
Yakup Aslan yazdı: Van Paris Olsun Hepimiz İsteriz.
Bu da yetmezmiş gibi, mikrofon şovmenliğine özenti içerisinde Van üzerine söz söylemeleri, sözler vermeleri daha büyük bir tarihi garabet.
Söz vermeyin, yapın! Yapılması için samimiyseniz ve rüşvet alacağınız bir makam ve fona esir düşmeden baskı yapın, şimdiye kadar yapmadığınızı görün. Vebal olduğunu bilin.
O zaman bakın dünya sizin bildiğiniz dünya değil, göreceksiniz. Küçük dağları yaratmadığınızın farkında olun. Kibriniz, sağa sola yağcılık çekmeniz bu dünyada da öteki dünyada da beş para etmez. Sorumluğunuzu yerine getirdiniz mi! Kesinlikle hayır! Söz vermeyin, yapın.
En azından rahat uyuyacaksınız, uykunuz kaçmayacak.
Evet samimi iseniz, esnafın içindeki sıkıntıyı çözün ve biran önce kafaları üzerinde duran vergi borçlarının af edildiğini açıklayın! Haydi! Neden bahanelerin arkasına sığınıyorsunuz…
Barışı tekmelediniz, anladık. Otoriteyi ele alacağız dediniz yine anladık. Biz, biz… Yıllardır hep bu teraneleri dinliyoruz. Yalan, iftira, ajitasyon, manipülasyon, karalama, itibarsızlaştırma politikanın ana malzemesi olmamalıydı! Garip değil mi, toplumu da mücadele zeminini de hastalıklı bir hale getirdiniz. Yüzüne gülecek kadar dost sandığın kişiler aslında arkandan konuşacak kadar yüzsüzleşen kişiliksiz varlıklara dönüştü.
Van iki büyük deprem yaşadı, ekonomi dibin dibinde.. Birkaç İranlı turist ile ayakta durmaya çalışıyor. Van’ın ekonomisine can katması gereken kentten sağlanan birikimler adeta yağmalanırcasına başka kentlere götürüldü. Kimlerin götürdüğünü bu işin içerisinde olanlar iyi biliyor. O yetmezmiş gibi, esnafın kazancı üzerinde parazit gibi duran küçük zincirleme marketler kentin her tarafına istila edercesine haksız bir rekabetle, kalitesiz ve çoğu zaman zararlı ürünleri reklam cazibesiyle millete satmaya başladı.
İşsizlik diz boyu.. Deprem yararına çalışan İŞKUR elemanlarına kaç kez söz verildi. İnternette bir tarama yapın, hemen karşınıza çıkacak kimler ne zaman ne sözler verdi… Onları dilenci gibi arkanızda dolaştırmaktan vazgeçin.. Sizin yerinize ben içerleniyorum. Herhalde kimse sizi uyarmadığı için, her yaptığınızın doğru olduğunu zannediyorsunuz… Hakikati görmediğiniz çok inandırıcı değil..
Gelen yatırımları hepsi iyice budandıktan sonra, hayali ve çok da gerçekçi olmayan alanlara harcandı… Bina yapmak, konut yapmak gibi.. Kimi zaman da budamada sorun çıkınca gelen paralar geriye iade ediliyor. Kim denetliyor, kim biliyor bilmiyorum.
Van’da halkın geleceğini rahatlatıcı tek bir yatırım var mı? Sofi Baba yanında bir tekstil fabrikası yapıldı. Büyük ihtimalle teşvik devredeydi, yoksa hiçbir esnaf Adana veya İstanbul’dan gelecek ham madde ile burada böyle bir yatırım yapmaz ve maliyetinin yüksek olacağını, İran’dan ham madde gelmesine izin verilmeyeceğini bilir. Sonra bir tekstil kent yılan hikayesi her seçim döneminde pişirilip pişirilip önümüze getiriliyor, ama bu saate kadar ekonomiye bir katkısının olduğunu söyleyen çıkmadı. Oyalama devrede değilse, samimi bir çabaysa İran’dan veya başka bir komşu ülkeden ham madde gelmesine izin verilmeli değil mi? Yatırımın o betonların altına gömüldüğünü düşüncem değişmedi. Van’a katsısı olmasını isterim. İnş. Katkısı olur. İnşallah Süt, Çimento, Yem fabrikaları gibi olmaz diyorum.
Yem, Süt, Çimento, Et-balık kurumları doğru işletilseydi bu kente iyi bir katkı sunmaz mıydı? Zarar etmeyen, hem ekonomiye ve hem de insanlara katkı sunan bu kurumlar, neden yok pahasına satılır veya birilerine peşkeş çekilir! En azından yüzlerce insan çalışarak, emeklerinin karşılığını evlerine götürüyorlardı ve kahve köşelerinde okey masalarına mahkum olmuyorlardı.
Olanlar da satıldı ve o fabrikaları alanlar üretimi durdurup, o kurumlara ait arsaları büyük bir karla sattılar. Orada çalışanlar da işsizler ordusuna eklendi.
Van-İran sınır kapısı yıllardan beridir süren bir mücadelenin sonunda açıldı, kötü mü oldu! İyi değerlendirilirse kente katkı sunar. Van üniversitesi komşu ülke talebelerin cazibe merkezi olamaz mı? Kentteki eğitim seviyesi bir kısım eğitimcinin çabasına rağmen henüz bile en geri sıralarda. Eğitimin Türkiye sıralamasında kaçıncı basamakta olduğunu söylemeye gerek var mı? Bürokrasi kentin başına bela olmaktan vezgeçmeli!
İran’a uçak seferleri başlamaması için ne kadar bahane üretildiğini bilen biliyor. Şimdi başlayınca kim zarar gördü! Esnaf biraz rahatladı. Ama bu kalıcı bir çare değil. Yarın Suriye rekabetinden dolayı İran, vatandaşlarının Van’a gelmesini engellerse ne olacak! Sınır komşularla sıfır sorun, yüzde yüz çatışma mantığıyla yer değiştirmeseydi Ermenistan, Azerbeycan, İran, Irak ve hatta Suriye rahatlıkla Van’a yönelebilirdi. Van, bütün sınır komşularının cazibe merkezi haline gelebilirdi… Van, bar, gece klübü ve diskolarla cazibe merkezi haline getirileceğine, doğru bir politika ile tarihi mekanlar, kültür, eğitim, sağlık ve doğa turizmin merkezi haline getirilmeli değil miydi? Deniz, doğa, dağlar, yaylalar, kadim tarihten kalma bazı eserler buna yeterli cevabı verecek boyutta. Van denizi sahilleri tamamen işgalden kurtarılıp, kamunun hizmetine sunulmalı değil mi?
Kahvehane, kıraathane, lokanta, market açılışlarının dışında bu kente katkı sunacak tek proje var mı? Tekstil kent benim açımdan çok inandırıcı değil, defalarca bunu yazdım… Oyalama ve avutma içerikli bir yatırım gibi… Bunun yerine hayvancılık veya tarım projeleri olabilirdi… Gürpınar belediyesinin son dönemde tarımda yaptığı reform boyutunda projelerdi, bu Van’ın tamamında desteklenmeli değil miydi?
Yine birkaç ay önce İskele’de sahil düzenlemesi yapılıyordu, buna sevinmemek elde mi! Her seçim öncesi verilen sözlere ve bazı pansuman yatırımların defalarca açılışının yapılıyor olmasına ve Türkiye’nin en büyük hastanesi Van Bölge hastanesinin yarım kapasite personelle yarım yamalak hizmet sunmasına empatiyle bakmak mümkün mü?
Van Bölge hastanesi Türkiye’nin en büyük yatak kapasitesine sahip, neden bu kadar hasta üretiliyor acaba! Hastane ile mi övünmek gerekiyor?
Özel hastaneler dünya kadar şaibe ve ihlallerle anıldı, kim dert edindi!
Sonra, Van’da en çok yatırımın hastane ve hapishaneye yapıldığını görüp de bunun yanlış olduğunu söylememek hangi vicdanın kabulü olabilir? Hava kirliliği, yıllardır çöp dönüştürme projesi sorununun sürekli askıda olması, uyuşturucu belası, tefecilik, tıbbı atıklar meselesi, Van Gölünün durumu, esnafın depremden beri süre gelen vergi borçları, eğitim, özel hastaneler, hayvancılık, tarım ve daha yüzlerce sorun varken; bunlardan kaçı çözüme kavuşturuldu. Sadece seçim dönemlerinde verdiğiniz sözlerle olayı geçiştirirseniz, bir gün bunlarla yüzleşmek zorunda kalırsınız… Kentin hafızası maalesef formatlanamıyor, amel defteri gibi sürekli kayıtta.
Van çevre yolu, sahil yolu, tarafik yılan hikayesine döndü… Daha önce gelen çevre yolu paralarıyla ilgili şehir efsaneleri gırla gidiyor. Çevre yoluyla ilgili yasalar yamalı bohçaya döndü ve en sonunda arsa sahiplerinin aleyhinde bir zemine savruldu.
Zincirleme küçük marketlerin bu kente hiçbir katkısı var mı? En kalitesiz ve bozuk ürünleri güya ucuz fiyata satıyorlar. Kimin umurunda!
Her binanın altının kulüp olması, insanların hayatlarını okey masası başında tüketmesi birilerini çok mu mutlu ediyor! İşsiz adam başka ne yapabilir? Okuma geleneği mi var? Çalışma ve üretim mi teşvik ediliyor? Onların yaptığını onaylamıyorum!
Ya evcilleşin, ya da bırakın bu kentin sorunlarını sorumluluk hissi içerisinde olan ve bunun için çabalayan ehil insanlar çözsün!
Bu kentte kendinizi misafir görüp, biriktirdiklerimizi başka şehirlere yatırım yapmaya çalıştığınız sürece bu durum değişmeyecektir!
Dağ gibi hakikat karşısında sadece ümitle, hayal ile, yerine getirilmeyen söz ile olay geçiştirilemez. İşler iyi gitmezse birkaç ay sonra yeniden seçim olmayacağını kim garantileyebilir? Yarı yarıya sıkıntılı olan yapılanmanın aynı şekilde süreceği beklentisi doğru bir beklenti değil. Mesele köprüden geçinceye kadar. Her şeyin ABD “Yeşil Kuşak Projesi” çerçevesinde geliştiğine artık inanalım mı? Ondan sonrasını birlikte göreceğiz..
YakıAslan-Teletex News24
Average Rating