

Türkiye’nin İçine Gömüldüğü Karanlık Koyulaştıkça Kürtlerin Işığı Parlıyor.
Türkiye’nin İçine Gömüldüğü Karanlık Koyulaştıkça Kürtlerin Işığı Parlıyor. Özgür Dünya İle Özgür Kürtler Birbirine Karşı Yabancı Kalamazlar.
YPG’nin Türkiye’ye karşı tek bir silah dahi patlatmadan uyguladığı savaşı, savaşmadan kazanma stratejisi ve izlediği soft (yumuşak) güç politikası; Türkiye’nin Minbiç’e girme, Rojava’ya, saldırma, yok etme eksenli politik ve askeri planlarını etkisiz hale getirdi. PYD uyguladığı yaratıcı, esnek, pragmatik, çok merkezli, rasyonel ve akılcı pratik politikalar sayesinde. Askeri olduğu kadar siyasi ve diplomatik alanda da her biri bir zafer niteliğinde başarılar kazanarak. Kürtlere özgür dünya ile stratejik, kalıcı ve Kürtlerin özgür geleceklerini şekillendirecek, garanti altına alacak ilişki ve ittifaklar kuruyor. Öyle ki aynı anda dünyanın iki süper gücüne birden Kürtler için koruma şemsiyesi açtırma; örneğinde olduğu gibi askeri, siyasi ve diplomatik alanda. Dost sevindiren düşman çatlatan başarı örnekleri sergiliyor. Bu sayede Minbiç’i alma umudunu bitirdiği Türkiye’nin, alternatif olarak El Kaideci cihatçıları toplamayı planladığı, Cerablus üzerinden Afrin’e saldırma planı ve muhtemel saldırı hazırlığı da 19 Mart’ta Afrin’de YPG-Rusya anlaşması sonucu daha düşünce, plan aşamasındayken eyleme geçemeden, akamete uğratmış oldu. Rojava, savaş satranç masasında çekilen bu ‘Şah’ hamlesine PYD ve müttefikleri eliyle verilen yanıt: ‘Mat’ hamlesi Türkiye için hiç şüphesiz oyunun yenilgi ile son bulmasıydı.
Güneyde Şengal merkezli giriştiği stratejik saldırı ile Rojava da peş peşe aldığı bu yenilgiler birleşince. Yenilen pehlivan güreşe doymaz sözünü defaatle doğruladı. Türkiye’nin, Güney Kürdistan’ı son 10 yılda ABD hilafına karşın, kendi hinterlandı haline getirdiği gerçeğini artık dünyada bilmeyen kalmadı! Türkiye Güneyde güya göstermelik bir bağımsızlık ilanı ve ardından tıpkı Hatay’ı 30 Haziran 1930’da ‘İlhak’ etmesi örneğinde olduğu gibi, Güney’i kendi topraklarına katmayı uzun zamandan beri planlıyor. Hatay’ı Fransa’ya 7 milyon Frank ödeyerek işbirlikçisi Tayfur Sökmen’in eliyle alan Türkiye, Güney’de uluslararası konjonktür nedeniyle bu yöntem olmazsa PKK gerekçeli çeşitli entrika ve bahanelerle Güney’i savaş alanına çevirip işgal etme planlarını uygulamaya koymaya girişti. Bu girişimde Güney içinde iktidarda olan ve herkes tarafından çok iyi bilinen yerli işbirlikçi kliğinin desteğini de aldı. Hesaba katmadığı gerçek ise; perde arkasında işbirlikçilerin isteğini öne sürüp her yolu deneyerek ABD-AB-Rusya’nın desteklerini almak için olağanüstü çaba harcamasına rağmen. ABD-AB-Rusya’nın bu plana destek olmayıp karşı çıkması. Hatta Türkiye’nin, Güney yönetimi içindeki işbirlikçilerini, ciddi bir biçimde uyarması, bu kumpasın karşısında ABD-AB’nin bizzat durarak engel oldukları gerçeği de bölgede ve tüm dünyada bilinmektedir.
Suriye savaşı, fırsatını en mükemmel biçimde kullanan ABD, PYD-YPG ile hızlı ve seri bir biçimde ilişkilendi. İlişki düzeyini sahada İŞİD karşısında ki savaşta zayıf lojistik destek boyutundan çıkararak; giderek çok daha güçlü, çok daha sağlam adımlarla siyasi, diplomatik ve stratejik ilişki düzeyine yükseltti. Bu ilişki kısa, orta ve uzun vadede bölgede deprem niteliğinde, çok büyük fiili durumlar, yeni konumlanmalar, statü değişikliklikleri gibi etkilere yol açtı. Yol açmakta ve daha da büyük şiddette deprem yaratan etkilere yol açacak çok boyutlu düzeyde gelişmektedir.
Modern Kürt Hareketi dinamiği ve ABD ilişkisini birkaç parametre üzerinde ele alacak olursak: Birinci parametre; tarafların ilişkilenmesi, savaş koşullarında askeri temelde Pentagon ve YPG üzerinden gelişti. İŞİD’e karşı savaş, silah arkadaşlığı merkezli gelişen bu ilişkide. ABD tarafı, genç dinamik ve örgütlü Kürt halkı ve hareketinin askeri deha düzeyindeki yeteneği, muhteşem disiplini ve yaratıcı gücünü kendi askeri amaçları ve çıkarları doğrultusunda kullanmanın yaratacağı getiriyi sahada deneyimleyerek gördü. Giderek bu ilişkiyi siyasi ve stratejik parametreler boyutuna taşıdı. Yani ilişki düzeyini yükseltti. Özellikle yeni Ortadoğu kurulurken dört parça Kürdistan’ın, ABD tarafından artık uzun vadeli plan olmaktan çıkıp, güncelde uygulanan; pratik, politik bir strateji olması, Kürdistan genelinin bütüncül bir temelde ele alınması, statü sahibi olan Güney ve Rojava parçalarının korunup geliştirilmesine kadar, Kuzey ve Doğu Kürdistan parçalarının ise kalıcı bir statüye kavuşması planını uygulamaya koyan ABD’nin siyaseti artık açık, görünür ve şeffaf bir hale gelmiş durumda. Güney’de birkaç ay önce İran’a karşı silahlı mücadele başlatan İKDP’yi ziyaret eden ABD’nin, Bağdat Konsolosu çok açık bir biçimde İKDP’yi desteklediğini belirtti. Kuzey’de PKK ile sorunun diyalog ve çözüm masasına dönüş ile gerçekleşmesi gerektiğini defalarca açıkladı. Tüm bunlar gösteriyor ki Kürdistan’ın özgürlüğü bağımsız, federal, konfederal ve özerklik temelinde; her parçanın özgül koşulları ve şartları doğrultusunda gelişecek.
Ortadoğu’da ölümcül bir virüs misali hızla yayılan radikal İslami terör ve mezhepçi ayrılıklara karşı ABD, Kürdistan’ın dört parçasının statü kazanmasını desteklemektedir. Özgür Kürdistan gerek askeri gücü ve gerekse siyasi açık, özgür toplumcu yapısı itibariyle Ortadoğu gericiliğine karşı bir baraj, demokratik ve cinsiyet özgürlükçü bir model olarak görülmekte. Bu temel üzerinde ve kısa bir zaman zarfında ABD ile Kürtler birbirlerine karşı güvene dayalı sağlıklı bir ilişki ve işbirliğine ulaştı. Bunu senkronize bir biçimde attıkları adımlarla adeta perçinlediler. ABD, Rojava yönetimine büyük bir güven duyduğunu, ortaklık kavramını devamlı vurgulayarak; askeri desteğini YPG’yi en modern silahlar, zırhlı savaş araçlarıyla donatarak savaş helikopteri dahil, bir düzenli orduda bulunması gereken her türlü askeri teçhizat ve malzemeyi vermekle gösterdi. YPG’ye ordulaşmada büyük bir askeri eğitim, teknik güç ve desteğe kadar, siyasi ve diplomatik desteğini de esirgemedi. Rojava’yı öne çıkararak Güney Kürdistan’ı arka bahçesine dönüştüren Türkiye’yi ve Suriye savaşı ile Ortadoğu da önemli bir güç haline gelen Rusya’yı, dengeleme hareketi yürüterek, gücünü amaç ve hedeflerini açık biçimde tüm dost ve düşmanlarına gösterdi. ABD’nin, PYD’ye desteğini siyasi, askeri irade olarak en yüksek düzeyde ilan etmesi ile Rojava’yı son üç yılda tüm dünyada Kürtlerin parlayan ve yükselen yıldızı haline getirdi; Kürtleri bölgede stratejik bir konuma yükseltti.
Güney’de, Şengal’de TSK’nin Roj Peşmergesi kamuflajlı Türk güçleri eliyle Kürt Özgürlük Hareketi’ni kuşatma, yarma ve ezme provokasyonu da ABD-YPG’nin ortaklığının dayandığı bölgesel siyasi strateji temelli parametrelere çarparak durduruldu.
Türkiye’nin ‘arka bahçesi’ne’ dönüşen Güney Kürdistan’ı, ABD deyim yerindeyse yeniden ve bu defa Türkiye’nin işgalinden özgürleştirmeye girişmiş bulunuyor. ABD sahada bunu yaparken. Rojava ile Güney’i çatıştırıp Kürt kazanımlarını büyük bir kayıp haline dönüştürmek, dünyada parlayıp yükselen Kürt yıldızını söndürüp, alaşağı etmek isteyen Türkiye’ye geçit vermedi/vermiyor. Rakka’yı, YPG ile birlikte almayı seçerek Rojava üzerinden Türkiye’ye mesaj verirken Minbiç’te, YPG’nin yanında Türkiye’nin ise açıkça karşısında caydırıcı bir güç olarak durdu, duruyor. Şengal provokasyonunu Güneyli klikleri eliyle gerçekleştirmek isteyen Türkiye ile Nato ve ABD’nin adını kullanmaktan imtina etmeyen, ama özünde ise Türkiye’nin istemi ve kışkırtması sonucu bunu yapan; örtü olarak ‘ABD, Roj Peşmergeleri’ni, Rojava’ya göndermemizi istiyor” diyen Güney yönetimi içindeki prens konumundaki Türk kliğini de ABD, açıkça uluslararası koalisyon sözcüsü ağzıyla yalanladı. Güney yönetimini Türkiye’den uzaklaştırmak için açık, gizli çok sert ve ciddi baskı uyguladı/uyguluyor. Bunun sonucu olarak. Başkan Barzani Şengale saldırı emrini verenin peşine düştü.
Rojava’dan gelen haberlerde savaş uçağı kullanımı için ABD tarafından pilot adayları eğitilirken, helikopterler ise YPG envanterinde ABD ile güven temelinde, çıkara dayalı ilişkinin ilk tatlı meyvesi olarak yer aldı bile. Dünyada bir başka ikinci güç var mı ki bir kaç yıl içinde yoktan öz gücüyle yerden mantar biter gibi bir anda bitsin!? On binlerle ifade edilen ordu kursun, sonra aynı hızla o ordu ile İŞİD adlı yamyamlar ordusunu darmadağın etsin. Üstelik şu an 60 bin olan savaşçı sayısını, bir yıl içinde yüz bine çıkarıp düzenli orduya geçme kararı alsın. Bundan öte bir düzenli orduda var olan askeri envanterde uçak hariç, tüm geri kalanın silah, araç-gereç ve mühimmatın en son modeline sahip olsun. Uçak için de pilot adayları hali hazırda eğitim alsın. Bunun dünyada bir başka eşi ve benzeri yoktur!
Güney yönetimi 25 yıldır Saddam’dan kurtulduğu halde, askeri olarak durumları İŞİD saldırısıyla ortaya döküldü. Kürdistan’da sadece YPG güçleri, tek merkezli hiyerarşi; emir komuta zincirine bağlı gerçek bir ordu disiplini ve düzenine haiz durumdadır. Bugün YPG-PKK ilişkisi dört parça Kürdistan’da geniş, derin, köklü ve yaygın örgütlülüğü. Devlet olmayan devlet misali, büyük askeri, siyasi gücü. ABD’nin Irak, Suriye, İran, Türkiye ve Ortadoğu’nun geri kalan kesimine yönelik güncel, kısa, orta ve uzun vadeli jeopolitik, jeo stratejik ve askeri hesapları, çıkarları hep birlikte ele alınıp düşünüldüğünde. Bu iki gücün nasıl kesiştiği, nasıl çakıştığı ve çıkarlarının üst üste nasıl oturduğu çok açık ve çok net bir biçimde görülecektir!
İster örtülü, ister açık olsun politik güç; o gücü kullanma becerisi ve yeteneğini sergileme sanatıdır. Siyasette birbirini kullanma tek taraflı değildir. Karşılıklı birbirinden güç devşirme, güç alıp-verme sanatı politikanın ta kendisidir. Tarafların amaç ve hedefleri doğrultusunda birbirine destek vermesi, biri diğerini kendi amaç ve hedeflerine ulaşmak için kullanırken öbürü de diğerini kendi amaç ve hedeflerine ulaşmak için kullanır. Bu politikanın ta kendisidir. Bu doğrultuda kâh ortak hedef, ortak amaçlar doğrultusunda yolları kesişir. Bu dönemler de daha sıkı ilişkilenir ve birleşirler. Kâh yollar çatallaşır; birlikleri gevşer. ABD ile Kürtler her iki tarafta artık en az yüz yıllık ortaklıktan bağımsız hareket edemez. Sykes-Picot anlaşmasının yüz yıl süren köleliğinin sonlandırılması ve en az yüz yıl sürecek özgürlük peymanları-sözleşmeleri Rojavada imzalanıyor. Artık özgür dünya ile özgür Kürtler birbirlerine karşı bigâne kalamazlar.
Avrupa Birliği’de bu politik yaklaşımın sahibidir. AB’nin, Rus gazına mahkûmiyetini bir tek Kürdistan gazı bitirebilir. Rusya’nın Ortadoğu’da kalıcı varlığı, Kürtler ile stratejik ilişki ve dostluk kurmasını gerektirir. Yine güçlü Kürdistan ordusu, dört parçada sağlayacağı laik, demokratik ve hukuk devleti ilkeleri doğrultusundaki; çağdaş yaşam değerleri ile Ortaçağ karanlığını andıran; teokratik rejimlere karşı, bir garanti niteliğindedir. ABD-AB-Ruslar ve tüm insanlığın İŞİD vb… Fundamantalist, İslami terör, vahşi mezhep savaşları tehdidinden kurtulması için seküler, laik, çağdaş, demokratik ve kadın özgürlükçü değerlerle donanmış Kürt Hareketi’nin varlığı, Kuzey Suriye Federasyonu ilerici dünya ve insanlık ailesi için daha şimdiden çok önemlidir.
Bu önemi anlamak için Rojava Federasyonu’nun kabul edilmesi için Rusya ve ABD arasında varılan uzlaşmayı yine Avrupa ve dünya devletlerinin Newroz’a en üst düzeyde kutlama mesajları ile katılımlarını doğru okumak yeterlidir. Rusya bu anlaşmayla Kürtler ile ilişkisini geliştirip derinleştirecek. Bu hem Ortadoğu’daki kazanımlarını kalıcılaştırması, hem derinleştirmesi, hem de kendi ülkesinde başına bela olan İslamcı teröre karşı Kürt kalkanıyla güvenliğini sağlayacaktır. AB Rojava ile aynı gerekçeler ile stratejik anlaşmalar yapmak için sıradadır. Türkiye’nin ise kör Kürt düşmanlığı temelinde giderek içine gömüldüğü karanlık koyulaşmakta. Bu karanlık koyulaştıkça Kürt yıldızının parlaklığı daha bir aydınlatıcı, ısı ve ışık saçıcı olmaktadır. 2017 Newroz’u da kuzey Kürt halkının. Bir anka kuşu misali kendi külleri arasından silkinerek yeniden dirildiği ve ayağa kalktığı günün adı olarak tarihte yerini almıştır. Bu Newroz Kürt halkının baharı olarak Kürdistan da özgürlük ateşini yeniden yaktı ve yeniden harladı. Tüm dünya ya yaydı. Biji Newroz. Biji Azadi…
Ali Candan–Teletex News24
Average Rating