
İKİ ORTAĞİ BİRLİKTE OKUDUK MU ? Melik Aygül.
,Türkiyenin tuhaf tuhaf halleri…
Yılanla Akrep kapalı ayakkabı kutusunun içinde birbirleriyle dans ediyorlar.
Maazallah düşman başına.
İkinci Cumhuriyetçilerle,
ikinci Osmanlıcılar ortak olmuş.
Birtek ortak yanları Kürt düşmanlığı.
Önceki iki makalemde bahsetmiştim.
Demiştim ya sözde mutabakata varmış, can ciğer sarması iki ortak.
Amaaa, herkes kendine yontma, kendi rüyasını gerçekleştirmek için,
diğerini zehirleme sevdası içinde…
Sözde biri Mağrip’e biri Maşrik’e bakacak.
Birinin dünyasını, ikinci Osmanlı rüyası döndürürken, diğerinin dünyasını, ikinci Cumhuriyet rüyası döndürmekte idi.
Biri parantezi açmış, diğeride kapatacaktı.
Ancak, her ikisinin de dünyalarını döndüren rüyaları, sabah olmadan geceden boş çıktı.
Derler ya hani, akşam binayı kurdular ama, sabah olunca bir baktılar ki, bırakalım binayı ortada arsada yok.
Bir pazarlık yapıldı, Kürtler her koşulda ortadan kaldırılmalıydı.
Gerekirse hiçbirşeyden çekinmeden toplu katliamlar yapılmalı, kentleri bile yıkılmalıydı.
Kürtler ortadan tamamiyle kalktıktan sonra, herşey kendi istemleri doğrultusunda kolaylaşacaktı.
Çünkü, Kürt muhalefeti var olduğu sürece ve tamamen bitirilmeden, kokuşmuş olan rantçı sistemi devam ettirme ve istedikleri şekilde dönüştürme şanslarının olmadığı görüşünde idiler.
Çünkü,
Bu durumu yüz yıldır böyle düşünüp böyle ezberlemişlerdi.
Nitekim öylede yaptılar, Kürtlerin bazı kentlerini yerle bir ettiler, insanları toplu katlettiler, dahada yapacaklardı.
Ancak, evdeki hesap çarşıya uymadı, doldurulacak sepetler boş kaldı.
İkinci Osmanlıcı iktidar içerden Kürtleri vururken, ikinci Cumhuriyetçiler de Fırat’ın ötesine geçerek, başta Mimbiç olmak üzere Raqqa v.b yerlere girerek, Türkiye ve Suriye arasında güvenlikli bir bölge oluşturma bahanesi ile, Kürtlerin kanlarını dökerek ve çarpışarak elde etmiş oldukları, kazanımları ve statüyü ortadan kaldırıp bertaraf ettikten sonra, Kürtlere ait olan bölgeyi işgal edip hak iddia ederek o bölgeye çörekleneceklerdi
Bu anlayışla derhal diplomasi trafiğini başlatarak, süper güçleri tampon bölge oluşturma önerilerine ikna etmeye çalıştılar.
Başta ABD ve RUSYA olmak üzere, Ortadoğudaki gelişmelere müdahil olan, İran dahil, Türkiye’nin gerçek niyetini gördükleri ve güvenmedikleri için, Suriye’ye girecek güçlerin ittifakında oyalamalara gittiler.
Göstermelik bir alan açarak, Türkiye’nin gerçek niyetini deniyerek deşifre ettiler.
Bu nedenle, özellikle Rusya düşürülen uçağının intikamını almak için, kendisini destekliyormuş gibi yapıp, Türkiyeyi alana çekerek, bataklıkta can çekişerek ve rezilce batışı planını devreye soktu.
Aslında, Türkiye bu durumu görüyor,
belki farklı bir rüzgar esip, gelişen olaylar lehimize döner, yada bir kurnazlıkla olayı lehte geliştiririz anlayışı ile yürüdü.
Denize düşenin yılana sarıldığı misali, can havliyle gördüğü herşeye sarıldı.
Hesaplanan şey bir taşla üç kuş vurmaktı.
1- Ortadoğu masasında söz sahibi olacak, gelişmelere müdahale edeceklerdi.
2- Fırsattan istifade Kürtlere saldırarak Kürtlerin kontrolündeki bölgeleri boşaltarak, kendilerinin sözünü dinleyen, geçmişte büyük olanaklar sağladıkları DAİŞ gibi vahşi örgütün alanını ve kendi alanlarını genişletmiş olacaklardı.
3- Bu vesile ile, içerdeki kamuoyunu savaş gerekçesi ile, başta Kürt muhalifleri olmak üzere, kötü gidişata itirazlarını yükselten Türk demokratları’nın üzerine giderek tamamı ile, susturmaya çalışacaklardı.
Bu saymış olduğumuz niyetlerden yalnızca birini kısmen gerçekleştirdi
” muhalefeti kısmen bastırma”
diğer kısımlarda ise, ABD’nin başlarını yarıya kadar sokmuş olduğu çuvallın tamamına girdiler.
Durum böyle oluncada, sahada el arabası olmuş pehlivan misali, izleyenleri kandırmak için, iç kamuoyuna güçlü olduklarını yenilmediklerini, trübündekilerin, organizatörlerin ve hakemlerin tamamının kendilerinin gücünü kıskandıkları için, düşman olduklarının yalanını söyleyerek inandırmaya, hatta sunni gündemlerle bunu kanıtlama çabası içine düştüler.
“AB ülkeleri ile yaratılan kriz” gibi.
Sonuç ne mi oldu.
Her iki kesimin görmüş oldukları rüyaları yarım kaldı, hatta başlamadan hem içerde hem dışarda bitti yenildiler.
Suriye bataklığında şuursuzca çırpınıyor, çırpındıkça dibe doğru iniyorlar.
Bu yenilginin sersemliği ve şuursuzluğu ile, önlerine gelen herşeye çarparak kırıp döküp harap ettikleri gibi, kedi içinde barındıkları mekanlarını bile ateşe vermeye başlayacaklar.
Yenilginin müsebbibi ben değilim anlayışı ile, birbirlrine saldıracak, kendilerini temize çıkarmaya çalışacaklardır.
Yani, kendi evlerini kendi başlarına yıkacaklar.
Bundan sonra ne mi olacak.
Çok basit.
Öncelikle şu gerçeği bu ülkede yaşayan herkes görmeli ve kabul etmeli.
Özellikle CHP ye gönül vermişlerin.
Türkiye’nin temel çelişkisi, ana çelişkisi, baş çelişkisi adına her ne derseniz diyin,
Belirleyici olan çelişkisi Kürt realitesidir.
Çözüm demokrasidir.
Demokratik bir ülke yaratmak için de
Kürt realitesinin koşulsuz kabul edilmesi elzemdir ve hayatidir.
Bu realite kabul edidiği anda, Ekonomiden sağlığa, eğitimden üretime, spordan turizme kadar tüm sorunlar, çorap söker gibi, rahatlıkla çözülecek, rayına oturacaktır.
Kürt realitesi kabul edilmediği müddetçe de Türkiye’nin başı belalardan, felaketlerden kurtulamayarak bitişe doğru hızla gidecek ve yok olmaya mahküm olacaktır.
Melik AYGÜL-Teletex-News24
Average Rating