
EBE TEYZEMİN İŞARETLERİ.
Ne zaman bir olayda çelişki yaşasam ya bir ikilemde kalsam maziye dönüş yapar, yaşadıklarım, gördüklerim olay veya kişilerin tanıklığına başvururum. Her seferinde de kusursuz bir hakemlik beni kendimce sağlıklı bir sonuca götürmüştür.
Söz gelimi bunlardan biri çocukluğum, hatta gençliğim boyunca üzerimde çok hoş ve ilginç anılar bırakan mahallemizin ebesiydi. Mahallemizin diyorum ama neredeyse tüm şehrin ebesi gibiydi. Tabi o zamanlar bu günkü gibi, sağlık kuruluşları, ambulanslar, klinikler hayal bile edilemezdi. Ve doğum olacağında ilk akla gelen ebemiz olurdu.
O da gecenin veya gündüzün hangi saatinde olursa olsun çağrılır çağrılmaz doğumun başında olurdu. Ne var ki ebemiz sağır ve dilsizdi. Hiçbir öğretisi, kuralı olmadan işaret dili çok gelişmişti ama. Bu yüzden olsa gerek ne doğum esnasında ki çığlıkları ne de yanın da konuşulanlar onu hiç ilgilendirmezdi. Duymadığı gibi merak etmez ve dönüp bakmazdı bile. Fakat tüm dikkatini işine verir, öyle bir titizlikle sarılırdı ki.
Deyim yerindeyse adeta kendinden geçerdi. Benim de birkaç kardeşimin doğumunu yaptırdığına bizzat şahit olmuş ve ilgiyle izlemiştim kendisini. Ebemiz doğumu gerçekleştirdikten sonra çocuğun cinsiyetine göre sabırsızlık içinde sonucu bekleyen yakınlarına kendine özgü işaretlerle sonucu iletirdi. Eğer bebek kız ise elinin tersini şöyle bir ileriye doğru olmadı gibilerden birkaç kez sallardı.
Ama bebek erkekse elini yumruk yapar, işaret parmağını aşağıya doğru tutarak kuvvetlice ve defalarca sallardı. Üstüne de küçük bir halay gösterisinde bulunmayı da ihmal etmezdi. Çünkü erkek çocuğu ayrıcalıklı ve itibarlı doğum kabul edilir ona göre de bahşişi bol olurdu. Doğal olarak da bahşişin durumu ebe teyzemizin enerjisine yansırdı. Bahşiş arttıkça ebe teyzemiz, işaret etmekte, oynamaktan hiç yorulmazdı.
Durup dururken nereden geldi aklıma ebe teyzem şimdi. Aslında durup dururken gelmedi. Hep vardı. Ama son birkaç gündür aklıma daha çok düştü. Tüm bildikleri birkaç tekrar cümle, heykel ve resimden ibaret olan bazı kesimlerin yeniden ortalıkta zıplamaları ister istemez ebe teyzemin anısına götürdü beni.
Dağlarımıza, taşlarımıza, sokaklarımıza, gözümüzün baktığı her yere her türlü zorbalıkları kullanarak yazdıkları ırkçı, inkârcı sloganlarını yeniden olur olmaz yerlerde gündem getirenleri gördükçe bende ebe teyzemin işaretlerini düşündüm yeniden. Hatta hızını alamayıp özelime bile yolluyorlar. Enkaza dönüşmüş ezberlerinde yapacakları tek bu kalmış demek ki. Bir adım ileri 100 adım geri gidiyorlar.
Ebemin işaretlerden oluşan dilin de bir uyum vardı, safçaydı, İNSANİYDİ, anlaşılırdı. Bu zevatın neredeyse 100 yıla yakın bir süredir kullanmaktan vazgeçmedikleri dili ise çirkin, iğrenç, tekçi bir o kadarda salyalı. Öfke ve tiksinti arttırmaktan başka bir işe de yaramıyor. Hiç dil özelliği de yok ayrıca. Dili, dini, vicdanı, yüreği, bilinci insan olan tüm yüreklere tek değil tüm dillerden SELAM OLSUN.
Kadir DAĞHAN-Teletex News24
Average Rating