
Kürt halkı, proleter sınıf olmuştur /Ömer AĞIN Yazdı.
Referandum sonrası bir olgu daha da netlik kazandı. Bir yanıyla Kürt halkının üzerinde oynanan oyunların tüm rejim güçlerince konsensus halinde yürütüldüğü ortaya çıktı, diğer yandan Kürt halkının da “Proleter bir halk” olduğu artık net olarak görüldü.
Ne demek istiyorum?
Hemen söyleyeyim. İstisnasız tüm rejim parti ve güçleri demokratik hakları için mücadele veren ve Ortadoğu’da ana devrimci güç olan “Kürt halkının” önünü kesmek, onun diğer halklarla ilişki geliştirip devrimci blok oluşturmasını engellemek için referandumu “gaz almanın” bir aracı olarak kullandılar.
Rejim güçlerinin “vatanı bölüyorlar” demagojisiyle kıyamet koparmaları boşuna değildir. Kendisine “aydın” diyen kimi “kibirli Türkler”in ve “ben merkezli zatlar”ın da küstahça yaydıkları “Kürtler AKP ile anlaşmışlar” sözleri, Kürt halkını küçümsemeye yönelik bir algı operasyonundan başka bir anlama gelmiyor.
Bu küstahça tutum Cumhuriyet tarihi boyunca uygulanagelmiştir. AKP’yi referandumdan sonra “Doğu ve Güneydoğu”da büyük bir oy patlaması yaşamış gibi göstermek, Kürt halkını psikolojik olarak çökertmek ve onları rejime biat etmeye zorlamak için yapılan bilinçli bir propaganda.
Hüdapar’a teşekkürler yağdıran AKP-Saray çevrelerinin ve “AKP kazandı” diyerek ortalıkta gezinenlerin Kürt halkının arasına nifak sokmak için verdikleri uğraştan başka bir şey değildir.
Dün Kürt halkının evlatların “domuz bağlarıyla” katledenlere bugün övgüler yağdırmak yeni tehlikelere işaret ediyor.
Hileli referandum karşısında TÜSİAD’ın sonucu olumlaması, YSK’nın “Ben yaptım oldu” hukuksuz tavrı, “Atı alan Üsküdar’ı geçti” açıklaması, CHP’nin dipten gelen “Meclisi terk et” isteminin bastırılması gelecek tehlikenin büyüklüğünün alametidir.
AGİT adına Andej Hunko’nun “referandum adil yapılmadı” sözlerine rağmen duyarsızlığın sürmesi, hileli seçim sonuçlarına karşı doğan tepkiyi azaltmada birleşilmiş olduğunu gösterir…
Kürtlere gelince:
Kürt halkı sadece kendi coğrafyasında değil, tüm Ortadoğu Bölgesinde hem objektif hem de subjektik olarak temel devrimci güç olmuştur.
Kürt halkı, proleter sınıf olmuştur
tüm haklarından (siyasi, ekonomik, kültürel) yoksun olarak, ekonomik yaşam koşulları yoksulluk sınırının altında ve en ağır çalışma şartlarında çalışan ve “milli gelirden” hemen hemen hiç pay almayan bir halktır.
Karl Marks’ın bir zaman işçi sınıfı için söylediği, “zincirlerinden başka kaybedecekleri şeyleri yoktur” sözü bugün tam da Kürtler için geçerlidir. Çünkü bu günkü Kürtlerin ekonomik istemleri ayni zamanda tüm emekçilerin çıkarlarını da içermektedir. Amacım Kürtlerin ekonomik konumlarını irdelemekten öte, bu ekonomik koşulların Kürtlere objektif Kürtlere devrimci bir karakter kazandırmış olması ve onu öncü güç durumuna getirdiğine dikkat çekmektir.
Kürtlerin içlerinde işbirlikçi bir grubun olması bu tespitin karakterini değiştirmez. Kürt halkı “zincirlerinden başka kaybedecek başka bir şeyleri” olmayan yoksul, emekçi bir “sınıf” konumundadır. Başka bir ifadeyle Kürtler için “sınıf”, halk niteliği kazanmıştır. Bu özelik Kürtleri en çok “değişim” isteyen kesit yapmıştır ve onlara nesnel (objektif) devrimci bir karakter kazandırmıştır.
Kürtler objektif olarak “devrimci halk” olmuşlardı denilmemin nedeni onların bu karakterden gelmektedir.
İkincisi subjektif tutumlarıdır. “Özgürlük istemi” Kürtleri devrimci düşünce etrafında birleştirdi ve bu düşünceyi içselleştirerek yenilmez maddi bir güç yaptı. Bu devirici duruşla kazanıldı. Kürtleri bilimsel devrimci güç yapan da bu sübjektif değişim oldu.
Bu konum, hem Kürt coğrafyasını “devrimin merkezi” haline getirdi, hem de Kürt halkını Ortadoğu’da öncü konuma yükselti. Daha da önemlisi Kürt halkı kendi “öncüsüne” bile yön verecek öncü bir karakter kazandı.
Felsefik olarak üzerinde durulması gereken “yenilik” bu olmuştur. Sonuç olarak; tüm egemen güçler farklı kulvarlarda, farklı argümanlarla ve farklı yöntemlerle Kürt halkının devrimci direnişlerini kırmada birleşmişlerdir. Bu uğurda geçmişten farklı olarak Kürtlerin bir bölümüne, “parçada özgürlük” tanımayı da göze alarak onları devrimci karakterden uzaklaştırmaya çalışıyorlar.
Buna yeni bir asimilasyon da denilebilir. Kürtler içinde bu politikaya hizmet edecek “birleşik Kürt sınıfı” yaratılmaya çalışılıyor ve bunun aracı olan yeni “Kürt parti” tarzı piyasaya sürülüyor. Klasik parlamenter olanaklar Kürtlere kapatılmıştır. Bu koşularda klasik burjuva kurumlarına angaje olma dönemi anlamını yetirmiştir.
Ömer Ağın Teletex News24
Average Rating