KOLAY OLMAYACAK BİLİYORUZ…

Read Time:1 Minute, 59 Second


IMG_1498

Dünya da hiç  bir  yenilik,  hiç  bir  devrim  kolay  olmamıştır.  Ama  kalıcı  da olmamıştır. Esasen kolay olsaydı belki de anlamı kalmayacaktı. Kalıcı olsaydı sürekliliği olmayacaktı. Başka açıdan bakarsak keşke kolay ve kalıcı olsaydı da bu  kadar  katliam,  vahşet,  kirlilik  hiç  olmasaydı.  Söz  gelimi  son  hızla kirletmemize  karşın  en  kolay  ve  en B hayati  şey  HAVA  almaktır.  Havasız yaşayamayız ama hava aldığımızı fark etmeyiz bile.

Otomatiğe bağlanmış gibi alır veririz. Ama nefesimizi de tutmayız. Nefes almak için direnir, son nefesimize kadar karşı koyarız. Ve bu yaşamsal direniş hiç kolay değildir.

Bu yüzden karanlıklara, köleliğe, baskılara, inkârlara karşı verilen ÖZGÜRLÜK, EŞİTLİK, HAK mücadelesi de doğal olarak kolay olmamıştır, Hiç bir zaman da kolay olmayacaktır. Biliyoruz. Bunu kabul ediyoruz baştan. Ama işte her defasında başa dönmek, ağır bedeller ödemek kaçınılmaz oluyor. Diktalar, Tiranlar, Kafayı sıyıranlar hiç eksik olmuyor gezegenimizde. Ve hep ölenler de, hep direnenler de.

Kim bilir belki de tüm yaşananlar NEWTON’un üçüncü hareket dediği ya da fizikte Etki-Tepki yasası adıyla formüle ederek açıklamaya çalıştığı durum ile ilgilidir. Bilindiği gibi yasanın ana ilkesi “bir cisme bir kuvvet ETKİ ettiğinde cisimden de aynı kuvvette zıt bir TEPKİ gelir.” Şeklindedir. Ve gördüğümüz, bildiğimiz kadarıyla hayatın her alanında geçerlidir. O halde şikâyet etmenin bir anlamı yok.

Yaşadıklarımız  ya da   yaşamak   zorunda   kaldıklarımız  tam da  budur.  Buraya   kadar söylenecek bir şey yok. Sıkıntı yasanın dışında kalmaktır. Şöyle ki: Cisimden yasaya aykırı olarak zıt bir tepki gelmez ya da tepki zayıf olursa o cisim yok olur. Tıpkı yok olan, dağılan, yıkılan  toplumlar,  ülkeler  gibi.  Zira  baskılara,  yasaklara,  inkârlara…  karşı  koymak, direnmek  doğanın  ve  yaşamın  yasası  gereğidir.  Aksi  halde  tükenmek  kaçınılmazdır. Şeriatın  kestiği  parmak  acımaz,  döver de  söver de  zihniyeti  yok  olmayı  baştan kabullenmiştir.

“Özgürlük bir başına koşulan ve adamın iflahını kesen uzun bir mesafe koşusudur.” der Albert CAMUS…  Önemli  olan  bu  maratonda  yıkılmamak,  inat  ve  sabırla  koşmaktır. Biliyoruz ki güçlü bir rüzgârla dağılmayacak sis, güçlü bir ışıkla bitirilmeyecek karanlık yoktur. Kolay değil, kolay  olmayacak. Adı  üstün de  uzun  mesafeli koşu,  yani  maraton.

Herkesin  gözü önünde,  alenen, hiç  çekinmeden  yağmalayan, talan  eden yakan,  yıkan barbarlara karşı 3 maymunu oynayan adaletsiz bir sistemde insanlık mücadelesi vermenin kolay olmasını  beklemek  zaten  doğanın  yasasına  aykırıdır.  Zor da ısrar  etmek ise  yasa gereğidir ve de YASAL’dır. Bu yüzden aşkla, bilimle, inançla, inatla, yürekle ve hep gülerek yürüyecek  olanlar  hiçbir  maratondan  kaçmazlar.  Kaçmayacaklar.  Kaçtıkları  da görülmemiştir. Tek değil tüm dillerden SELAM OLSUN onlara.

Kadir DAĞHAN-Teletex News24 

About Post Author

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: