KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık: TÜRKİYE KAYBETTİ

Read Time:5 Minute, 21 Second

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık: Türkiye’nin Suriye’de kırılması gerçekleşti; yanlış ata oynadı ve kaybetti. Zaten KDP dışında ilişkilendiği bir güç kalmadı. O ‘değerli yalnızlık’ dediği gerçekleşti. Suriye-Irak hattı Türkiye’ye kapanmıştır, kapanacaktır.

Tarihin, ideolojik ve politik yaklaşımı doğru olanların, kaos ve kriz dönemlerinden kazançlı çıktığını gösterdiğini anımsatan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Kürtler ideolojik ve siyasi olarak şimdiden kazandığını söyledi. “Şu anda Türkiye dahil demokratik olmayan güçler bu çizgi karşısında direniyor. Bölgedeki tüm statükocu güçler de bunun içindedir. Bu açıdan sıkıntılar olsa da, zorluklar yaşansa da kesinlikle Kürtler kazanacaktır” diyen Bayık, diğer halkların da Kürtler ile birlikte kazanacağını vurguladı.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın, 5 gün ANF’de yayınlanan uzun ve kapsamlı söyleşisinin Reqa hamlesi eksenli Rojava Devrimi’nin gücü ve Türkiye’nin tutumunu değerlendiren son bölümünü özetleyerek paylaşıyoruz.

Reqa hamlesinde inisiyatif

Türkiye, Reqa operasyonunda etkili olarak hem Rojava Devrimi’ni boğmayı hem de Suriye üzerindeki etkinliğini arttırmayı hesaplıyor. Yer almak için ABD’ye, Uluslararası Koalisyon’a her türlü şantajı yaptı; ABD ile Rusya, ABD ile İran ve Suriye arasındaki çelişkilerden de yararlanmaya çalıştı. Türkiye’nin yer almasına sıcak bakılmadı. Rusya, İran ve Suriye de Halep’teki muhaliflerin çıkarılmasından sonra gözlerini Reqa’ya dikti; son Palmira hamlesi de bunun parçasıdır. Ancak QSD ve Koalisyon, operasyonu başlatarak inisiyatifi aldı.

Reqa hamlesinin önemi

Reqa operasyonu kritiktir. Dêrazor’u da içine alan, Irak sınırına kadar bölgeyi de doğrudan etkileyecek. Hem Suriye’nin geneli açısından etkili olmak hem de Irak-Suriye sınırında etkili olma ve bu temelde de Irak politikalarını etkileme imkanına sahiptir. Reqa operasyonu konusundaki büyük mücadele bunun içindir.

Şengal saldırısı da

Türkiye’nin KDP ile birlikte Şengal’e yönelmesi de Reqa operasyonuyla, doğu Suriye’yi kimin kontrole alacağıyla ilgilidir. Şengal’e yönelik çetelerin saldırısı bir nevi Türkiye’nin Reqa operasyonunu sabote girişimidir. Ancak bunlar çok etkili olamadı. Türkiye’nin dayatmaları kabul görmedi.

QSD’nin kurtarmasının önemi

QSD ve Uluslararası Koalisyon’un, Türkiye ve rejimi dışında bırakarak Reqa’yı kurtarması, köklü değişikliklerin önünü açacaktır;

Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu önemli düzeyde güvenceye alınmış olacak.
Doğu Suriye’nin Irak’la sırını olan bölgelerinde de demokratik güçlerin etkili olmasını beraberinde getirecek.
Suriye’de demokratik temelde bir rejimin ortaya çıkmasını kesinleştirecek.
QSD eksenli bir siyasetin ağırlığını beraberinde getirecek.
Güç dengelerini yeni bir konuma getireceğinden siyasal mücadeleyi de yoğunlaştıracak
Kuşkusuz Reqa’nın kurtarılmasıyla birlikte IŞİD önemli düzeyde zayıflayacak.
Türkiye’nin ılımlı diye yutturmaya çalıştığı IŞİD’in farklı versiyonu olan güçler, yerini dolduramayacak.
Irak üzerinde de demokratik etkileri olacaktır.
Türkiye ile QSD arasındaki gerilimi azaltmayacak; Türkiye’nin faşist otoriter karakterini daha fazla açığa çıkaracak.
Türkiye’nin mevcut yürüttüğü otoriter hegemonik politikaları, sistem kurma, statükocu arayışlarını; yani sadece Türkiye’de değil, Ortadoğu’da Kürt karşıtı, antidemokratik, otoriter sistemin sürme çabalarına büyük darbe vuracaktır.
AKP ile KDP’nin Rojava ve Kuzey Suriye’deki ortaklaşmaları, buradaki kazanımları yıkma politikaları önemli düzeyde boşa çıkarılmış olacaktır.
Artık Türkiye’nin PYD teröristtir, Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu teröristlerin etkisindedir gibi söylemlerinin etkisi zayıflayacak.
Koalisyon, esas olarak Demokratik Kuzey Suriye Federasyonunu, Demokratik Suriye Güçlerini dikkate alacak; öyle artık faklı güçlerle pazarlık yapma, tartışma durumu ortaya çıkmayacak.

Minbic’te savaş olur mu?

Minbic’i, Minbicliler yönetiyor. Öyle Kürtlerin gidip orada Arapları ve Türkmenleri çıkardığı yok. Orada kimler yaşıyorsa onlar yönetiyor. Araplar çoğunluk olsa da Kürtler, Türkmenler ve Çeçenler de yaşıyor. Orada sorun Kürtler mi, Araplar mı hakim olacak sorunu değildir. Minbic’te demokratik güçleri mi hakim olacak, yoksa otoriter milliyetçi, fanatik Türk devletine işbirlikçi olan İslam maskeli güçler mi? Sorun budur.

Eğer orada Rusya’nın, ABD’nin müdahalesi olmasaydı Türk devletiyle ciddi bir savaş çıkacaktı. ABD bunu istemedi, müdahale etti. ABD de biliyor ki; Minbic’te Minbic Halk Meclisi var, onlar yönetiyor. Türkiye’nin istediği ise onlar gitsin, kendisine bağlı çeteler gelsin! Yani fanatik dinci kesimler gelsin! Bundan kimin çıkarı olacak? Ne ABD, ne Koalisyon, ne Rusya, ne de rejim bunu ister. Minbic’teki durumu bu çerçevede ele almak gerekiyor. Belki şu anda Rusya da çok sert davranmıyor, ABD de ama Türkiye dayatmasını arttırır çatışma şiddetlenirse herkesin tutumu Türkiye’ye karşı net olacak; bu durumda da kaybeden Türkiye olacaktır.

Türkiye kaybetti

Türkiye Suriye’de kaybetmiştir. Cerablus ve Bab’ta bazı yerlerin alınmasına göz yumularak durduruldu. Aslında Türkiye’ye sorumluluk da verildi; artık sen oradasın, orada IŞİD ya da başka güçlerin etkinliği olduğu zaman sorumlusu sensin, denildi.

Türkiye Minbic’i alarak, Reqa operasyonunda etkili olacaktı. Minbic’i aldıktan sonra alanını genişlettiğinden PKK’nin kolu olan PYD etkisizleştirilmeden bu alanlardan çıkmam, diyecekti. Şantaj yapacaktı. Pazarlık yapma hesapları boşa çıkarıldı. Başarılı olamadı ancak Suriye’nin demokratikleşmesi, barış ve istikrarın sağlanması konusunda engel olmaya devam edecek.

Türkiye artık ‘değerli yalnız’

Türkiye’nin Suriye’de kırılması gerçekleşti; yanlış ata oynadı ve kaybetti. Türkiye’nin şu anda zaten KDP dışında ilişkilendiği bir güç kalmadı. O ‘değerli yalnızlık’ dediği gerçekten gerçekleşti. Kürt düşmanlığı yürüttüğü müddetçe dış politikada tıkanacaktır. Çünkü artık herkesi Kürt düşmanlığına ortak etmesi mümkün değildir. Suriye-Irak hattı Türkiye’ye kapanmıştır, kapanacaktır.

Kürtler için geri dönülemez mi?

Suriye artık eski Suriye değildir. Mevcut rejim istediği kadar uğraşsın eski Suriye’yi yaratamaz. Türkiye’ye bağlı İslami maskeli çeteler istediği kadar uğraşsın, Suriye’yi artık statükocu, baskıcı, Kürtler ve diğer halklar üzerinde baskı kuran ülke haline getiremezler. Rojava’dan başlayarak Kuzey Suriye’de gelişen demokratik devrim birçok şeyi değiştirdi.

Ortadoğu’nun en önemli demokratik devrimi Rojava ve Kuzey Suriye’de gerçekleşti. Suriye bir altüst oluş yaşadı. Bu açıdan Kürtlerin durumunu eski hale getirmek mümkün değildir. Sorun eskisi gibi olup olmama sorunu değildir; Kürtlerin konumu ne olacaktır, şimdi tartışılacak ya da mücadelesi olacak konu budur.

Suriye’de artık Kürtlerin dışlanması mümkün değildir. Kürtlere kendi projesini kabul ettirmeye çalışıyor. Böyle bir mücadele var. Kürtlerin dışlanmasından çok, Kürtlerin Suriye’nin genel dengeleri içinde ne düzeyde yer alacağı bir mücadele gerçekliği olacaktır. Kürtlerin politikalarının, yaklaşımlarının bir uzlaşma zemini yaratacağını, yeni Suriye’nin yaratılmasında temel uzlaşma noktası olacağını düşünüyoruz.

Kürtlerle birlikte halklar kazanıyor

Kürtler ideolojik ve siyasi olarak şimdiden kazandı. Tarihte görülmüştür ki; krizlerin ve kaosların olduğu dönemde ideolojik ve politik yaklaşımı doğru olanlar kazanırlar. Bu açıdan süren 3. Dünya Savaşı’ndan kazanarak çıkacaklardır. Şu anda Türkiye dahil demokratik olmayan güçler bu çizgi karşısında direniyor. Bölgedeki tüm statükocu güçler de bunun içindedir. Bu açıdan sıkıntılar olsa da, zorluklar yaşansa da kesinlikle Kürtler kazanacaktır. Önder Apo’nun çizgisinde herhangi bir halkın kazanması, diğerlerinin kaybetmesi söz konusu değildir. Kazan kazan çizgisinden söz edilmektedir, bu tamamen Önder Apo’nun ortaya koyduğu Demokratik Ulus çizgisinin yaratacağı sonuçtur. Bu açıdan Kürtler Ortadoğu’da kendileriyle birlikte bütün Türkiye’yi de, Suriye’yi de, Ortadoğu’yu da özgürleştireceklerdir.
ANF