Çözüm Sürecini Anlamak Ve Kuantum Kuramı…

Read Time:2 Minute, 57 Second

 

IMG_2522

Kuantum teoremi, yani parçacık kuramıyla sınırsız sayıda seçenek, olasılık, belirsizlik, görelilik hayatımıza düşünce, hareket ve eylem dünyamıza girdi. Tüm ideoloji, inanç ve teoremleri şu veya bu düzeyde etkiledi ve halada etkilemeye devam etmektedir. Kuantum kuramındaki belirsizlik ilkesi, bir parçacığın hızı bilinirse konumu belirsiz. Konumu bilinirse hızı belirsiz. Yani aynı anda bir parçacığın hem hızı hemde konumunu bilmek imkansız. Bu ilkeye bağlı olarak parçacık, aynı anda iki ayrı yerde birden bulunabiliyor. Yine bir gözlemcinin konumuna göre hareket ve durağanlık değişebiliyor.

Buda gözlemcinin nereden baktığına göre değişiklik arz ediyor. Bu durum benim siyah gördüğümü bir başkasının beyaz görmesi olarakta açıklanabilir. Yani kesinlik ilkesi yerine görelilik. Şimdi kuantum kuramının konumuza yani çözüm sürecine somut uygulanmasına gelelim. Bu süreç, tıpkı siyasal alandaki oyun kuramında olduğu gibi. Kazan kazan ilkesi etrafında sürdürülmektedir. Taraflar kesinlikten kaçınıyor. Süreç göreli ilerliyor. Yarı dolu bir bardak örneğini ele alalım. Bardağın dolu tarafına bakanlar. Bardağın dolu olduğunu. Boş tarafına bakanlar bardağın boş olduğunu görmekte.

Süreç kesinlikli değil. Belirsizlik ilkesine göre illerlediği için; ucu açık bir süreç. Yani her şey taraflar için bir anda kazanılabilirde kaybedilebilirde. İşte bu nokta; sürecin en hassas, en kırılgan olduğu nokta. Tıpkı İŞİD’in Kobani işgali girişiminde olduğu gibi. Bu nokta taraflar için aynı zamanda sürecin en güçlü, en kudretli ve en hayati yanı. Süreç kesintiye uğramamalı, muhakkak sürdürülmeli denilen bam teli burası. Bu perspektifle bakıldığında tarafların Dolmabahçe’deki ortak açıklamasının esbabı mucibi; olan ve üzerinde müzakere edilmesinde sehven anlaşılan 10 madde. İçerik ve biçimiyle çok tartışıldı.

Kimi görebildiğimiz kadar zarfa takıldı ve mazrufu göremedi. Ki bu anlayış tek bir Kürt kelimesinin dahi hiç bir maddede yer almadığını öne sürdü. Burdan bakınca son günlerin cesur çıkışını yapan, ”velevki Kürdüm…sana ne ulan.”ile gündemleşen Hülya Avşar kadar bile Kürdi’li olmadığı dahi düşünülebilir. Muhakkak düşünüldü bile. Ama öte yandan mazrufu (içeriği) bilenler. Tıpkı bardağın dolu tarafını görenler. İngiliz’lerin politikada çok zekice adlandırdıkları; Soft ware-yumuşak güç deyimi ile kaleme alınan bu metnin. Adeta atom altı iki nötron parçacığının harekete geçirilip çarpıştırılması sonucu açığa çıkan ve ortalığa salınan o muazzam enerji gibi bir sonuç yarattığını görebilmekteler.

Dolmabahçe açıklaması hiçte hükümetin istediği sonuçları yaratmadı. Siyaseti, siyasi oyun kuramını baştan aşağı tıpkı bir pazıl gibi yerle bir edip yeniden kurdu. Etkisi sadece içte değil. Dışta da aynı sarsıcılıkta olacaktır. Dıştaki etkisi içteki etkinin artçıları misali, peş peşe çok yakın bir zamanda gelecektir. 30 yıllık savaş Türk ve Kürt halkını birbirine karşı sağır ettiği için. Biri diğerinin çığlığını duyamadı. İşte bu açıklamayla açığa çıkarılan bu enerjinin her iki halkta yarattığı ve yaratacağı kinetik enerji ve bundan doğacak sinerji yepyeni bir ülke, toplum, halklar ve haklar sözleşmesi doğuracaktır. 30 yılda başarılamayan HDP ile bir kaç yılda başarılacaktır. Yeterki siyasetçilerimiz ve yeni dönemde görev alacak siyasetçi adaylarımız. Bu bilinçte ve çapta olsun. Ortaya çıkan bu kuantum enerjisini doğru temelde soğurabilsin. Kuantum yani atom altı parçacıklarının bir özelliğide; bir parçacık yüksek enerjili bir alana konumlanınca enerji soğurur.

Düşük enerjili bir alana konumlanıncada enerji salar. Hızlanan ve helezon vari bir yükselişe geçen bu sosyal enerjiye, HDP doğru önderlik edebilirse. Ki şu ana kadar iyi önderlik ediyor. En azından ciddi bir sorun yok. Yakalanan ve arkamıza alınan bu rüzgâra pupa yelken açıp, aklın aydınlığın, ışığın, aşkın ve güneşin ülkesine gideriz. Azımsanmayacak sayıda Türk, Ermeni, Alevi, Laz, Rum, Çerkes, Ezilen Emekçi, Kadın, İşsiz, İşveren, Patron ve tüm toplumsal kesimler ve sınıflardan insanlar! Bu gün gözünü HDP’ye dikmiş. Kurtuluşu, umudu HDP’de görüyorlar. Cumhuriyetin bir zamanlar mağruru olanlar. Cumhuriyetin mağduru ettikleri Kürt halkı ve onun örgütlü gücünü, tek kurtuluş kapısı olarak görüyorlar. Bu hem tarihin bir cilvesi, hem konjonktürün bir gereği ve hemde reel politiğin dayatmasıdır.

Ali Candan-Teletex News24 

About Post Author

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: