
Recep Maraşlı yazdı: KÜRTLER “EVET” Mİ DEDİ, HDP BAŞARISIZ MI ?
Referandum sonucunu Kürt oylarının “Evet”e kaymasının belirlediği, HDP’nin kitle desteğini kaybettiği gibi yorumlar var. Açıkçası bu gibi yorumları okuyunca ilk tepkim “İNSAFINIZ KURUSUN!” oluyor.
Ortada ne toplum olarak Kürtlerin ne de parti olarak HDP’nin asla eşit olmayan koşullar olduğunu gözardı ettiği gibi apaçık ortada olan gerçeklikleri de çarpıtan yorumlar bunlar.
7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimleriyle kıyaslandığında HDP’nin seçim bölgelerinde – % 2 ile % 12’ye varan oranlarda oy kaybı yaşadığı, bununla birlikte salt çoğunluğu ve belirleyici konumunu sürdürdüğü görülür.
11 ilde ve 85 İlçede açık ara HAYIR çıkarmıştır.
Bu seçim bölgelerinde görülen oy kayıplarını İRADİ BİR YANSIMA olarak okumak bilimselliği ve objektif ölçüleri bir yana bırakalım tam bir vicdansızlıktır, ZALİMLİKTİR.
Şöyle düşünelim, referandumdan önce Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’nin yönetici kadroları TUTUKLANMIŞ, hapisten ne zaman çıkacakları belli olmadan onlarca yıl ceza ile yargılanıyor olsalardı acaba referandumun sonucu ne olurdu? Ne kadar oy alırlardı?
CHP’nin, MHP’nin genel başkanları dahil, çoğu milletvekilleri tutuklanmış, çoğu yerdeki parti binaları kundaklanmış, binlerce kadrosu tutuklu, yüzlercesi suikastelerde can vermiş, seçmenleri silahların gölgesinde acaba ne kadar oy alırlardı?
Örneğin AKP’nin çok desteklendiği RİZE’de 3-4 ay boyunca sokağa çıkma yasağı uygulanıp, tek tek bütün mahallelerine tanklarla, panzerlerle, ağır silahnlarla operasyon yapıldığı; çoğu semti dümdüz edilirken, insanlar analarının sokakta kalancesedini bile alamayıp, ölü çocuklarını buzdolaplarında saklamak zorunda kalsalardı; egemen basının bu zulmü meşrulaştırması bir yana Türk toplumunun da buna ses çıkarmaması karşısında acaba Rize’de AKP’ye ne kadar oy çıkardı?
Tabi Kürt halkına uygulanan zulümle kendilerini hiç bir zaman kıyaslamadıkları, onları kendileriyle EŞİT GÖRMEDİKLERİ için bu son derece zalimane eşitsizlikleri DOĞAL KARŞILIYOR ve eşit koşullardaki verilermiş gibi “ANALİZ”ler yapabiliyorlar.
Bana göre son iki yıldır Kürt halkına, HDP kadrolarına karşı yükseltilen şiddet ve zalimane yönelimlere karşı alınan sonuç bir DİRENİŞ ABİDESİ gibidir.
Bir örnek vereyim;
ŞIRNAK’ta HDP’nin oy oranı önceye oranla -%12 kayıp görünmektedir. Bu neyi ifade eder? Devlet ŞIRNAK kent merkezini resmen dümdüz etti, ŞIRNAK diye bir il adeta haritadan silindi. İnsanlar göç etmek zorunda bırakıldı, çoğusu da dağda bayırda çadırlarda yaşamaya başladı. Bırakın seçmen kütüklerini insanların evleri bile ortada yoktu.
Buna rağmen ŞIRNAK % 71,70 “HAYIR” demiştir. Bu direnişi kapak altı edip “Yüzde 12 oy kaybettiniz, bu kayıplar yüzünden Evet’ler baskın çıktı?” diyebilmek ZALIMLİK değil de nedir?
Son olarak YSK’nın “mühürsüz oy pusulaları” ile ilgili skandal kararının arka planına baktığımızda mühürsüz oy pusulalarının da HDP’nin kitle desteği olan seçim bölgelerinde yoğunlaştığı ve hepsinden de “EVET” çıkması ZORBALIĞIN yanı sıra HİLEBAZLIĞIN da tavan yaptığı yerlere işaret etmiyor mu?
Tüm bu gerçekliğe rağmen güya bazı “demokrat” yazarların EVET’ler için Kürtleri suçlamaya çalışması bilinçli veya bilinçaltı bir ırkçılık kokuyor, başxka bir şey değil… EVET’lerin baskın çıkmasından % 60, % 70 destek veren bölgeler değil de ağırlıklı olarak HAYIR diyen Kürtler neden “sorumlu” oluyormuş?
Bütün bu analizcilerin tüm kampanya boyunca Kürt seçmenlerini karalayarak oy artırma peşinde koştuklarını, bir tek defa bile dayanışma göstermeyi bırakalım isimlerini bile anmamaya özen gösterdikleri bilinmiyor mu?
Bereket versin ki bizim “HAYIR”ımız ile onların “HAYIR”ları zaten çok farklıdır. Bizim HAYIR’ımız hem “Tek Şef-TekParti-Tek Devlet-Tek Ulus” yapısının kurucusu olan KEMALİZME, hem de son 15 yıldır inşa edilmeye çalışılan İSLAMO-FAŞİZME karşıdır. Özgürlükçü ve demokrattır…
TC devleti, AKP iktidarı, HDP’nin KİTLE DESTEĞİNİ kırmak için tüm gücüylle ŞİDDET kullanıyor ve bunun bir takım sonuçlarının olması normaldır. Herşeyden önce 7 Haziran seçimlerinde gerilim tırmanmaya başlamış olsa bile BARIŞÇIL ÇÖZÜM ortamı ve umudu vardı.Koırucular bile destek vermeye başlamışlardı. Demek ki silahların konuşmadığı, barışçıl bir ortamda, halkın iradesini dahna rahat ortaya koyabildiği koşullarda daha YÜKSEK SONUÇLAR alınabilmektedir.
Zaten iktidarı paniğe sürükleyen ve tekrar SAVAŞ ve ŞİDDET politikalarına yönelmesinin bir nedeni de kitle desteğindeki kabarma değil miydi?
Tüm bunlar HDP’nin parti olarak yanlış, eksik, aksak politikalarından ayrı olarak okunması gereken objektif verilerdir bana göre. Sorun bir parti değil, bir toplumu ulusal, demokratik, özgürlükçü, eşitlik taleplerine, iradesine sahip çıkıp çıkmama sorunudur.
Aynı türden yorumlar yapan “Kurdî-Kurdistanî” yorumcular için de söylenecek başka bir şey bulamıyorum. Yukarda yazılanlarda kendi hisselerine düşeni alırlar umarım.
Recep Maraşlı–Teletex News24
Average Rating