
ERMENİ SOYKIRIMI /Mazhar ÖZSARUHAN Yazdı.
102 yıl önce bugün yani 24 Nisan 1915 tarihinde Osmanlı hükümetinin Ermeni tebaaya karşı giriştiği etnik temizlik, tehcir ve katliamlar sonucu bir milliyetin topyekûn yok edilmesini ifade eder. Bu girişim 1915 ilkbaharından başlayıp, 1916 sonbaharına kadar sürer. Yani bir buçuk yıl devam eden bir katliamın ifadesidir. Soykırım esnasında öldürülen sivil ermeni sayısı 800.00 ile 1.500.000 arasındadır. Osmanlı Arşivlerinin birçoğu İngilizler tarafından İstanbul’dan Londra’ya taşındığı için tam rakam bilinmiyor. İstanbul’daki arşivler ise Osmanlının yaptığı bu kitle katliamının örtbas edilmesi için kimseye açılmıyor. Tüm kaynaklar tehcir (sürgün) edilen Ermeni sayısının 1.200. 000 olduğuna işaret ediyor.
Her şey 24 Nisan 1915 tarihinde “Ermeni Komite mensubu” 290 kişinin Ağustos 2016 tarihine kadar İstanbul’da tutulduğu yazılmaktadır. Bazı kaynaklarda ise bu sayının birkaç ay içinde 2.345 kişiye ulaştığı ve bunların bir kısmının Çankırı ve Ayaş’a sürgün edildiği, bir kısmının da İstanbul’da tutulduğu ve bunların birçoğunun yazar, şair, aydın, sanatçı, iş adamları ve din adamları olduklarını belirtilmektedir.
Çeşitli kaynaklara göre Ermeni Soykırımı, sağlıklı erkek nüfusun toptan öldürülmesi ya da askere alınarak zorla çalıştırılması ve sonrasında kadın, çocuk ve yaşlılarla birlikte ölüm yürüyüşü şartları altında Suriye Çölü’ne sürülmesi gibi olaylarla birlikte I. Paylaşım savaşı sırasında ve sonrasında iki aşamada gerçekleşti. Askerlerin koruması eşliğinde yerlerinden ve yurtlarından tehcir edilen Ermeniler, sürgün sırasında yiyecek ve içecek sıkıntısı yaşadı, ayrıca verilen raporlara göre soygun, tecavüz ve katliamlara maruz bırakıldı.
Osmanlı İmparatorluğu ve mirasçısı Türkiye Cumhuriyeti Soykırım sözcüğünün Osmanlı yönetiminin sonlarına doğru gerçekleşen toplu katliamları tanımlamak için doğru terim olmadığını belirterek, reddeder. 29 ülke ile 41 ABD eyaleti Osmanlının Ermenilere uyguladığı kitlesel katliamı “Soykırım” olarak resmen kabul etmiştir.
Birinci Paylaşım savaşı ile birlikte 20-45 yaş grubu Ermeniler Osmanlılarca askere alınır ve ardından yol yapım işleri ile angaryalarda kullanılmak üzere 15-20 ve ardından da 45-60 yaş grubu Ermeniler askere alınır. Savaş başladıktan sonra Ermeni gönüllülerinin bir kısmı milis gücü olarak dağlara çıkar, bir kısmı da Rus Ordusu’na “Ermeni Gönüllü Tugayları” olarak katılır. Ermeni milislerin neden olduğu Osmanlı asker ve sivil kaybı sayısı ile ilgili kesin rakamlar verilmemiştir.
10 Ocak 1915 tarihinde Rus ordusu, Sarıkamış zaferinin ardından da Doğu Anadolu üzerine yürür. Cephedeki yenilgiler sonucunda özellikle Sarıkamış hezimetinden sonra Teşkilat-ı Mahsusa birliklerinin büyük bir bölümü Ermeni köylerinin yanı sıra Kürt köylerinde talan ve yağma eylemlerine başlar. Bu olaylarla birlikte Şubat 1915’te Osmanlı ordusundaki Ermeniler silahsızlandırılır. 19 Nisan’dan itibaren Van’da isyan başlar. Ermenilerin isyanı sonrasında Mayıs ayı içinde Rus birlikleri Van’ı ele geçirir. Bu dönemde Van çevresine 250.000 Ermeni toplanır. Ağustos ayı sonlarına doğru Osmanlı Devleti’nin Van’ı bir süreliğine ele geçirmesinden sonra, Rus ve Ermeni güçleri şehri tekrar ele alırlar ve 18 Nisan’da Bitlis isyanı başlar.
24 Nisan 1915 tarihinde Dâhiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Mehmet Talat Bey, Ermeni Komite merkezlerinin kapatılması, elebaşlarının tutuklanması kararını alır.
Ermenilerin tehcir edilmesi, tutuklanması ve çocukların zorla müslümanlaştırılması dönemine denk süre içinde İttihat ve Terakki’nin lider kadrosunda yer alan ve Padişah Sultan Mehmed Reşad’ın yeğeni ile evli olan Enver Paşa görevlendirildi. Enver Paşa aynı zamanda Panislamizm ve Pantürkizm (Turancılık) akımının da lideriydi. 1.200.000 Ermeni’nin Suriye Çölüne sürülmesi sırasında susuz ve açlıktan kırılan, tecavüze uğrayan, ayak uyduramadığı için öldürülen ve hastalıklar yüzünden ölenlerin sorumluluğu İttihat ve Terakki Cemiyeti sorumluydu. İstanbul’da Divan-ı Harp rütbesini geri alır ve gıyabında ölüm cezasına çarptırılır. 1 Ocak 1919 tarihinde de askerlikten ihraç edildi.
Enver Paşa 1918 yılında Birinci Paylaşım Savaşı sonrasında Osmanlı’nın diğer ittifak devletleriyle birlikte kaybetmesinin ardından Odessa’ya, oradan da Berlin’e gider, daha sonra Rusya’ya geçer. 1921 Ekim’inde Orta Asya Müslümanlarını sömürgeci İngilizlere karşı birleştirme ve bir İslam birliği kurma niyetiyle Teşkilât-ı Mahsusa eski liderlerinden Kuşçubaşı Hacı Sami ve diğer ittihatçılarla birlikte Batum’dan Buhara’ya gider. 1922 Şubat’ında komutasında topladığı Basmacı birlikleri Duşanbe’yi ele geçirir ve oradaki Sovyet garnizonunu tutsak alır. Ardından Horasan üzerinden yürüyerek Kızılordu birliklerinin Buhara ve Horasan’dan çekilmesini ister. 28 Haziran 1922 tarihinde Kafiran Savaşı’nı kaybeder ve 4 Ağustos 1922 Tacikistan’da Belçivan yakınlarında Agop Melkovian komutasındaki Bolşevik Ruslara karşı yapılan çatışmada üzerine düşen havan topuyla ölür ve Çeğen köyüne gömülür.
Naaşı Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 1995 tarihinde yaptığı Tacikistan gezisi sırasında gündeme getirilir. 30 Temmuz 1996 tarihinde Cumhurbaşkanı başdanışmanı ve bilim adamları grubu ile birlikte cesedin diş yapısında teşhisi konur ve devlet töreni ile diğer ihanet çetesi mensubu Talat Paşa’nın yanına gömülür.
Ermenilerin toplu olarak Türkler tarafından katledilmesi ve Cezayir’de Fransızların toplu yaptığı katliamlar ve İkinci Paylaşım savaşı sırasında Nazilerin değişik ırk ve inanç sahiplerine yaptığı soykırımla ilişkilendirilerek 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından “Soykırım” olarak nitelendirilmiştir. Fransızların 1945 tarihinde başlayan ve 1968 tarihinde son bulan sömürgeciliği sırasında 1.500.000 Cezayirli sivili katletmişti.
Mazhar ÖZSARUHAN–Teletex News24
Average Rating