Kürtlerin demokratik birliği bugün daha da elzemdir / Ömer AĞIN

Read Time:2 Minute, 52 Second

screenshot_20170222-152119


Yüzyıllar öncesinde yakılan sayısız ağıtlardan birindeki şu satırlar Êzidi Kürtlere uygulanan soykırımların boyutunu gözler önüne sermeye yeter de artar bile. “Şengal bışewıte reyisè çîyane. Dı bınî da hezar û hefsıd (1700) malém Êzdiyane. Hemu dı bıné fermané neyaranda ne…” (Şengal yansın dağların reyisidir. Eteğinde bin yedi yüz Êzidi evleri var. Hepsi birden düşman fermanları tehdidindeler.)

Êzidi Kürtler dün olduğu gibi bu gün de namlunun ucundalar.

Neden? Êzidilik, doğanın yaratıcılığına ve emeğin değiştirici özelliğine dayanan düalist bir inançtır. Bu nedenle tüm semavi dinlerin tekçi ve “ben merkezci” egolarının saldırısına maruz kalmıştır. Dahası bin yıllardır bu topraklarda yaşayan Kürtlerin kültür ve üretim birikimlerini evrimleştirerek günümüze taşıyan en “orijinal” Kürt kesiti olduğu için ırkçı, şoven çevrelerin baskılarına hedef olmuşlardır. Êzidilik, farklı Kürt lehçeleri ve değişik mezhep ve inanca sahip olan Kürtlerin birliği yolunda bir katalizör işlevi gördüğünden ötürü de yoğun tepkileri üzerlerine çekmiştir. Kürtlerle “Batı” halkları arasındaki diyalogların gelişmesinde ve çoğulcu anlayışların hoşgörü içinde birlikte yaşamalarına katkı yaptıkları için Êzidiler şiddet görmüşlerdir. Mardin’deki “Dera Zaferan” kilisesinin tarih boyunca ve günümüzde üç farklı inanca mensup gurupların “ibadethanesi” olmasının en önemli nedeni Zerdüş inancının düalist ve hoşgörülü yapısından kaynaklı olduğu bilinir. Kürtlere yönelen saldırıları “meşrulaştırmak” için bunlar Êzididir, “Zerdüşdür” diyerek miting meydanlarında “Kürtçe Kuran” sallayan siyasiler gördük.

Kürtler, tarihlerinin bu gün en zor ve en karmaşık sürecinden geçiyor. Dört bir tarafları uçurumlarla çevrilmiş. “İç yapılarında” zaaflar oluşturulmaya çalışılıyor. Demokratik birliktelikleri için verdikleri mücadele dinamitlenmek isteniyor. Çünkü Kürtler, başta Türkler ve Araplarla olmak üzere bölgenin demokrasi güçleriyle yeni bir dünya kurma yolunda oldukça mesafe aldı. Bu nedenle; Rojava’da, Şengal’de ve başka Kürt coğrafyasında çatışmalar yoğunlaşmıştır. Şengal’deki son gerginlik ve çatışmaların, görünümde “Rojava peşmergeleri” ile Êzidi güçleri arasında olduğu söylense de özünde Kürtler ile başta AKP iktidarı olmak üzere bölgedeki sömürgeci güçler arasındaki savaştır. “Rojava peşmergeleri” bir kamuflajdır, uydurulmuş kılıftır. Özünde “karma güçler-karışım” Kürt halkına karşı topyekûn saldırıya geçmişlerdir. Yalnızca Êzidi Kürtlerin oluşturduğu “YBŞ” ve “YJŞ” güçlerini dağıtmaya yönelik bir girişim değildir. Çatışmaların tırmanmasının Türkiye ve İran arasındaki gerginliğin arttığı bir döneme denk düşmesi bir tesadüf müdür? Efrin ve Şebba’ya saldırı hazırlıklarının hız kazanması, Membic’te çatışmaların artması, Necirvan Barzani ile Ali Memlük’ün Suriye’de gizli olarak buluşması ve Mesut Barzani’nin Türkiye ziyaretinden sonraya denk düşmesi manidar değil midir? AKP iktidarı KDP ile birlikte Goran Hareketini ve YNK’yi de Ankara’ya davet etti. Ama onlar “dönen dolaba” ilgi göstermediler.

“Mekik politikasını” andıran bu gizli- açık gidiş gelişlerin tüm Kürtlere bir yarar sağlamayacağı daha şimdiden ortaya çıkmış durumdadır.

Kürtler, tarihlerinin hiçbir kesitinde bugünkü kadar demokratik birliğe ihtiyaç duymamışlardır. Bu noktada Kürtlerin demokratik birlikleri için mücadeleyi gündemlerinin birinci maddesi yapmaları gerekirken kimi Kürtlerin “ham hayaller” peşinde koşmaları vahamettir. Bilinmelidir ki, “demokratik birlik” oluşturmak Kürtlere sadece yeni mevziler kazandırmakla kalmayacak, Ortadoğu’da olası bir Arap-Kürt çatışmasını da önleyecektir. AKP hükümetinin en büyük amaçlarından biri de “Kürt-Arap çatışması” yaratmaktır. Bu ise bölgenin kıyameti olacaktır. Suudi Arabistan ve kimi Arap ülkelerine yapılan son gezilerin de bu amaca hizmet için olduğu artık deşifre olmuştur. Her şeyden daha önemlisi Kürtler arası yaşanacak bir çatışma öncelikle Kürt halkının uluslararası düzeyde kazandığı prestiji kaybını yaralayacaktır.

Hiç bir Kürt halkına verdiği sözü unutamaz. Mesut Barzani’nin YNK’nin Süleymaniye’de yapılan kongresinde sarf ettiği “ bırakujî” son bulacak sözleri daha çok tazedir. “Hiç kimse artık Kürtleri birbiriyle savaştıramaz. İkinci bir hatayı yapmayacağız. Geçmişte yapılan yanlışlardan dolayı herkesten özür dilerim …” cümlelerinin Mesut Barzani’ye ait olduğunu bilmeyen yoktur.

Umarım Şengal’de yaratılan gerginlik talihsiz sayfanın ilk adımı olmadan sağduyu egemen olur.

Ömer Ağın

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: