

ORTADOĞU SİYASETİNİ ŞEKİLLENDİREN ”BÖLÜCÜ” KÜRTLERLE YAŞAMAK…. / Erkan POLAT Yazdı.
Not: aslında politikadan uzak insanlar için yazılmıştır. Ama bence politik olduğunu sanan fakat hala sosyal şöven hatta ırkçı insanlar içinde.
sosyalistlerin ve sosyalist dünyanın en çok zorlandığı konular genelde ulus ve sömürgeler sorunudur. Öyle’ki vadettiği dünyada dil, din, ırk, sınır anlamında hiç bir değeri yaşam felsefesinde yer vermemesine rağmen sosyalizm, kapitalist dünyanın temel kuramlarından olan emek sermaye ilişkisinde ve çelişkisinde yandaş sermaye kutsallığı, geldiği kökler itibariyle yöntemde ve siyasette eski damarlarına dönüp ekonomik ve siyaset dünyasına entegre etmiştir.
Feodal erklerin egemen dünyasından kendine kalan sömürgeler mirası, küresel eşitsiz gelişim yasaları gereği, barbar yöntemleri kullanmaktan da çekinmemiştir. Her ne kadar ulus, devlet kavramları içinden doğmuş olsa da, kapitalizm yirminci yüzyılla başlayan emperyalist ekonomik şekillenmesini, ivmesini yirmi birinci yüz yıla küresel, uluslar üstü ekonomik ”gelişiminin” diyalektik ilişkilerinde, ulus sermaye kimliğini küresel siyasetinde göreceli kontrol sermaye ortaklığında kurumsallaştıra bilmiştir.
Îlk olarak’da yaşlı kıta avrupasında bunun hem siyasi vede politik şekillenmesini “avrupa birliği toplulukları” olarak şekillendire bilmiştir. Ulus değerlerini mümkün oldukça, kutsal sermaye birliğinde eritme politikaları, göreceli küresel yaşam standartlarındaki kalite farklılığı, önemli oranda sosyal desteğini geniş halk kitlelerinde yerini sağlamlaştıra bilmiştir. Her ne kadar ulus devlet şöven (ırkçı ve ulusalcı partilerinin avrupa genelinde yükselişi ) direnişlerine rağmen geniş kitle anlayışı içinde kabul görmüştür.
Îlk sosyalist devrim (sovyetler birliği) deneyimleri, kendi siyasi değerlerini ve oluşumlarını hayataa geçirmeye başladığında, feodal erklerin en gerici köklerinde yaşamış çarlık rusyasından çözümsüz bir klasik sömürge haatta köletoplum, ulus kimlikleriyle yüzleşmek zorunda kalmıştı. Bırakın feodal ilişkileri, daha geri dönem köle toplumları çarlık rusyasın da hükmünü hala sürdürebiliyordu. Devrimin önderleri dahi sosyalizmin masum talihi olarak nitelendirdikleri rusya bolşevik devrimi, tüm eksikliklerine ve yok oluşuna rağmen ki bu çok geniş bir konudur,burada ele almak mümkün değil, önemli pratik deneyimleri sol ve sosyalistlere miras bıraka bilmiştir.
Bunların içindede en önemlisi, sömürgeler sorunu ve ulusların kendi kaderini belirleme hakkıdır. Her ne kadar kapitalizmin bir klasik sorunu olarak yirmi birinci yüz yıla gelmişse de, anti sömürgeci ulus,kimlik mücadeleleri ilk defa kapitalizm dışı siyaseti hayata geçirmiş, tüm klasik anti sömürgeci ulusal kurtuluş savaşlarının ulus temelli mücadelerine anti emperyalist kimliğinide kazandıra bilmiş yeni bir anlam boyutuna ulaşa bilmişti.
Bu yeni dünya düzenine karşı klasik sömürgelerin ulus devlet mücadelerine sosyalim kimlikleriyle de kürsel duygu birliğini sağlamıştı. Sosyalizmin küresel mücadelerinde, militan dirilişin önemli ivmesi olmuş ve semboleşe bilmişti. vietnam, küba, cezair gibi anti sömürgeci ulus devrimleri, filistin ulusal kurtuluş mücadeleri, tüm anti sömürgeci ulus ve devletlerin kurtuluş mücadelesinde önemli bir moral ve motivasyona dönüşmüş, mücadele kimlikleri sosyalizim ilkeleriyle sağlamlaştırmıştı.
Yürminci yüzyıl küresel kapitalizmin göz ardı ettiği, klasik sömürgeler sorunu,yirmi birinci yüz yıla gelindiğinde,özellikle stalinist sovyetlerin çöküşüyle küresel sermayenin on dokuzuncu yüz yıl siyaseti mirası ve artığı klasik ulusal kimlik sorunlarını kendi yeni dünya düzeninde çözüm arayışlarına girmiştir.
Dünyada tek bir eşi olmayan dört parça klasik sömürge kürdistan bu sorunların en acil çözülmesi gereken kangreni ve sorunu olarak ortadoğunun göbeğinde oturmaktadır. Tahmini otuz milyona yakın ulusal, sosyal nüfusun hala devletsiz ve siyasi kimliksiz hali, onun bölge coğrafyasında emeperyalizmin yumuşak karnı olmuştur. Öyle ki 1917 ekim devriminin yarım kalmış anti emperyalist mücadelesi, bu kez kapitalizmden arındırılmış devletler rizikosunu da emperyalizmin gözüne sokmuştur.
Özellikle kürt ulusal hareketinde marxsist kökleriyle modernleşen kürtdistan ulsal kurtuluş mücadelesi, bir şekilde devrimlerin sürekliliğinde yani o sosyalizmin en yüksek umudu sürekli devrimin merkez olasılığını güçlendirmiştir. Küresel kapitalizmin atar damarlarının geçtiği ortadoğu coğrafyası, emperyalizmin niçin önceliği ve aciliyeti olduğunu anlamak mümkün.
Gerek kürt ulusal mücadelesi tarihindeki anti emperyalist kökleri ve yükselişi, gerekse ulusal kurtuluşun ayak sesleri, başta türkiye olmak üzere suriyede yeniden hızla şekillenmektedir. Klasik milliyetçilerin dışında kürt sosyalistleri, kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinin demokratik kazanımlarını sömürgeci ulus sosyalistlerinin ve devrimci demokratların yek vucut genele yayması ve demokratik bir devrimin top yekün başarısı bölge coğrafyasında hatta küresel bazda anti emperyalist demokratik devrimlerin anlamlı kalesi konuma geçeceği gerçeğidir.
Oyüzdendir ki, başta türk halkı olmak üzere tüm bölge halkaları kürtdistanın politik kurtuluşu, top yekün anti kapitalist kurtuluşunda öncüsü olacaktır. Özünde kendi kararını kendisi verme erdemliğine sahip kürtlerin bu gerçek kurtuluşun anlamını bilemeyecek kadarda aptal olmayacaklardır. Eğer türk, acem, arap halkalrı, gerçek kurtuluşa giden yolda birliğin dışında kalması, ancak onların var olan sistemin köleleri olarak yaşamaları demektir. Şöven, ırkçı ve ötekileştirici her karşı devrimci tavır, kürtlerin ulusal kurtuluş temellerininde ulusal bazda kalmasına ve meşrulaşmasınada engel olamayacaktır.
Rojavanın çok kimlikli devrimci direnişi ve türkiye sosyalist hareketinin kürdistan kardeş gerçekliği ortadoğuda sürekli devrimin kendisi ve kalesi olma ihtimalini dahada güçlendirmiştir. Mesele halkaları devrimci demokratik birliği geleceğimizi tayin edecektir. Yeni bir yaşam ve kardeş barış dolu bir ortadoğu mümkün ! yeter ki buna inanalım.
Bu yazı ”uluslar arası sömürge kürdistan ve süreki devrim.” kitabı kapsamıdan alınmış bir bölümdür .
Erkan Polat-Teletex News24
Average Rating