikalarla bağımsız Kürdistan’ın ilan edilmesinin engelidirler. ‘Engeldirler’ dediysek, bundan ‘hedeftirler’ gibi maksadı zorlayan bir çıkarsamaya varmak en başından lüzumsuzdur; bu bir durum tespitidir. Aşmanın metodolojisi elbette yurtseverlik bilincinin ve gereklerinin ilgisi dahilindedir. Hiç kimselerin bu durum tespitini istismar etmesine ve bunun üzerinden öznel niyetlerini dayatmasına da yer yoktur.
Barzani ailesi tarafından Kürdistan’ın Güneyi’nin Behdinan bölgesindeki idaresi baskıcı, otoriter, anti-demokratik Orta Doğu Devleti profilinin tipik bir kopyasıdır. GOP ile tasfiye edilen ve edilecek olanlar gibi Barzani ailesi de eğer bugün izledikleri politikalarını sürdürürlerse (ki sürdürecekleri görülüyor) tasfiye edilmeyle karşı karşıya kalacaklardır.
Barzanilerin kurduğu anti-demokratik sistem GOP’nin ruhuna terstir. Barzanilerin diktatörlüğü GOP’un önünde bir engel olarak görülüyor. Kendilerini düzeltmeleri için Koalisyon Güçleri tarafından defalarca ciddi olarak uyarıldığı bilgimiz dahilindedir.
Bunun edeni; bir yandan hedeflenen bağımsız Kürdistan’ı engelleme, ki bunu diğer Kürd politik güçlerini dışlayıcı politikası ile, diğer yandan Kürdistan’ı egemenliğine alan sömürgeci devletlerle girdiği milli olmayan ilişkiler kurmuş ve geliştirmiş olmalarıdır. Bu politikalarıyla GOP’nın sahiplerini zor durumda bırakmaktadırlar.
1992 yılından bu yana fiilen iktidarda olmalarına karşın devleti devlet yapan tek bir milli kurum oluşturmamışlardır. Oluşturulan kurumlar milletin değil, Barzani Hanedanlığı’nı koruma araçlarıdır. Kendi dışındaki herkese karşı bu kurumları kullanmaktadırlar. Diğer politik güçlere karşı dışlayıcı bir politika izlemektedirler.
Bu politikalarla milli bir siyaset ve milli birliğin oluşumunu engellemişlerdir. Kürdistan’ı bölmüşlerdir. Çift ve hatta ‘çokbaşlılığa’ yol vermişlerdir. Milli ordu, milli istihbarat dahil milli olabilecek tek bir kurumun oluşmasına müsaade etmemişlerdir. Herkesin kabul ettiği tek milli kurum olan Parlamento’nun kapısına kilit vurmuşlardır. Kürd milli servetini ele geçirmişlerdir. Sömürgeci güçlerle birlikte hortumlayıp durmaktadırlar. Bol bol bina inşa edip Türk şirketlerini zenginleştirmektedirler. Halkın yararlanacağı su, elektirik gibi temel ihtiyaç alanlarının alt yapısı bile oluşturulmamıştır. Rüşvet, yolsuzluk, adaletsizlik, hukuksuzluk ve bu tür zulüm uygulamalarında tavan yapmışlar.
Bu hukuksuzluğu eleştiren halk başta olmak üzere karşıt görüşteki kimi siyasetçi, aydınlar, gazeteciler ya açlığa mahkum edilmiş, ya öldürülmüş, ya adressiz zindanlara tıkılmıştır. Ortalıkta ne kadar ipini satmış kişi varsa silahlandırılıp tetikçi olarak kullanılmaktadır. Halk susturulmaya çalışılmaktadır.
İçte mevcut olan diğer siyasi güçlere karşı dışlayıcı bir siyasetin mimarı olan Barzaniler, dışta da milli olmayan bir siyaset izlemişlerdir. Ezeli Kürd millet düşmanı Türk egemenlik sistemi ile ortak politikalar oluşturmuşlardır. Bununla hem kendini korumaya almış, hem de diğer Kürdistan’lı güçlere karşı bir sopa olarak kullanmış ve kullanmaktadır…
TC devletini Kürdistan’ın Güneyi’ne taşımıştır.
Ekonomi Türk şirketlerine teslim edilmiştir. Her köşede bir MİT bürosunun kurulmasına müsaade edilmenin yanı sıra Türk ordusunu birçok alana yerleştirmiştir. Kürdlere karşı her türlü operasyonlarına sessiz kalması bir yana destek vermiştir. İlk başlarda ortak operasyon düşünülürken bunu göze alamamış ama el altından TC devletine tüm desteğini vermiş ve vermeye devam etmektedir. Bunun en somut örneği; Türkiye’nin 25 Nisan 2017 tarihinde Şengal ile Qereçox’un vurulmasını desteklemesidir.
Bu durum Koalisyon Güçleri’ni çok rahatsız etmiştir. Kendileri ciddi olarak uyarılmıştır. Bu uyarıdan dolayı Barzaniler, TC ile ortak operasyonlara katılmaktan geri durmak zorunda kalmıştır. Bu durum Türkiye’yi çok rahatsız etmiştir. Neçirvan Barzani bu nedenle Türkiye’ye çağrılmıştır.
Edindiğimiz bilgiye göre Neçirvan Barzani;
“Sizinle ortak operasyona katılma konusunda üzerimizde Koalisyon Güçlerinin çok ciddi baskısı var. Bizi mazur görün. Fakat ister bölgemizde, ister diğer alanlarda Kürdlere karşı yapacağınız her operasyona göz yumacağız. İstihbarat vereceğiz. Gizlilik kuraları gereği gereken yardımı size sunacağız,“ dediği bilgimiz dahilindedir.
Türkiye ile böylesine içiçe geçmiş Barzaniler, Kürd milliliğini Türklere satmışlardır.
Zaten izledikleri politikalarının millilikle uzaktan yakından bir ilişkisi yoktur. Millilik sadece yüzlerine çektikleri bir örtüdür, bir maskedir. Politikaları millilikten öte sadece Barzani ailesinin çıkarını koruma üzeri inşa edilmiştir.
Kürd milliliğini Türk pazarında satan Barzaniler, bu politikayla mı bağımsızlık ilan edecekler?
Buna inananların aklına şaşarım. Eğer bugün “bağımsızlık“ “bağımsızlık referandumu“ sözünü dillerinden düşürmüyorlarsa bağımsızlıkçı olmalarından ileri gelmiyor, bu. Bunun tek bir nedeni var. İçte izlediği hukuk dışı uygulamalar ve sömürgecilerle girdiği milli olmayan ilişkilerini örtme amaçlıdır. Başka da bir nedeni yoktur.
Sadece şu, “İran’ın güvenliği bizim güvenliğimizdir,“ “Türklerle kardeş, dost, stratejik müttefikiz“ belirlemeleri onların niteliğini ortaya koymaya yeterlidir.
Fakat gel gör ki bunun ne anlama geldiğini kavramayan veya kavrayıp da dile getirmeyen sözde Kürd siyasetçi ve aydınlarının sefil tutumu ayrı bir açmazımızdır…
Sessiz kalarak, bu kirli ittifakın altında akla ziyan millilikler çıkarmakla ve hatta buradan bağımsızlık manifestoları geliştirerek sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz dahi etmeyen bir aydın yapısı da Kürtlerin en büyük talihsizliklerinden biridir.
Elbette yaşananlar tarihe kaydolmaktadır, bu millet bunları unutmayacaktır. Kürdistan’ın genç kuşakları, gelecek yeni kuşakları bu tutumları mutlaka mahkum edecektir bir gün!
Hasan H. YILDIRIM–Teletex News24
Average Rating