Hayrettin GEÇKİN yazdı: AŞK BARIŞA YAKIŞIR

Read Time:2 Minute, 53 Second

“şimdi şiir vaktidir kalbim açık tut pencereni her dilin türküsüne” (S:9)

Altmışını epey oldu devireli. Başkalarının acılarına kayıtsız kalırsa kendi acılarıyla başa çıkamayacağını çocuk yaşlardan beri biliyordu Ayhan Genç. Artvinlidir, Cerattepe’nin rüzgârında payı var. Fakat bu yetmedi ona. Yeryüzülü kıldı kendini.

“belki de şu anda

ay ışığında bir pigme’ye

taranta babu’yu okuyorsun” (S:56)

Bir hayat okudu ama ancak bir şiir kitabı yazabildi bu sürenin sonunda: Aşk Barışa Yakışır!

Kitap daha yayınevindeyken gözaltına alındı. Bu yazı kaleme alındığında Bursa Cezaevi’nde mahkemeye çıkacağı günü beklemekteydi Ayhan Genç. Şiirleri özgürleşti ama kendisi uyduruk gerekçelerle tutsak…

“bugün bahar yeli konuk

koğuş penceremize

dalmışım esintilere

düşlerin demlendiği haldeyim” (S:39)

Küçük Prens: “Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez” diye fısıldamıştı ona. Ayhan Genç, duyarlıklarına fısıldanmış bu sözü, dünyayı anlamanın, anlamlandırmanın; çok küçük yaşta babasız kalmanın ve bunun doğurduğu her türlü yoksullukla, yoksunlukla mücadelenin anahtarı bildi. Bu anahtar sayesinde mümkün hayatlara ve mümkün insan ilişkilerine de aşık oldu o.

“yalnızlığına kabul etti

beni bir yıldız anne

yeryüzüne inerek” (S:18)

Ayhan Genç’in öğretmenliği eğitime, öğretmen hareketinde saf tutuşu demokrasi ve özgürlük mücadelesine ciddi katkılar sağlamıştır. Tesadüfen tanıştığım bir öğrencisinin yaptığı değerlendirme sanırım onun eğitimci yanını, devrimci kişiliğini yeterince açıklar ve şiiri hakkında yeterince ipucu verir bizlere:“ Ayhan Genç, insanı kendisine götüren, aklının ve yeteneklerinin sınırlarına ulaştıran bir öğretmendi. Onun öğrencisi olup da düşünme yetisi edinmemiş; kendisine, başkalarına ve doğaya olan yabancılaşması kırılmamış tek bir kişi yoktur. Çevremde kitap okuyan birini görsem, tiyatro seven, müzikle uğraşan, şiir veya öykü yazan birine rastlasam aklıma Ayhan Genç gelir… Tuhaf biçimde o kişileri de ya Ayhan Genç’in öğrencileri veya arkadaşları sanırım. Sanki barıştan, sanattan, şiirden ve daha güzel bir dünyaya özlemden yapılmış biriydi o. Yüreği çiçek ülkesiydi…”

“işte hayatın ortasındayız yine

güzel ve diri umutlarla akıyoruz geleceğe” (S:42)

Öğrencisinin bu sözleri karşısında “o bir aşk gerillası ve barış militanıdır” demek, kuşkusuz çok ama çok yetersiz. Ancak şurası açık ki onun şiirleri yüzde yüz “nazım yüklü hüzündür”. (S:25)

Kıbrıslı Şair Neşe Yaşın’ın : “ İnsanın kalbi titrediğinde, hayat bütün acıları ve muhteşemliği ile tanımsız bir iç sızısına dönüştüğünde sözün şiire varmaktan başka çaresi kalmıyor. Ayhan Genç bu iç sızılarını, dünyaya bakarken sancıyan yüreği, yaralayan vicdanı şiir yapmış. Gözlerinin gördüğü kederi ve sevinci şiirin şefkatine bırakıp bizlere ulaştırıyor” şeklindeki değerlendirmesi Ayhan Genç Şiiri’nin izlek ve içeriğinin gözler önüne serilmesi bakımından benim yapmaya çalıştığım değerlendirmenin adeta elinden tutmaktadır.

“belki de

bereketli bir aşk mevsimidir

yaklaşan kardeşlerim

baksanıza

nasıl da gül kokuyor

sokaklar” (S:59)

Kaynağını doğanın korunması için verilen mücadeleden ve başkalarının yaşam hakkını savunmaktan alan bir özgürlük şarkısıdır Ayhan Genç şiiri. Düşten gerçeğe, gerçekten düşe bir ses ki acıların, yaraların, sevinçlerin, umutların içinden geçerek geleceğe renk düşürür ve vicdandan kaleler kurar. Bütün bunlarla birlikte Ayhan Genç’in şiirindeki dil tadı, dilin olanaklarından yararlanmadaki ustalığı, ilk kitap ötesine geçerek yepyeni hazlara, yepyeni duyarlıklara ulaştırır bizleri.

Aşağıdaki şiir, 12 Eylül’de Diyarbakır Zindanları da görmüş, başkalarının acılarını hissetmeden insan olunamayacağına inanan Ayhan Genç’in şiirlerinin özeti gibi:

“ben bu şiiri aslında

sur dibinde bir kumrunun

yarasından sağmışım

…

şimdi dicle’nin hüznü

cizre’nin çığlığıdır

isterim ki barış olsun

uçup gitsin bu şiir

cizreli çocukların

dillerinde dillensin

çünkü onlar bilirim

ağızlarıyla besler