

GÜLMEK KARANLIĞA İSYANDIR…
İbn-i SİNA İranlı Müslüman bir bilgin ve düşünür. Güçlü bir dini eğitim görmüş. Daha 10 yaşındayken kuranı ezberlemiş. Ancak aynı zamanda felsefe, tıp başta olmak üzere pozitif bilimlerle çok yakından ilgilenmiş, okumuş, araştırmış ve 19 yaşında doktor ünvanı almış. Her çağ da olduğu gibi o da pozitif bilimlere olan ilgisi, sorgulayan, düşünen siyasi kişiliği nedeniyle kendi çağında yobazların hep hedefi olmuş, hapislere atılmış.
Tıp alanında, felsefe ve birçok alanda önemli gelişmelere imza atmış, tedavi ettiği hastalardan ücret almamış. Dünyanın her tarafından öğrencileri olmuş.- O tarihte daha Amerika keşfedilmemiş.- Onunla tanışmak ondan eğitim almak için öğrenciler aylar, yıllar süren zorlu yolculukları, ölümleri göze almışlar. Yaptığı Katarakt ameliyatı, kadavra üzerinde anatomi çalışmaları bu günün koşulları için bile olağanüstü kabul ediliyor.
Dünya İbn-i Sina’yı hayranlıkla izlerken yanındaki akıl ve fikir yoksunu, gülmeyi bilmeyen güruhlar onu günahkâr olmakla, dinsizlikle, cesetleri parçalamakla suçluyor, ölüme mahkum ediyor ve sayısız bilimsel eserden oluşan kütüphanesini yakıyorlardı.
Aradan geçen bin yıl sonra bile değişen bir şey yok. Aynı kafalar, aynı zihniyetler sanat, düşünce, bilim, edebiyat, gelişme adına ne varsa infaz ediyor, cezalandırıyorlar. Gülmüyor, gülmeyi bilmiyorlar çünkü. Hangi çağda olurlarsa olsunlar hep aynılar. İster takım elbise, ister astronot giysileri, ister bedevi elbisesi giysinler. Fark etmiyor. Hep inkarcı,hep iftiracı, linççi, yasakçı, asık suratlı ve de hep ihbarcı dırlar. İnsanı diğer canlılardan ayıran en büyük özelliğin gülmek olduğunu hiç öğrenemediler. Öğrenecek gibi de görünmüyorlar.
En güzel şiirler, en güzel besteler gülenlerin bilincinden süzülür hayatlarımıza. Gülmek devrimci bir eylemdir onlar için. Boşuna söylenmemiştir, sıradan bir söz değildir bu söz. Yaşamdır gülmek, yaşamın kendisidir. Onlar cellatlara inat dar ağacın da bile son nefesini gülerek veren yaşam sevdalılarıdır…
İnsanlık, günah eksenli, biatçı, tekrarcı, ezberci, yaşamları ahiret bilinmezliklerine mahkum edenlerin değil de sorgulayan, doğmalara esir olmayan, ilim-irfan sahibi nesiller için çabalaya bilseydi gündemleri tecavüzler, katliamlar, yolsuzluklar işgal etmezdi kesinlikle.
Bilim dünyası güneşte ki alevlerin görüntüsünü tartışırken Ahlaksızlık, rüşvet, işkence, tecavüz, yasaklar… Gibi gün be gün insanlığı yok eden, çürüten kamburlarla yaşanmazdı…
Çocuklar ölmezdi, gençler, kadınlar ölmezdi. Doğa yok olmazdı. Şiirler yazılır, türküler söylenirdi.
Kahkahalarla gülünürdü ağız dolusu. Ama hiçbir zaman geç değil. Her zaman gülmek için İBN-İ SİNA olmanın tam zamanıdır. Tek değil tüm dillerden SELAM OLSUN karanlığa gülenlere.
Kadir Dağhan–Teletex News24
Average Rating