
FARE…./ Erkan POLAT Yazdı
Hücrede geçirdiği zamanı kendisi de unutmuştu. Kaç ay, kaç yıl olduğu umurunda değildi artık….. Orada o hücrede tek başına tecritte geçen yıllar içinde, tek bir dostu vardı, arada bir uğrayan o. Hemen hemen her gün gelir, kulaklarını diker ona bakardı. Emin olduğunda ön ayaklarını kaldırır ona selam verir pozisyonunda bekler gözlerini gözlerine diker ve önüne atılacak ödülünü beklerdi.
Öyle ki artık bu bir ritüel’e dönüşmüştü. 3 metrekarelik hücrenin neresinden, nasıl geldiğini onca yıl hiç bulamamıştı. Tek bir delik, hatta çatlak dahi yoktu. Ama onu her zaman, aynı saatte karşısında bulur ve sanki selamlaşırdı. Arada bir gelmediği de olurdu. Öyle ki onun yokluğunda içini bir huzursuzluk kaplar, Kaygılanırdı. Zaman geçmek bilmezdi. Öyle ki, bir kedinin dişleri arasında yada bir süpürgenin insafsız darbeleri altında cansız halini hayal eder içi ürperirdi. Fakat bu çok kısa zamanı alır, süreleri uzatmaz mutlaka ona uğrardı.
bir gün yine o gelmişti. fakat bu sefer ağzında bir kağıt parçası vardı.zıplayarak yanına geldi.ağzındakini ayaklarının dibine bırakıverdi. önce ne olduğunu anlayamadı. sıkıca katlanmış o kağıdı açtığında bir pusula olduğunu fark etti. 9. kadınlar koğuşu F6… aysel yazıyordu.
Birden yüreğinin hızla attığını hissetti.koşarak pencerenin önüne ışığa yöneldi. Gözlerine inanamamıştı. Kaç gün hattat kaç yıl olmuştu bilmiyordu ama ilk defa biri, bir insan ona bir şeyler yazmıştı. Görmese de ona seslenen biri vardı. İnanamıyordu. sonra dönüp fareye bakmak istedi. Her tarafı aradı taradı fakat en ufak bir iz yoktu. Hine geldiği gibi kaybolmuş, sırra kadem basmıştı. Birden bir şeyler yazma hey canı kapladı yüreğini. Eline cebine attı. Küçük kurşun kalemi uzunca bir zaman sonra tekrar eline almış masadaki kağıt parçasına yönelmişti. Bir şeyler karaladı. Olmadı yeniden, yeniden. Sonra ben arif…12. erkekler koğuş B1. yazmayı başara bildi ve özenle avucunun içinde sıkıca katladı…
Sabahı zor etmişti. Onu bekledi. Zaman geçmiyordu. Öyle ki nefes dahi alırken onu bu kez korkutmaktan , ürkütmekten çekiniyordu. Ya bir daha gelmezse ! birden onu fark etti. Orada ona öyle durmuş bakıyordu. Elini uzattı kağıdı gösterdi. Önüne attı. Sanki beklediği şeydi. Kaptığı gibi koşarak ortadan kaybol du. Ertesi gün ağzında bir kağıt parçasıyla geri döndü. Bu durum haftalarca aylarca sürdü. Ta ki gardiyanlar onu bir gün almaya gelene kadar. Tüm eşyalarını sıkı sıkı aramadan geçirdikten sonra, eşyalarını toplamasını istediler ve gözün aydın, bugün çıkıyorsun acele et diyerek koğuşu terk ettiler.
Bir yandan eşyalarını toplarken gözleri hücrenin her tarafını tarıyor onu son kezde olsa görmek, belkide kendisine gele bilecek son mesajı okumak istiyordu. Fakat gardiyanlar almaya geldiğinde dostu yoktu ortalıklarda. Bir hüzün kapladığı yüreğini. Sessizce hücresini terk ederken, bir kere daha aradı gözleri onu.
Dışarıya çıkmıştı sonunda. Derin bir nefes aldı.uzaktaki şehrin uğultularını, kuşların cıvıltılarını dinledi bir süre. Otobüs durağına yöneldi. Kavakların arasındaki bir bantta otobüsün gelmesini bekledi. Bir ara eşyalarını koyduğu çantanın kıpırdadığını fark etti. Kapağını açar açmaz bir farenin çantadan fırlayıp otların arasına dalı verdiğini gördü.bir anlık şaşkınlıktan sonra onu ve boncuk gözleriyle kendisine baktığını fark etti. oda dışarıdaydı. Ön ayaklarını kaldırmış ona bakıyordu. Öyle kala kalmıştı.
Bir sesin ona hadi kardeşim dediğini duydu. Otobüs gelmiş onu bekliyordu. Merdivenlere adımını attığında o hala oradaydı. Son kez bakıştılar. Elini yavaşça kaldırıp salladı ve titrek bir sesle hoşça kal diye bildi. Otobüs uzaklaşana kadar gözlerini oradan hiç ayırmadı, ta ki şehrin uğultularına karışana dek.
Erkan Polat–Teletex News24
Average Rating