AVRUPA’DA SÖZDE ‘SOLCU’ OL, SONRA GEL TÜRKİYE’DE AZILI FAŞİSTLİK YAP, ÖYLEMİ?

Bir alem şu bizim cumhur başkanı ve partisi ! Hollanda faşoların’dan, sağcılarından ummadığı bir anda zılgıtı yediler ya,bugün ki konuşmalarında hemen bir baktık ki, Hollanda da yaşayan Türklere akıl verircesine sakın ha sağ partilere,faşolara oy vermeyin diye nara atıyorlar ! Benim anlamadığım,bu beyefendiler, Türkiye’de sağ siyasetin en muhafazakarı, değil’miydi ? İlkelerinde ve görüşlerinde sağın en acımasız,en barbar savunucusu o değil’mi bunlar. Sonra sanki olanlar yetmezmiş gibi birde ülkemizin ırkçı faşist partisinide yani MHP yi de yedeğine alan bunlar değil mi ?

Solun her türüne ve demokratik düşüncede olanlara en ufak tahammül göstermeden; sokaklarda, üniversitelerde, kasabalarda, şehirlerde, saldırıp, Tutuklamıyor mu ? Devletin polisiyle,jandarmasıyla bir olup daha dün Cizrede, Surda, Nusaybinde, gezi olaylarında ve bir çok yerde insanları katledip öldürmüyorlarmı ? Bunları kimse duymadı bilimiyormu sanıyor bu beyler ! Sonrada sen git,Hollanda ve Almanya’da ki yurttaşlara utanmadan yabancı düşmanı guruplara karşı direnen sol ve sosyalist eğilimli partileri sırf yabancı düşmanı olmadığından dolayı, işine geldiği için desteklemelerini, yanlarında yer almalarını iste ! ama ülkene gelince solcuları katletmek için fırsat kolla !

tamam,sağ düşüncenin, ilkesiz ve çıkarcı dönek politikalarına yabancı değiliz, değiliz de, hala bizim halkımız bu politik fırıldaklığa nasıl farketmez ve ses çıkartmaz aklım, vicdanım el vermez bu karaktersizliğe !

Dün dündür, bugün bugündür utanmazlığı, aymazlığı sağ düşüncenin en iğrenç hali olduğunu bilirdik ama, sevsekde, sevmesek de, renkli simasıyla, kendi uslübuyla, Necmettin Erbakanla gelen bir milli görüş ilkeleri vardı. Çok iyi hatırlıyorum, bizim dönemin milli silocuları (selamet partisi) gençlik kolları, MHP ve ülkü ocaklarını hiç sevmezlerdi. Aralarına mesafe koyar, sol görüşle hiç bir zaman kapışmaz, provokasyona yol açacak durumlardan uzak dururdu. Hata diye bilirim ki, solun halkçı yanına, anti emperyalist tavrına sıcak ve sempatiyle bakarlardı.

Bugün şu ilkesiz zavallı AKP ye bakıyorum,ne ararsan var. Tam bir Bukalemon ! Yerine ve durumuna göre renkten renge giren, hatta Türkiyenin en azılı faşist partisiyle itifak kuran, kendi parti tabanında bile yerlerde sürünen, kariyerine çizik çizilmiş Bahçeli faşistinden icazet alacak kadar zavallı duruma düşmüşlerdir.

Aslında bizler ne halt yerse yesin, bize ne diyemeyiz !  Sessiz kalındıkça, acımasız diktatör özlemlerin tek adam çılgınlığı, orta doğu bataklığında, binlerce gencin kana ve vebaline kan gölüne neden olacak duruma hızla giderken, susmak mümkün mü ? Birde kapımızda hatta içimizde bir virüs gibi üreyen ISİD vebası tehlikesi de cabası. Yaşanan tüm sorunlar, hep bu kafanın ürünü değilde nedir !..

Diğer bir yanıyla da  memleketi felakete götürecek ne varsa bu partide. Ülkemizde sömürgeci yalnızlığında düşmanlaştırılan Kürtler ve Kürt sorununu gerçeğini, çözümsüzlüğünü ülkenin bu haliyle bu koşullarıyla uzun bir süre taşıması imkansızdır. İşte asıl memleket sevgisi, ülke sevgisi, yurt severliği durumlara barışçıl çare üretmektir. İşte o anlar zor dönemlerde pozitif fikirlerle belli olur. Bu topraklarda, tarih yazmış binlerce yıllık kadim bir halkın evladı, yani Kürt olarak benim yurt severliğimi sorgulamak hiç bir kimsenin haddine değildir.

Bir insan olarak,bir solcu olarak,bir sosyalist olarak ve de bir Kürt olarak ülkemi çok seviyorum. Ülkemizin üstünde uçuşan bu kara bulutların bir an evvel dağılması şart olduğunu biliyorum. 16 nisan referandumu, Türküyle Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Ermenisiyle, Pomağıyla, Ezidisiyle, Süryanisi ile, Rumuyla yek vücut olmak, korumak ve kollamak zorundayız. Barış dolu bir türkiyeye acilen ihtiyacımız var ! o yüzden tüm halkalarımızın bu referandumda #HAYIR demesi acil bir sorumluluktur. Herkes şunu çok iyi bilsin, hiç bir kimsenin gide bilecek ve yaşaya bilecek başka bir ülkesi ve yurdu yok ! ya hep beraber barış, kardeşlik içinde yaşarız, yada onursuz bir köle olarak tarihin derinliklerinde yok oluruz