
Yakup Aslan yazdı: BU BAHAR ÇOK SICAK GEÇEBİLİR
İnsanlık tarihi boyunca insanlar ve kitleler oluşturulan algı ve bilinçlenme üzerinden dönüştürülmüşler, köleleştirilmişler, egemenlerin can damarı haline getirilmişler. Bu düşünsel zemin üzerinden belli bir mecraya sürüklenmişlerdir. Bunun en bariz örneğini ABD, Rusya rekabetinde gelişen kamplaşma etrafında şekillenen takım tutma bilinçlendirilmesi etrafında görmek mümkündür.
Suriye konusunda kitlenin tamamının aynı doğruda buluşamamasının sebebi bu değil mi? Savaşın başladığı andan itibaren dolaylı da olsa Beşer Esad ve onu destekleyen konsepte sıcak bakan bir kesim, iktidara rağmen hep olmuştur. Bunun karşısında da ABD ve yandaşlarının “Arab Baharı” projesi içerindeki harekete bütün gücüyle destek veren bir kesim de olmuştur. Diğer kesim biraz kırılgan ve mahcup bir şekilde meseleye baksa da iktidarın politikalarını kutsayan kesim, Stratejik Derinlik algı çabası içerisinde rant endişesi içerisinde olanlara ilave olarak, inanarak olayın arka planına bakmadan, Suriye rejiminin devrilmesi için çabalayan bir kesim de olmuştur.
Bu tercihlerde, iki sebebin dışında başka anlamlar yüklenip yüklenmediğini bilmiyorum. Tercihi tetikleyen sebeplerden biri hiç kuşkusuz Davutoğlu’nun daha önce objektif bir duruş sergileyen kesimlerin, iktidara eklemlenmesiyle geliştirilmeye çalışıldı. Ve diğer sebep de ilk çıkışta IŞİD ve benzeri cihatçı grubların o günlerdeki yüksek albenisi altında, misak-ı milli sınırlarının korunabilmesi endişesiydi. Yapılan toplantılarda bu ilk başlarda çekinilmeden dillendirildi. Sonralarda IŞİD kirlendikçe yeni adresler bulundu.
Bunları bir kenara bırakırsak. 2011’de biçimlenen muhalefet, ülkeyi bir yıl sonra büyük bir iç savaşın içerisine sürükledi. Savaş ABD’nin şimdiye kadar yürüttüğü yöntemlerin dışında gelişti ve Rus stratejik araştırma uzmanlarının deyimiyle, “Melez Savaş” şeklinde kendisini gösterdi. Savaşın kumandası ihtimalen sahip olduğu büyük ranttan dolayı sürekli el değiştirdi. Ve şimdi de operasyonun sonuna gelindiği görünümü var. Ne kadar doğru olduğunu zaman gösterecek. Ya Suriye’yi destekleyenler oldu-bittiyi seyredip rejimin değişmesini ve Esad’ın yerine global güçlerin uşaklığını yapacak bir kuklanın gelmesini seyredecekler ya da, 3. Dünya savaşını da göze alarak buna karşı direniş gösterecekler. Görünüşte Esad’ı destekleyenler kendi geleceklerini garantiye alabilmek için kolay kolay geri adım atmayacaklar…
İdlib ile birlikte başlayan yeni sürecin sıcak geçeceği anlaşılıyor. ABD’nin kimyasal silahları bahane ederek, Irak’ta olduğu gibi Suriye’deki 5 yılı aşkın savaşı sonlandırma sinyalleri veriyor. Esad, kimyasal silah kullandı veya kullanmadı bu araştırma sonucu rahatlıkla ortaya çıkabilecek bir durum. Rusya ve diğer destekçiler İdlib kimyasal saldırıda Esad izi bulursa desteğini kesebilir. Aksi taktirde devlet olarak uluslararası zeminde meşrulukları sorgulanmaya başlar. Suriye’nin bunu göremeyecek kadar tecrübesiz olduğunu sanmıyorum. Bu ikinci adımı, hamleyi hazırlamaya yönelik bir kurgu olabilir. Bu savaş sürecinde Rus ve ABD sürekli bir şekilde düşman ve dost vasıflarıyla yer değiştirdiler. Birgün ABD dost ülke iken, bir dönem sonra Rusya dost ülke olmaya başladı. Ne yazık ki, adil ve emin olmaları gerekenler de bu melez politikaların yaranları oldular. İdlib ile birlikte Suriye hava sahası tüm ülkelere kapatıldığının açıklanması, yeni sıcak günlerin de habercisi gibi. Daha birkaç gün önce Haçlı savaşı diye adlandırılan süreç bu kez kutsal bir mücadeleymiş gibi lanse edilmeye çalışılıyor ve “ABD, Suriye’ye savaş açarsa biz de yardım ederiz” noktasına evrildi. ABD daha bir hafta önce 400 masum insanı Musul’da katletmişti ve bundan dolayı sert demeçlere muhatap olmuştu, şimdi ise hiçbir şey olmamış gibi davranılıyor. Tamam, da iktidar yandaşı olanlar Haleb katili Rusya’ya yeşil ışık yakak gibi, bunu içlerine nasıl sindiriyorlar!
Bir taraftan haklı olarak “Dünya beşten büyüktür” deyip bir haksızlığı dile getirmek ve diğer yandan beşli çetenin baş haremisine destek verileceğini açıklamak ve onu Suriye savaşında daha fazla insan öldürmeye çağırmak büyük bir çelişkidir. Pentagon, daha önceleri Rusya ile anlaşmalı bir şekilde savaşı idare ettikleri görüntüsünü sonlandırarak, Rusya’ya hava saldırısı durumunda uçaklarının ağır kayıp verebileceği uyarısı yapmaktan da geri kalmıyor. Şimdiye kadar fillerin tepişmesinden yüzbinlerce insan katledildi, şehirler yerle bir oldu. ABD, mesajlarına göre daha çok crusie saldırısı olabilir.
Sergey Lavrov, kesin bir dille ‘Suriye’ye müdahale edilirse tüm gücümüz ile Suriye devletinin yanında olacağız’ derken, ne kadar samimi olduğunu zaman gösterecek. Ancak bu savaşın çok da daha önceki savaşlara benzemediği açıktır. Türkiye’de sürekli bir şeklide pompalanan misak-ı milli sınırları değişecek düşüncelerinin, beklenen bu yeni gelişmelerden çok da ayrı olduğunu zannetmiyorum. Hiçbir şey tesadüfü değil, hepsi zincirleme birbiriyle ilintilidir. Türkiye’nin son bir iki yılda ortaya koyduğu politika gelecekte neler olacağının habercisi gibidir. Rusya, Suriye hava savunma sistemini aktif hale getirdi tüm Savaş uçakları Lazkiye’den kalkış halinde ve yine aynı şekilde Rusya Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, koalisyon uçaklarının düşürüleceği uyarısı yapıldı.
Haleb’teki muhaliflerin İdlib’e toplanması, Rakka ve Musul’da operasyonların devam etmesi savaşın daha da ısınacağının sinyalini veriyor. ABD bu kez de Suriye savaşına direkt müdahil olmaz ve iktidara eklemlenmiş olanları hayal kırıklığına uğratırsa, Rusya karşısında geri adım attığı görünümü altında melez savaşı sürdüreceği anlamı doğar. Melez Savaş, askeri müdahalenin yerine farklı dinamikleri kullanarak hedefine ulaşmaya çalışmak türünde gelişiyor. Donald John Trump daha askeri müdahale noktasında tavrını belli etmeden, ABD’nin bu atağına destek vereceği açıklamasıyla Türkiye’nin Rusya ile geliştirdiği politikalar krize ve daha önce sözü verilen S400 hava savunma sisteminin verilme ihtimali de tehlikeye girdi. ABD ve İsrail’in başını çektiği bir askeri harekata “ben de varım!” demek dünyayı doğru okuyamamak anlamına gelir. Daha önce “İncirlik Kapansın!” diye tempo tutanlar, yedinen birden bire Amerikancı kesildiler.
Esad ile birlikte sivillerin katledilme operasyonunda hiç günahı yokmuş gibi, Rusya BM Güvenlik Konseyi’ni acil bir şekilde toplantıya çağırdı. ABD hamlesinden sonra bir sürü gelişmeler oldu. Rusya’nın ve refiklerinin bundan sonraki hamlede neler yapacağını zaman gösterecek. Ancak, Suriye yetkililerinin “savaşmaktan başka çaremiz yok” demelerinden, bu baharın çok çetin geçeceğini anlayabiliriz. Rusya savunma Bakanlığı orduyu savaş durumuna geçirmesi ve ABD ile olan tüm askeri ilişkilerini sonlandırdığını açıklaması basite alınmaması gereken bir gelişmedir. Aynı şekilde bilindiği gibi ABD yaptığı açıklamada saldırının bilgisini Rusya’ya verdiğini; ancak oradan onay çıkmadığını duyurdu. Haremilik yapmak için paslaşmaları insanlara ders oluyor mu?
Düşünme ve hakkita peşine düşmenin yerine, eklemlendiği kesimin düşüncesine göre tavır belirlemeye devam edenler elbette nasıl bir yangını beslediklerinin farkında da olmazlar. İki bloktan birine mürid olmuşlar, daha önce kahrolsun Rusya ve ABD dediklerini, Amerikayı küçük Rusya’yı büyük şeytan gördüklerini unutmuşa benziyorlar. Ne gariptir ki, herkes dünya liderliğine oynuyor, ama kazanan hep ABD oluyor. Daha önce ‘Türkiye, Derhal Nato’dan ayrılsın ve üsleri kapatsın’ diyenler, şimdilerde bütün ümitlerini ABD’ye bağlamış görünüyorlar. Savaşın başından beri, muhaliflerin ve özelde IŞİD’in bu kadar gelişmesine göz yuman, onların bütün barbarlığına seyirci kalıp, daha fazla insan ölmesi için her türlü ortamı hazır hale getiren ABD, şimdi de İdlib’de sivillerin öldürülmesi karşısında timsah gözyaşyarı dökmeye başladı. Arafta kalmak kararsızlığın göstergesi mi yoksa çaresizliğin mi çok belli değil. Trump’un Suriye’ye düzenlediği saldırı Türkiye’yi düşürülen Rus uçağı dönemindeki krizin günlerine götürdü. Rusya’nın yanında olmakla, ABD’nin yanında olmak arasında çok bir fark yok ama geleceğe dair plansızlık sadece çaresizlik üretir.
Eğer ABD samimiyse, neden tedbir alınması için önceden Rusya’yı bilgilendiriyor? Yeni bir sürecin başlaması sinyalleri de olabilir. Zira saldırıdan hemen sonra Rusya’nın en büyük füze kruvazörü Amiral Grigoveyic İstanbul boğazını geçerek Akdeniz’e hareket etti. Yine aynı şekilde İdlib’in Khan Shekyun bölgesinin çok sayıda savaş uçağı ile vurulduğu haberleri geliyor. ABD’nin bu hamlesi savaşı sonlandırma anlamını içermiyorsa, Esad rejimi Rusya eliyle daha da güçlendirilecek. Daha şimdiden, Suriye’ye 12 S400 sistemi hibe edeceğini açıklamakla birlikte, ABD’nin saldırısındaki 59 füzeden 36’sının Suriye savunma sistemi tarafından vurulduğuna da vurgu yaptı.
Kısacası, son bir yılda meydana gelen gelişmeler bu Baharın çok sıcak geçeceğini gösteriyor. Allah, mazlum insanların yardımcısı olsun. Yine fillerin tepinmesinden masum insanlar zarar görmeye devam edecek…
Yakup Aslan–Teletex News24
Average Rating