Nurettin Demirtaş: Erdoğan Araplarla Kürtleri savaştırmak istiyor

Read Time:3 Minute, 29 Second


Ohi günü! Özel günler çoktur: Doğum Günü, Anneler Günü, Kurtuluş Günü gibi. Ohi günü ise Yunanistan’da her yılın 28 Ekim günü kutlanmaktadır. Yunanca Ohi yani hayır günü, faşizme karşı direniş günüdür.

img_2389

1940 yılında İtalyan diktatör Mussolini, Yunanistan topraklarından ordusunun serbest geçişi için ültimatom vermiş; Yunanistan ise 2. Dünya savaşına girme ve ardından iç savaşa sürüklenme pahasına bu işgal girişimini reddetmiştir. İşte o gün “hayır günü” olmuştur.

3.Dünya Savaşı sürerken Türkiye’de gündeme gelen referandumun tarihi olan 16 Nisan’ın da faşizme karşı direniş gibi bir anlamı bulunmaktadır. O günün adı  Hayır Günü  olmalıdır!  Fakat o günün kanlı diktatörlük günü olması için iktidar, Ortadoğu çapında oyun kurmaktadır. Bu oyunda en tehlikeli senaryo Kürtleri ve Arapları savaştırmaktır.

Araplarla Kürtleri savaştırmak istiyor

Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu’nun Suriye barışı yolunda sağladığı başarılar karşısında ne Rusya’dan ne de ABD’den Kürt karşıtlığı adına istediği desteği bulamayan ve El Bab’da bataklığa saplanan Erdoğan son olarak Bahreyn, Suudi, Katar seferine çıkmıştı. Verdiği iki mesaj vardı: Biri Kürt karşıtlığı diğeri İran karşısında Sünni cephenin liderliğini koruduğu mesajıydı. Bu Sünni sefer öncesinde Rusya Türk askerini yanlışlık adı altında vurmuş, kendi mesajını bu yolla vermiş; Bab’ı Suriye rejiminin almasını istemiştir.

Erdoğan, Bab yenilgisini gizleyip zafer edasıyla geri çekilme hesaplarını yaparken müttefiklerine tekmil vermeye gitmiştir. Aslında buralardan biraz daha petro-para dışında alabileceği bir destek yok. Üstelik can çekişiyorken paranın kurtarıcı olamayacağı da gün gibi ortadadır; esasen Arap-Kürt savaşını hazırlamaktadır.

Kürdün hiçbir yaşam şansı olmasın, en küçük bir kazanım elde etmesin diye canhıraş çalışan Erdoğan’ın enerjisi tükenmek üzeredir. Bu yüzden petrolcülerden medet ummaktadır. Ne yapıp edip Araplarla Kürtleri savaştırmak istiyor. Araplar ve Kürtler savaşırsa aradan AKP zafer türetecek ve referandumu da kazanacak. Fakat Suriye’de demokratik federasyon projesi şimdiden Arap-Kürt barışının teminatı haline gelmiş bulunmaktadır. Hesap tutmaz diye başka senaryolar da var.

İran ve Türkiye gerginleşecek!

Erdoğan gittiği Arap diyarlarında İran’a karşı da nutuk atıyor. Fars milliyetçiliğinin tehlikesinden bahsederek alkış alıyor. Bu çıkışla aslında, İran’a sert mesajlar veren ABD’nin yanında olduğunu anlatıyor. Fakat referandumda ABD desteği için İran’la restleşmesine rağmen Türkiye’nin kazanacağı bir şey olmayacak. Çünkü ABD Türkiye’ye açık çek verme niyetinde değil.

Üstelik bu gidişata İran’ın seyirci kalmayacağı düşünülürse yakın zamanda Türkiye üzerinde İran’ın çeşitli “üstlenilmemiş yaptırımları” ile karşılaşılması mümkündür. Ne de olsa komşudur, elinin yetişmesi zor değildir. Yani Türkiye bugüne dek hiç olmadığı kadar fena karışabilir; bu karışıklığı, Kandil’i gündem yaparak ört-bas etmeye çalışacaklardır.

Şengal Kürt birliğinin sembolü olmalıdır

Savaştan medet uman AKP-MHP Kandil’den tarihi bir yenilgi alarak referanduma kalmadan iktidardan düşer. Bu nedenle fiilen Şengal’i hedefleyebilirler. Türkiye’nin Şengal’e saldırması ise orayı DAİŞ’ten kurtaran PKK’ye değil KDP’ye zarar verir. Önemli çabalarla ilerletilen Kürt birliği yara alır. Bu senaryoların hepsi masadayken KDP tarihi bir sorumluluk örneği sergilerse Şengal Kürt birliğinin sembolü haline gelir. Unutulmamalı ki AKP-MHP bugün var yarın yok ama Kürtler hep olacak…

Türkiye’de halklarımızın önünde, referandum gündemini AKP-MHP’nin sonuna çevirme fırsatı bulunmaktadır. Referandumdan “Hayır” çıkarsa erken seçim olur diyenler haksız değil, fakat AKP-MHP iktidardan vazgeçmeyeceği için seçimden daha önemli bir sonucun ortaya çıkması daha fazla ihtimal dahilindedir; demokratik halk devrimi neden olmasın?

Buna göre hazırlanmak, tarihi fırsatları kaçırmamak gerekir. Tüm Türkiye’nin demokratik devrime ihtiyacı vardır. Kürt halkı soykırımı en ağır şekilde yaşadığı için demokratik devrime öncülük etmekten kaçınmayacaktır.

Herkes sandıkta, hayır’da birleşsin!

Erdoğan “biz ve teröristler” şeklinde bloklaşma yaratmak istiyor. Bu durumu tersine çevirmek mümkündür; çünkü hesapladıkları kamplaşmaya doğru yön verilirse evetleri değil hayırları çoğaltır. Faşizmin saldırılarından çekinmeyelim, kamplaşalım, bloklaşalım, faşist diktatörlüğü destekleyenlerle yollarımızı tamamen ayıralım, rengimizi tamamen farklılaştıralım, adına demokrasi bloğu demek istemeyen varsa bunun da çaresi var: En esnek yaklaşımla evet-hayır bloklaşması yaratalım, ortaya çok geniş yelpazeli bir hayır kampı çıkaralım!

Hayır kampı öyle Erdoğan’ın, AKP-MHP’nin tekçi kampına benzemez. Ona benzemek tuzaktır. Herkes kendi renginde kalsın; kendi partisinde, kendi inancında, kendi yaşam tarzında. Herkes kendisi olsun, kimse kimseye referandumda “hayır” oyu vermek dışında benzemesin! Tüm diller, tüm dinler, tüm inançlar, tüm renkler kendisi olarak kalsın ama sandıkta, hayır’da birleşsin! En geniş demokrasi cephesi böyle oluşturulur. “Hayır” o zaman güçlenir ve her yıl kutlanmak üzere tarihe Türkiye’nin “HAYIR GÜNÜ” kazandırılır.

Nurettin Demirtaş  Nuç 365



Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: