BARIŞA ERMEYEN YÜREK KURUSUN

Read Time:6 Minute, 50 Second

IMG_2037

Ey oğul 

Çarpılmış savaş beygirlerine soruyorum
Siz bana çok şey değil,
Minnacık bir kelebek yapabilir misiniz?
Ya da uçarı bir kırlangıç kanadını?
Hayır, hayır yapamazsınız.
İhtimal bile vermiyorum.
Oysa barışın engin üretkenliği,
Benim için yaşam kokulu bütün kelebekleri,
Ve bahar soluyan kırlangıç kanatlarını uçurmuştur,
Sevdalı bir yürek tadında.
Çünkü barış yaşamın can suyudur.
Ve yaşam, ancak barışta can bulur.
Ey oğul deki,barışa ermeyen yürek kurusun.

Yeri göğü vearalarındakiniyaratan kuvvet
Dini, dili, derisi, rengi farklı olan
Herkesi eşit yaratmıştır.
Bütün nimetlerini âdemin bütün çocukları,
Bütün canlılar için yaratmıştır.
Ey oğul
sen sen ol,
Ne hak yiyen,
Ne de hak yediren ol.
Çünkü esenlik ve huzurun özü
Hakkın yerini bulmasında gizlenmiştir.
Kendileri olmaya yürekleri yetmediği için
Kara maskelerle dünyayı kirletenler,
Barışa eremezler oğul.
Hakka ermeyen yürek kurusun.

Öldürmek en kolay iştir vahşiler için.
Çünkü acıktıkça vahşiler öldürürler avlarını.
Yaşam buşekil kurgulanmıştır onlar için
Başka türlüsü olamaz.
Barışa ermeyen yürek kurusun ey oğul.

Ve sen ey insan…
Sen ne için öldürürsün
Seninle aynı özellik ve haklarasahip hemcinsini…?
Sana zararı dokunmamış,
Hiç bir şeyini elinden almamış insan kardeşini?
Söyler misin ey insan neden?
Söyler misin?
Öldürdüğüne kader olan ölüme
Sen de yenilmeyecek misin?
Sen de çıkmayacak mısın?
Hiçbir pişmanlığın kar etmediği
Geri dönüşü olmayan bu yolculuğa
Ey oğul barışa ermeyen yürek kurusun.
Feryad ediyorum oğul
Barışa ermeyen yürek kurusun.

Ahlaksızlığı dillere destan
Ortadoğu cehenneminde
Mazlum bir millet olan biz Kürtler,
Şeytan kandıran oyunlara kurban gittik oğul
Eteklerinden ahlaksız bir zulüm,
Kan ve irin akan bir oyun.

Hiçbir hesabımız yokken bizi,
Bir varoluş savaşının girdabına sürdüler.
Yaratanın bir vergisi olan evimizi,
Yani vatanımızı onarılmaz hilelerle bölüp parçalayan,
Yaşama dair bütün damarlarımızı
Cebir ve hile ile dolu katliamlar ile koparan,
Vatanımızdan varlığımızı silip süpüren bir oyun.

Bütün kutsi kavramların,
Hep kötüye kullanıldığı bir oyun.
Din kardeşlerini bile
İdama götürebilen vahşi bir oyun.

Sonra işgal ile dörde-beşe bölünen kürdün vatanında
Kürdü kendilerine vatandaş kıldılar.
Toplu katliamlara eşlik eden sürgünler,
Hapis, talan ve zindan ölümleriyle,
Kürdü kürd olmaktan çıkarmaya kurgulu
Kürdü âlemin kıyılarındansilmeye sürgülü,
Ahlaksızca bir oyun kurdular oğul.
Barışa ermeyen yürek kurusun.
Hiç durulamayan sular süreğinde
Bir millet olarak iki binli yıllara
Kör topal yürüyebilen Kürtler
Yeni bir tuzağa düştüler oğul.
Yirmi birinci asırda, yani bu gün
Doğup büyüdüğümüz topraklar
Benzeri yaşanmamış
Kerbela’lar yaşıyor oğul.

Feryad ediyorum,
Figan ediyorum oğul.
İnsan maskeli canavarlar
Kutsal olan her şeye saldırıyorlar.
Kutsala dair ne varsa yakıp yıkıyor oğul.

İnsan maskeli canavarlar
Maskelerden sıyrılıp biraz olsun İnsan olabilselerdi
Sorardık kendilerine
Nedir bizden istediğiniz?
Nedir insanlıktan istediğiniz?
Nedir masumiyetten,
Nedir anne kucağındaki bir bebekten,
Nedir lokması boğazında kalan çocuktan
Nedir dizleri tutmayan ihtiyardan
Nedir masumiyet abidesi onurlu kadınlardan
Nedir bu toprağın havasından, suyundan
Ve güneşinden istediğiniz?
Nedir…?
Öyleya !…
Vahşilere masumiyet mi sorulur oğul.
Oysa bizi de yaratan Allah’tır oğul,
Dilimizi, dinimizi, derimizin rengini,
Kabile veya bir millet olma gerçeğimizi.
Bizi farklı kılan her şeyimizi,
Üzerinde yaşadığımız toprağı yaratan odur.

Ve onun gücüne göz koyup
Onun hükümlerine meydan okuyanlar
Her şeyimizi yasaklı kılıp suç saydılar oğul.

Bu gün ortaçağ barbarlığını yaşıyoruz artık.
Her şey en başa dönmüş,
Tarih tersinden akıyormuş gibi
Tekrar kutsal kavramlarla boğduruluyor
Bir milletin masumiyeti ve en meşru hakları
Ağır bombardımanlarla
İnsanlığı bodrum katlarında yakan
bir kardeşlik oyununa kurbet ettiler bizi oğul..

Onca yıllık tarih akışında
Kürde asla dürüst davranmamış bir devlet aklı
Burçlarını tahkim etmek,
Kalelerini sağlamlaştırmak için
Zayıf düşmüş olan gücünü onarmak için
Bir oyun oynadı
Burçlarda uçuşan bütün kuşlara
Tam on üç yıl süren bir oyalamaca,
“Çözüm süreci” adlı bir kovalamaca oynadı.
Oyunun son perdesi de oynandığında,
Milli şefli yıllar faşizminin
Fabrika ayarlarına dönerek
Bizim sokağın şivesiyle adeta:
“Ey kürro, ben buyum.
Peki, sen nesin?
Gücün,
Kilon ne?
Bana ne yapabilirsin?…”
Yollu meydan okuyuşlarına döndü.
Ağlamaklı bir gözle göğe,
Yangın bir yürekle yere soruyorum
Herkes suskun,
Cevap veremiyor
Barışın ölümüne,
Masumiyetin katline.
Beynimde iç içe geçiyor
Nedenler niçinler.
Oysa yaşam için en ideal,
En güzel olanı barıştı oğul.
Barışa ermeyen yürek kurusun.
Bu katliamcı ve vahşi akıl
Hiçbir zaman öldürmekten
vaz geçmedi Kürtleri
Dersim, Agıri, Sason Lice, Piran, Zilan,
Diyarbekır katliamlarını unutmadı Kürtler.
Unutmadılar Şeyhsaidi, Seyit Rızayı
Ve adı yazılmamış binlerce isimsiz kahramanı…
Unutmadı Diyarbakır zindanlarını…
Tarih hiçbir zaman susmadı
Hep yazdı dramları, trajedileri
Yaza geldi bu güne kadar.

Yirminci asrın son çeyreğinin
Seksenli doksanlı yıllarında
Yakılıp yıkılan binlerce kürd köyünü,
On binlerce faili meçhul ölümlü dosyayı,
Hunharca öldürülmüş elli bin canı
Milyonlarca biçare göçmeni,
Sahipsiz mağduru
Yine yazdı kirli sayfalarına.

Bu Vandal serüvenin yaraları
Henüz kabuk bağlamamışken
Araya bütün tarihi susturacak kadar
Dram yüklü Roboski katliamını sığdırdı.
Roboski, vatansızlığın insanlığı
Öldürdüğü bir katliam,
Faili belli ama adaletin olmadığı bir dünyada
Yetim hakkının zalime güç yettiremediği,
Adaletini bulamamış bir katliam olarak geçti kayıtlara.

Bu vicdansız topraklarda
İnsanlar roboskinin adaletini ararken,
Yirmi birinci asrın ilk çeyreğinde
Elinde güç ve silah olan herkes
Tanımsız bir akıl tutulmasına yakalanıp
Vicdanen çürüdü.
Barış denen o büyülü kelime
Vicdanları çürük herkesin kirli hesabını bozdu.
Birileri hayatın gerçeklerinden kopuk
Yaşamı öldüren arızalı özgürlük aşkı adına,
Yaşamın tam ortasına,
Sivil bir yaşamın ortasına,
Çocukların gözbebeklerine,
Anaların yaralı yüreklerine
Ölüm kusan hendekler kazdılar.
Ve birileri de güya dinden,imandan,
Allah korkusu ve vicdandan kelam eyleyip
Güya özgürlükler ülkesinde
Güya bir “huzur ve güven operasyonu” adına
İnsanlığın huzur ve güven duygusunun içine ederek,
Yeryüzünün en barbarlarının bile yapmaktan çekindiği
Yıkım ve katliamlarla
Uzun ama çok uzun süreli ablukalara aldı
Yaşadığımız beldeleri
Hangi hukukta yazar 95 gün süren ablukalar…

Bu vahşetin ilk adımlarını silvanda yaşadık
İlk uzun süreli bir ablukada
Bu huzurun iç yüzünü gösteren fotoğrafı
İlk Silvan’da yaşadık.
Çünkü masumiyetin tam yüreğine sıkılan
ilk Tank ve Top mermisini Silvan’da yedik oğul.

Ve bu vahşi ablukalarda
ardı arkası kesilmedi arsız ölümlerin.
Bebek, çocuk, hamile kadınların,
Piri fani ihtiyarların ölümlerini
Çünkü adı kerbela idi bütün bunların oğul.
Ruhunu yitirmiş bir insanlık
Hiç ağlamadı bütün bunlara oğul.
Ve özünü yitiren insanlık
Canlı yayında seyretti olan biteni.
En yetkili ağızlardan akan yalanlardan sonra
Anaların,bebeklerin, çocukların
Ve savunmasız bütün sivillerin
kimlikleri sorgulanır oldu oğul.
Oh oldu diyorlar.
Bunlar teröre yardım ediyor yollu
Cümlelerle tanımı zor bir ahlaksızlığa düştü
Batı yakasındaki insanlık…
Kundaktaki bebek,
Dizleri tutmayan bir piri fani,
Bir yudum su,bir dilim ekmek bulamadığı için
Ölen çocuklar teröre nasıl yardımcı olurlar oğul?

Ve bu kitapsız ablukalarda tarihin ilklerini gördük oğul.
Yirmi birinci asırda kürtler
Tank ve topların yarattığı
Yıkım ve katliamlar altında kalmamak için,
Bir yudum su,
Bir dilim ekmeğe erişmek için,
Ölülerini kara toprağa,
Yaralılarını ilaca,
Hastahaneye kavuşturmak için
Cizrenin ve diğer şehirlerin sokaklarında
İlk defa Kürt kadınlarının baş örtülerinden,
tülbentlerinden oluşan beyaz bayraklar gördük.
Yani barış bayraklarını gördük.
Sonra ölüleri kokmasınlar diye
Buzdolaplarında saklanan çocuk bedenlerini gördük.
Bu öldürücü kış kıyametinin tam ortasında
Sokak ortasında haftalarca yerde yatan analar gördük.

Ve bu vahşete isyan en eden
en masum yanımızı
En temiz, En Tahir yüreğimizi surda şehid verdik oğul.
Dört ayaklı minare dibinde
Bir cami kapısının tam önünde,
Barışa elçi olsun diye
yaradana bir mektup niyetine gönderdik.
Edi besse ,edi barış gelsin diye
Hiç kimse anlamıyor halimizi
Kaldıramıyoruz bu zülmü.
Belki sen anlarsın Allahım,
Sen anlarsın tanrım diye.
O Tahir yanımızın
Faili çok net olarak belli idi aslında.
Klasik devlet ahlaksızlığına kurban gitmişti.
Tıpkı Kürtlerin yüz yıldır süren idamları,
Yıkımları, Talanları gibi
Tıpkı “otuz üç kurşun” gibi
Tıpkı Roboski gibi.

Ve bu rezil dünyada adaletini bulamayan,
Meçhullere kurban giden
On yedi bin beş yüz dosya gibi.
Dün köylerini yıktılar mazlumların
Kokuşmuş şehirlerin varoşlarına tıkıştırmak için
Daha çok, daha çabuk asimile etmek için
Vahşice gelecek yavaş seyirli ölümler için.

Sonra baş edemediler yaralı aslanların kükreyişlerine,
Baş edemediler zulme boyun eğmeyen kürdün asi ruhuyla.
Masumiyetinin tam ortasından vurdular kürdü
Adı kerbela idi bütün bunların oğul.

Evet, birileri masumiyetinin tam ortasından vurdu kürdü oğul,
Cizrede bir ananın ölü bedeni haftalarca yerde kalır.
Ölü bedenler kokmasın diye buzdolabında saklanır.
İnsanlar beyaz bayraklarla bile ölülerini mezarlara götüremediler.
Ve insanlar bodrum katlarında, diri diri yakıldılar oğul
Kıyamet mi dedin,
Kerbela mı dedin oğul…?

Ve birileri bütün bunlardan yüzü hiç kızarmadan,
Hala utanmadan, sıkılmadan bize
Din, iman, Allah, kitap,
Ve en kötüsü de kardeşlikten kelam edecek.
Ve bizim cevabımız, sus ey deyyus sus…
Sus bari.
Kirletme kutsallarımızı
Bütün bunlar seni çarpacak.
Ama mutlaka çarpacak.
Bunu biliyoruz.

Bu tanımsız kerbelayı,
Bu vahşeti yaşayan bir millet olarak Kürtler,
Barışa o kadar susamışlar ki oğul,
Göreceksin,
Yeni doğan çocuklarına,
En çok
Barış, Azad ve Hevi (umud) isimlerini koyacaklar.
Çünkü yaşamın can suyu barıştır oğul.

Sedat DOĞAN-Teletex News24 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: