Kürt tarihine baktığınızda,Kürt halkının ulusal nitelikleri ve anti sömürgeci milliyetçilikleri, baskıcı ve diktatör ,asimilasyoncu ırkçı yönetimlerde daha çok miltanlaşmış,geliştirmiş ve direnmiştir. Çünkü kendi ulusal niteliği,farklılığı ve bölgedeki nüfus oranı, o devletlerin oluşumundan itibaren sömürgeci ,ulusalcı ve asimilasyon yanlısı ırkçı yapılanmaları için,kabul edilemez ve ırkçı devlet kafasında,potansiyel bir tehdit olarak algılanmıştır.
Kürtlerin diğer ulus kimliklerden konjoktürel olarak daha yavaş gelişimi,birlikte yaşamak zorunda kaldığı, devlet’leştirile bilmiş ulusların hemen hemen ,Pers (İran) devlet deneyimi hariç aynı dönemlerde bir adım önde kendi kimliklerine kavuşmada emperyal ulus,devlet siyasi güçlerin’den destek ala bilmişlerdi. Birinci Dünya savaşıyla gelişen Osmanlı hanedanlığının çöküşü,ulus kimlikli yeni bir dünyanın içinde olduğunu fark edemeyen,kavrayamayan Kürtler; Bin yıllık birlikte yaşama hukukuna güvenerek, yeni oluşumlarda diğer kimliklerle uzlaşı aramıştır.Gerek kendini ulus bilinci bazında ortak devlet yapılanmalarında hazır hissetmemesi, gerek sosyal ve ekonomik koşullar, Kürtlerin reflekslerinin diğerlerine rağmen daha yavaş şekillendirmişti. Bu duruş Kürt tarihininde en hazin ve dramatik dönemi de birlikte getirmiştir.
Özellikle TC topraklarındaki muhatap olduğu korkunç asimilasyona dayalı kanlı yaşanmışlıklarından sonra, ikinci dünya savaşı sonrası,ilk fiziksel şeklini,siyasal kimliğini, çok kısa bir tarihe tekabül etse de, İran Kürdistanı (Mahabat cumhuriyeti) ile Kürtler, savaşın sonunda huzurun ve özgürlüğün kendi bağımsızlığından geçtiğini anlamıştı.Irak ve Suriye de altmışlı yıllarla başlayan yeni Arap Baas milliyetçi hatta ırkçı devlet oluşumları ve şekillenmeleri, Kürtlerinde siyasi ve silahlı örgütlenme gücünü perçinlemişti.Her diktatörce baskı girişimi, Kürtlerin siyasi olarak daha güçlü çıkmasına ve örgütlenmesine neden oldu.Bugün Irak Kürdistanında ve Suriye rojavasında yaşananların temel şekillenmesi kısaca bu tarihsel,baskıcı,imhacı,barbar Arap milliyetçisi nedenlerle dayanır.
Makalenin içeriğine sığamayacak kadar birçok derin analizlere muhtaç Türkiye ve Türkiye Kürdistanı,diğer bölgelere kıyasla Arap ve Acem coğrafyasından farklı olarak, cumhuriyet,daha sonrada,parlamenter yönetimler içinde bir tarihi geçişi vardır.Demokratikleşme yolunda ki deneyimleri,karşı deneyimleri bir şekilde ortak yaşayan Kürtlerinde kendine özgü bir kanlı tarihi süreci oldu. Kapitalist üretimin şekillenmesinde görece sömürgeci farklılığı, klasik sömürgecilikle,sömürü sistemi,emek ve sol,demokrat ve sosyalist siyasetin entelektüel gelişiminde önemli bir faktördü. Türkiye de Kürt aydınının,anti sömürgeci mücadelelerinde daha modern,çağdaş,devrimci çizgide hareket etmesini sağladı.Türkiye de Kürdistanlı entelektüel aydınının doğası gereği sol hareketin, Türk soluyla birlikte paralel gelişmesi güçlenmesi,klasik kapitalist sömürge statüsünün de gelişen sınıf kökenli ilişkilerin bağı da önemli faktörlerinden bir sayılır.
Kürdistanlı emekçiler ilk başlarda,gerek ulusal ve gerekse siyasi özgürlüklerini Türkiye soluyla birlikte kazana bileceğini ve birlikte özgür bir demokratik Türkiyede yaşamanın mümkün olacağını hayal etti. Her ne kadar 12 Eylül türü cuntacı ,ırkçı,sömürgeci vahşeten kaynaklanan yeniden silahlı direnişleri ön plana çıksa da, özünde Türkiye Kürtleri kurtuluşu ve özgürlükleri Türkiye emekçi halkıyla birlikte,dayanışma içinde inşa edebileceğine inandı. Birazda sol sosyalist fikir anlayışın Kürtlerin anti sömürgeci duruşunda, ağırlıklı düşünce olarak hakim olmasından kaynaklanıyordu.
Her ne kadar gerek Irak Kürdistanında ve Suriye Kürdistanı Rojavada yeni gelişimler Kürtlerin yeni dünya anlayışında özgürlük fikirlerin lehine olsa da,Türkiye Kürtleri özellikle Türkiye demokrasisinin ve Türkiye sol sosyalist hareketinin güçlü varlığı,farklılığı ve umudu, birlikte kurtuluşu hala öncelemektedir. Kürtlerin gönlünde hala modern, demokratik bir ülke kurula bileceğine inanmaktadır.Bugün eğer hala HDP gibi güçlü bir partiye Kürtler destek vermişse,Türkiye halkı bunu Kürtlerin demokrasi kavgasında birlikte hareket etmek istemi olduğunu bilmeli ve kavramalı.
Bugün HDP ve siyaseti içinde ağrılıklı bir orana sahip Kürtler, referandumda tek adam diktatörlüğüne #hayır diyorsa bu tamamen birlikte gönüllü yaşamak isteğinden kaynaklanmaktadır. Çünkü Türkiye Kürtleri, diktatörlüklerin kan ve göz yaşı olduğunu ve tek çarenin de her iki emekçi halkın ondan kurtulması olduğunu bilir.Bugün referanduma sekiz gün kaldı. Eğer bu ülkede tek adam diktatörlüğüne evet çıkarsa şu açık ve nettir,Tek adam diktatörlüğünde Kürtlerin bir arada yaşamasına ve birlikte durmasının hiç bir sebebi,nedeni,ortamı kalmayacaktır.Çünkü asıl Kürtler çok iyi biliyorki,yeni bir dünya kurulur ve Kürtler o dünyanın içinde yer alır.
Türkiye,büyük ihtimalle de hayır diyerek, demokratik ve çağdaş bir ülke durumuna hızla ilerlerse ki buda ancak modern bir demokratik ana yasayla mümkün olur,ayrı durmanın,ayrılmanın da gerekçesi kalmayacaktır. tabi ki azda olsa Kürt milliyetçileri, bu davalarından vazgeçmeyecektir. fakat genelde,gerçek demokrasiler de farklı bir fikri kendi içinde barındıran renklerin farklılığından başka bir önemli sebep olamayacaktır.Türkiyenin yeni demokratik duruşu,Diğer parça Kürtlerle de demokratik ilişki ve gönüllü birlikteliklerin öncüsü olacaktır.Arapların yeni bir dünya kurmasında da örnek olacaktır.Aynı şekilde ırkçı ve kafa tasçı,şöven Türk faşizminde bir küçük azınlık olarak demokrasinin tahamül edile bilir bir kusuru olarak kendi dar anlayış sınırları içinde,ideolojik azınlık anlayış olarak hapis edile bilecektir.
Türkiye şöven,ırkçı ve sosyal şöven,anti demokratik fikirlerin korku ve fitne yayan duruşundan sıyrılıp,Kürtlerle demokratik ahlaki duruşunu ve sosyal gerçeklerini ve en önemlisi HDP nin bugün birlik için ne kadar önemli bir konumu üstlendiğini fark etmelidir. Biz demokrasiye,sosyal adalete,emek eşitliğine ve özgürlüklere inanmış Kürtler, birlikte yaşamamızın tek şartının, demokratik,özgür parlamenterler rejimi olduğunun olmazsa olmaz gerçeğidir. Aksi gelişimler ayrılma nedenimizdir ! Bölge halkı olarak eğer % 70 hayır diyorsak,tek adam diktatörlüğünde homejen yapısı gereği,bölgesel alternatifleride göz önünde bulundurarak Kürtler bu anti demokratik vahşet içinde,sizinle yaşamak zorunda olmadığıda bir gerçektir. Özellikle demokrasiye inanmış evetçilere duyurulur ! en azından Kürtler böyle düşünüyor. Şuda bir gerçek ki tüm ezilen halkaların demokrasiyi ve demokratik sistemleri hak ettiğidir. Herkes laik olduğu sistemde yaşar ve biz Kürtler demokraside yaşamak istiyoruz. Türkiye bu yaşam içinde yoksa, bizde birlikte o sistemde yaşamakta yokuz ! teletex news24 – Erkan Polat
[caption id="attachment_40445" align="alignleft" width="150"] Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan[/caption] NATO Zirvesi vesilesiyle Biden-Erdoğan ve ABD-Türk heyetleri görüştü. Ne verildi,...
[caption id="attachment_40427" align="alignleft" width="150"] Yakıp Aslan[/caption] İkinci Meşrutiyet İslamcılığının, dönemin şartlarına uygun özelliklerini belirledikten sonra Osmanlı İslamcılarının hangi noktada İslami...
FİLİSTİN BOYUTUNDA İSRAİL-İRAN KAPIŞMASI Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan [caption id="attachment_40445" align="alignleft" width="150"] Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan[/caption] Son...
Peker’in yayımladığı videolar mafya, devlet, siyaset üçgeninde gelişen kirli ilişkileri ortalığa saçtı. Susurluk skandalında yer alan dönemin aktörleri, bugünkü Saray...
Average Rating