Turgay Delibalta Yazdı: ÖTEKİ OLMA, ÖTEKİLEŞTİRME! [2]

Read Time:5 Minute, 13 Second

IMG_2816Bir önceki yazımda dünyada oluşan toplumsal değişimin küçük örneklerinden söz etmiş ve bizim ülkemizde yansımasına değinmiştim.
Toplumsal değişme sürecinin üç temel ve genel özelliğinden bahsetmek mümkündür:

 

1.Hangi toplum söz konusu olursa olsun, toplumsal değişme kaçınılmazdır.

2.Toplumsal değişme genelde planlanmadan ortaya çıkar. Planlandığı durumlarda ise öngörülmemiş sonuçlar ortaya çıkabilir.

3.Toplumsal değişme tartışmalı bir süreçtir. Çünkü nasıl yaşanılması gerektiğine dair görüşler birbirleriyle çelişebilmektedir.

Şimdi de ülkemizde yine Dünya’ya paralel olarak gelişen toplumsal değişim ve REFERANDUM. Etnitize ve dine dayalı politikaların giderek hız kazandığı günümüzde Modernizm’in toplumları nereye taşıdığı hepimizin dikkatle canımızı yakarak izlediğimiz bir dönemdeyiz. Avrupa’da gelişen olaylar bir önceki yazımda söz ettiğim gibi etnitize ve din kökenli politikaları güçlendirmektedir. Ülkemize yansıması da, daha güçlü bir şekilde ırkçılık ve din temelli politikaları olduğundan daha fazla öne çıkarmaktadır.

Dünyayı yöneten şirketler geçmiş döneme ait yürüttüğü politikalardan yeterince nemalanmış ve bu gün sürdürdükleri politikalarla barış içinde yaşayan ya da yaşamaya çalışan insan topluluklarını savaşa, gerilime, kaosa sürüklemektedirler. Daha çok Arap Yarımadası’nda yürütülen ırkçı, dinci, mezhepçi politikalar Avrupa’da daha çok gün yüzüne çıkmış, İngiltere başı çekmiş ABD’de de Trump’ın seçim kazanmasıyla da cesaretlenmiş, güç kazanmaktadır. Ülkemizde durum; Avrupa ve Arabistan’dan daha hızlı bir şekilde ırkçı ve mezhepçi politikalara doğru yol almakta hızla uygulanmaya konulmaktadır.

Saint Simon, bu krizi çözmek ve ahlaki boşluğu doldurmak için yeni, dünyevi, laik bir din önermiştir. Bu yeni din yeni toplumun ahlaki temelini oluşturacak ve toplumsal birliği sağlayacaktır. İnsan düşüncesi artık aydınlanmış olduğu için Ruhban sınıfı önceki çağlardaki gibi toplumu bir arada tutacak gücü gösteremeyecektir. Bu nedenle toplumun yeni dini liderlerinin bilim insanları olması gerekiyordu. Bu dinin öncüleri de önde gelen bilim ve sanat insanları ile sanayiciler, yani çıkarları kitlelerin çıkarlarından farklı olmayan insanlar olacaktı (Swingewood, 1998:58). Saint Simon’a göre yeni toplumu ekonomik ve siyasi açıdan önde gelen sanayiciler, bankacılar, maliye uzmanları; inanç ve eğitim gibi açılardan da bilim ve sanat uzmanları yönetecektir.

Saint Simon 18. yüzyılın eleştirel ve devrimci felsefesine karşılık 19. yüzyılın felsefesinin yaratıcı ve yapıcı olacağına inanmış, toplumsal düzenin ve istikrarın yeninden sağlanabilmesi için toplumsal yasaları ortaya koyabilecek bir bilime ihtiyaç duyulduğunu savunmuştur. Aydınlanma döneminde önceki norm ve değerler yerine Saint Simon tarafından yeni bir din önerilmiştir ve günümüzde önerilen din de Dünya’yı yönetenler tarafından bertaraf edilmeye çalışılmaktadır. Yeni Din, bilim ve endüstri ile birlikle laikliğin hakim olduğu endüstri toplumunda gelenekler azalmış toplumu önceki çağlarda bir arada tutan din, endüstri toplumunun laik yapısı altında zayıflamıştır. Saint Simon’a göre geleneksel otorite biçimleri artık meşru kabul edilmediği için endüstri toplumunda ahlaki bir boşluk ve buna bağlı olarak toplumsal bir kriz meydana gelmiştir.

Görüldüğü üzere dünyayı yönetenler pazar payları azaldıkça kendi çıkarlarını korumak adına geçmişte uygulamaktan uzak durdukları norm ve değerlere sarılmaktadırlar. Toplumları yönetme, pazar alanlarını genişletmek adına kendi planlarını kar payları azalınca ters yüz edebilmektedirler. Ülkemizde son yıllarda yaşanan Din ve Irkçı yükselişin beslenmesi dünyadaki toplumsal değişime paralel olarak gelişmiştir.

Din hem ülkemizdeki hem de yeniden dünyayı yöneten şirketler tarafından pazar ürünü olarak insanlığa sunulmaktadır. Bu pazardaki kanlı savaşlarla insan ölümlerini teknolojiyi de kullanarak önüne geçilemez hale getirilmektedir.

Her gün ülkeyi yönetenler ırkçı, mezhepçi söylemlerinin sesini yükselterek, cünyadaki değişimlerden de güç alarak ülkede kendinden olmayan mezhep ve azınlıkları küfredercesine hedef gösterip yakında olacak referandum da oy almak ve yerlerini pekiştirmek istiyorlar. Hollanda, Almanya, İsviçre, Bulgaristan gibi Avrupa ülkelerindeki ırkçı, dinci değişimlere paralel olarak Avrupalı liderler Papa’yı da yeniden toplumları yönetmeye davet etmişlerdir. Bu gelişmelerde Recep Tayyip Erdoğan’ın arzuladığı politikanın önünü açmış ve cesaretlendirmiştir. Bunun ilk hazırlığı olarak da gelecek dört milyon göçmenden söz etmektedir.  İktidarın planı şu olmalı;  Afganistan ve İran’dan gelecek olan dört milyon göçmen sünni Müslümanlar ve halen ülkemizde yaşamakta olan dört milyon Irak, Suriye’den gelen göçmenler.

Gelecekte SEKİZ MİLYONLUK oy deposu Recep Tayyip Erdoğan’ın hanesine yazdırılmaya hazırdır. Recep Tayyip Erdoğan’ın oy kaynakları önceki yazımda belirttiğim gibi ülkemizde yaşayan Sünnilerdir. Bu oy oranı yüzde 35 ile 39’a denk gelmektedir.

Ülkemiz, dünyada olduğu gibi bir toplumsal değişim sürecinden geçmektedir. Bu süreç doğru yönetilir ve değerlendirilirse ilkel kabileler halinde yaşamak yerine bu gün var olan yaşam düzeyimizi korumuş geliştirmiş oluruz.

Siyasal partiler referanduma farklı pencerelerden bakarak hazırlık yapmışlar ve şimdi hazırlıkları yönünde çalışmalarını sürdürmektedirler. Ancak önerilen ve istenen sistem bu günün çok daha gerisindedir. Bizi mevcut durumumuzdan 100 yıl geriye götürerek, dönülmesi yüzyıllar alacak bir gerileme yaşayabiliriz.

Yukarıda belirttiğim etnik köken, din, mezhep temelli politikaların önüne geçebilmek için, ülkemizde yaşayan tüm azınlıkların da bir arada olabileceği bir parti politikası geliştirilmeli ve siyaset alanında çalışmalar etkin olmalıdır. Bu tümceden sonra ilk akla gelen HDP’ dir. 7 Haziran sonrasında bünyesinde topladığı farklılıkları iyi değerlendirmiş oy kazanmıştır. Bir yandan Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalefet olarak korktuğu siyasi demokratik bir cephe olmuştur. Ancak bu alanda da silahlı Kürt hareketleri HDP’nin Demokratik alanda siyaset yapmasına izin vermemiştir. Din ve mezhepçi politikalara karşı küçükte olsa ışık tutabilmiştir. HDP kazandığı o etkin ve geniş alanları saldırılarla kaybetme durumuna getirilmiştir. HDP’ nin dünyada değişen toplumsallığa karşı yaratmaya çalıştığı politika kısa sürede yenilgiye uğratılmış, silahlı kürt hareketleri demokratik alandaki HDP’ye ayak bağı olmuştur. Zaten devlet de tüm gücüyle saldırmaktadır.

Dünya ülkelerinde gelişen ırkçı, mezhepçi politikalar mevcut iktidara yaramıştır. Ülkede özellikle 15 Temmuzdan sonra ırkçı söylem ve saldırılar yükselmiş, bu Irkçı yükselişin üzerine MHP lideri oturmaya çalışsa da bu durumu Recep Tayyip Erdoğan iktidarın bütün olanaklarını kullanarak kendi lehine çevirmiştir.

“Evet” kazanılması halinde, evet oyu kullanan da hayır oyu kullanan da ÖTEKİ olacak diğerini ötekileştirirken kendi de bir diğeri tarafından ötekileştirilecektir.

Neden mi?

Yeni anayasayı dayatanlar bir tek kişinin egemenliğine “evet” demiş olacaklardır ve şu an görünen o ki Recep Tayyip Erdoğan aldığı oyların önemli bir kısmını mezheplerden (Sünnilerden) alacaktır. Diğer din, inanç ya da etnik kökenden gelenler ÖTEKİLER olarak kalacaklardır. Mevcut durum; yasal yetkileri olmamasına karşın anayasaya bağlı olunması gerektiği yerde yasa dinlenmiyor ve Sünniliği besleyen, öne çıkaran söylemlerle iktidarlarını babadan oğula taşımanın hırsıyla alanlarda “Hayır” diyenlere saldırmaktadır hiç bir ölçü tanımadan. Dünya ülkelerine de savaş açmış gibi ülkedeki ulusalcılığı beslemektedir.

Toplumun kendini oluşturan parçalara indirgenemeyeceğini ve bu parçalar hakkında bilgi edinmek için bütünün incelenmesi gerektiğini ileri sürer. Comte’ nin dediği gibi parçalara indirgemeden yaşadığımız topluma bir bütün olarak bakabilme yetisini geliştirmek eğilimimiz olmalıdır. Kimse öteki olmamalı ve kimse ötekileştirmemelidir. Bunun için şimdi bizi yüzyıllarca geriye bir belirsizliğe götürecek bu tek kişilik egemenlik hevesine HAYIR demeliyiz.
Gelecek yazım Toplumsal Olgular ve Çatışmacı Bakış


Turgay Delibalta-Teletex News24 

About Post Author

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: