
ŞİFA GERDİ’NİN ÖLÜM YOLCULUĞU / Hasan H. Yıdırım
Güney basınında takip ettiğim kadarıyla Şifa Gerdi’nin Irak-KDP’li ve Parastın üyesi olduğu belirtilmektedir. Parastın içinde Irak-KDP muhalifi insanların yatak odası görüntülerini çekmek, videosunu almak için eğitilmiş epey kadın var. Bu konu Kürdistan’ın Güney basınında sıklıkla işlenmektedir. Bunun ayrıca tanığıyız…
Yıl 1993. PKK’den bir gerilla kaçmış ve bize sığınmıştı. Duhok makaramızda kalıyordu. Bu çocuğu bu yöntemle düşürdüler. Kendisine bir kadın yönlendirdiler. Çocuğu “suçüstü” ettiler. Ondan sonra bunu çocuğa karşı şantaj olarak kullandılar. İstedikleri KAWA Hareketi hakkındaki bazı istihbari bilgilerdi. İğrenç bir yöntem. O dönem kendi bölgelerinde kalıyorduk. Her şeyimiz aleniydi. Sorumlularımızdan birine; “Bize KAWA Hareketi hakkında bilgi verir misin?“ deseydiler arkadaşımız politikamızı açıklıkla kendilerine anlatırdı. Yayınlarımız ve ilişkilerimiz zaten politik duruşumuzu ortaya koyuyordu. Demek ki Irak-KDP’nin istediği başka bir şeydi. Nedir bu diye sorarsanız buna bugün de cevabımız yok. Bunu onlara sormak lazım.
Esas konuya döneyim…
4 aydan beri Rudaw çalışanı Şifa Gerdi, Güney basınında bu yönüyle tartışma konusu olmuştu. O’nun etrafında dönen nahoş gelişmeler irdeleniyordu. Güney basınında Irak-KDP muhaliflerini düşürmek için Şifa Gerdi’nin parastın tarafından kullanıldığı tartışılıyordu. O dönem Kürdistan’ın Güneyi’nde bazı sitelerde Irak-KDP’nin kimi YNK’li yöneticilerin olumsuz videolarını kullanarak birtakım şeylere zorlandıkları alenen yazıldı. Tartışmaların yoğunlaştığı bu süreçte YNK’ye bağlı istihbarat örgütü ZANYARİ’nin Şefi Lahor Şéx Cengi; “Kendilerinin de bu tür şeylerden haberdar olduklarını ve kendi ellerinde de bir sürü kaset ve belgenin bulunduğunu“ açıklamıştı. Lahor Şéx Cengi’nin açıklamaları Awene, Lıvin, Sbeiy, KNN ve belli başlı sitelerde yayınlandı. Olayların merkezinde, Irak-KDP, Parastın ve Şifa Gerdi ile Irak-KDP ve onlarla ittifak yapmaya çalışan YNK’liler vardı. Lahor Şéx Cengi’nin açıklamalarından sonra bu plan suya düştü.
Bu gelişmelerle birlikte Irak-KDP’nin başvurduğu, kadınları kullanarak insanları kirli tezgahına düşürme politikası Güney basınında yoğun olarak tartışmaya açılmıştı. Şöyle bir belirleme dikkatimi çekmişti; “Şifa Gerdi’nin suyu ısındı!“ Ki araştırmalarımızdan öğrendiğimiz kadarıyla Şifa Gerdi’nin de çevresine “can güvenliğim yok“ dediğidir. Şifa Gerdi bir kazaya getirileceğini biliyordu. Çünkü O’nun etrafında gelişen olaylar bunu gösteriyordu. Bunun ötesi Livin Gazetesi’nin haberine göre Irak-KDP MK üyesi Ali Hüseyin’nin Rudaw’a yaptığı açıklamada Şifa Gerdi ölmeden birkaç gün önce Irak-KDP Sekreteri Fazıl Mirani’nin kendisine; “Şifa Gerdi’ye telefon edin. Kendisine dikkat etsin” dediğini açıkladı. Fazıl Mirani, bu uyarıyı yaptıysa kuşkusuz bir bildiği vardı. Şifa’ya yönelik bir eylem planından haberdar olması gerekir ki kendisini bu yolla uyarıyordu. Yoksa durduğu yerde niye uyarsın ki! Kuşkusuz Fazıl Mirani, bu uyarıyı yaparken sokakta dilendiren dedikodulardan hareket etmiyordu. Birilerinin planından haberdar olmalıydı.
Burada soru şudur: Kim Şifa Gerdi hakkında plan yapıyordu ki Fazıl Mirani bu uyarıyı yapıyordu? Fazıl Mirani, bu kirli güç kim ise açıklamak zorundadır. Açıklamazsa işlenen iğrenç cinayetin suç ortağı olur. Bu güç açıklanırsa, varsa bağımsız bir yargı bu konunun peşine düşmelidir. Olay büyük bir ihtimal ile açığa çıkabilir. Böylelikle bu tür cinayetlerin önü belki barajlanır, kim bilir.
Bu uyarılardan sonra araya pek bir zaman geçmeden, Şifa alınıp Musul çevresine götürüldü veya gönderildi. İddiaya göre patlayan bir mayın ile yaşamı sonlandı. Şifa Gerdi’nin ölümüne yol açan DAİŞ terör örgütünün daha evvel yerleştirdiği bir mayın mıydı, yoksa ismi “erkek düşüren“ olarak kamuoyuna sızması sonrası onu kullananlar tarafından infazı mıdır sorusu sır olarak önümüzde duruyor. Olay açığa çıkar mı bilemem ama “çıksa ne olur?“ dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız. Unutulur gider. Suç, suçlunun yanında kar olarak kalır. Hele suçlu iktidarı zor ile elinde bulunduran güç ise. Dahası şeffaf bir toplum olmayan bizim gibi ülkelerde. Kurdistanpost sitesinin iddiasına göre aynı dönemde Parastın’ın talimatıyla Şifa Gerdi’nin Kosret Resul’un oğlu Şalaw ile bir kaseti üzerinde çabalarken plan deşifre oldu ve kendisinden şüphenildi ve kalemi kırıldı ve infaz edildi. İnfazı masa başında bir senaryo ile kapatılmak isteniliyor. Ki yayınlayacağım videolarla çizilen senaryo kendiliğinden açığa çıkıyor.
Şifa Gerdi olayında kadına karşı tutum da karşımıza çıkıyor. Şunu net olarak biliyoruz. Irak-KDP’nin kadına bakış açısı sorunludur. Çokeşliliği yasalaştıracak kadar. Bunun ötesi kendi kadınlarını dışarı çıkmasını yasaklayıcı ama kendi dışındaki ailelerin kadınlarını metalaştırdığı bir politikanın sahibidir. Parastın bünyesinde erkekleri düşüren bir kadın biriminin olması bunun somut delilidir. Sorun salt Parastın ile de sınırlı değildir. Güney’de büyük bir çevrede kadına meta gözüyle bakılmaktadır. Kullanılır, hamile bırakılır, sonra öldürerek sorun kapatılır. Bu işler herkesin gözü önünde seyreder ama kimse sessini çıkaramaz. Bunu yapanların sıradan insanlar değil, parti sorumluları olması vahim durumdur. Bu satırları okuyanlar mesela kim diye düşünecek veya soracaktır. Bunun cevabını benden değil herhangi bir Güneyliden sorarlarsa öğrenebilirler, Kürdistan’ın Güneyi’nde bir parti, bir örgüt, bir baba, bir kardeş, bir eş veya bir yakını istediği bir yakın kadını öldürebiliyor. Kendim bunun canlı şahidiyim. Bunu resmi sorumlulara da sormuştum. Verdikleri cevap: “Namusunu temizlemek“ olmuştur. Daha evvel bu konuda birkaç makale de yazdım.
Şifa Gerdi’nin, kendisine yüklenen görevi tercihiyle mi, yoksa baskı altında mı sürdürdüğünü bilemem ama üslendirilen görev onun sonunu hazırladı. Üslendiği görev olarak, işin varacağı sonuçlardan biri kuşkusuz buydu. Snurmedia, Rojnamevani, Padşa, Kurdistanpost ve daha sayısız medya kuruluşu bu olayın bir komplo ve mizansen olduğunu belirtmektedirler. Rojnamewani sitesinin sorumlusu Erselan Rehman yayınladığı video ve resimlerle ölümün bir senaryo olduğunu belirtmektedir. Snurmedia da aynı bilgileri paylaşmıştır. Ersalan Rehman, “Şifa Gerdi’nin ölümü eğer bir senaryo değilse KDP yetkililerinin bir komisyon oluşturarak gazetecilerin mayınlı ve askeri alana gönderilmesinde ihmali bulunanların yargılaması gerekir. Eğer bu yapılırsa kendilerinin bu olayda suçlarını yok sayacağız. Eğer yapmazlarsa kendilerinin bu suçu işlediğini varsayacağız“ demektedir.
Ersalan Rahman doğru demektedir. Kimse Kürd milletini ahmak yerine koymasın. Wikiliks belgelerinde açıklandığına göre Neçirvan Barzani’ye bağlı Rudaw basın kurumunda 8 MİT ajanı çalışıyormuş. Şifa Gerdi de bu MİT ajanlarının mesai arkadaşıydı. Güney basınının iddiasına göre 5 bin dolar maaş alıyormuş. Şifa Gerdi, peşmerge cephelerde, aileleri barınaklarda açlıkla boğuşurken Kürd milletinin en ufak bir kazanımı karşısında kırmızı muleta görmüş boğa gibi kuduran, Güney’de iç savaş dahil bin bir türlü entrika ile Kürdlerin en ufak bir hak kazanmamasının çabasını veren Türklerin yönettiği bir basın kurumunun Petro-dolar çalışanı. Hem Güney’de, hem Güneybatı’da, hem Kuzey’de ve hatta tüm dünyadaki Kürdlere hunharca saldıran Türklerin yönettiği bir yayın kuruluşunun çalışanı Şifa Gerdi bugün bir kahraman olarak sunuluyor. Buna şaşmamak elde değil. Bu yaklaşım bu milleti bu hale düşürmüş. Şifa Gerdi’yi ölüme sürükleyenler bugün fotojenikliğini çok iyi kullanıyorlar. İnsanlarımızın duygusallığına çok güzel hitap ediyorlar. Buna dikkat etmek gerekir. Sergilenen kirli senaryonun taşıyıcısı olmamak gerekir.
Şifa Gerdi bu kadar gündemleştirilirken hergün kahramanca şehit olan kadınlardan bahsedilmemesi işin bir başka boyutudur. Yanı sıra Kürdistan’ın Güneyi’nde sayısız gazeteci, hukuksuzluk, yolsuzluk, rüşvet, işkence ve mafyavari uygulamalara karşı kamuoyunu haberdar ettikleri için kimi kaçırılarak işkenceyle, kimisi eşinin ve çocuklarının gözü önünde katledildiler. Her ne hikmetse bugün Şifa Gerdi’ye sahiplenenler bu konuda oralı bile olmadılar. Sebebini anlamaya çalışıyorum. Ne olabilir acaba? Aklıma gelen daha evvel katledilenler Şifa Gerdi gibi fotojenik mi değildi? Başka bir neden bulamıyorum.
Sonuç olarak; iddialara göre Şifa Gerdi bir komplo sonucu olarak hayatından oldu. Genç yaşında hayatını kaybetmesi çok üzücü. Hayatının baharında genç bir kadının bu yöntemlerle öldürülmesi ne siyaseten, ne de ahlaken onaylanamaz. Şifa Gerdi ve bu öldürülme komplosunun takipçisi olacağız. Güney basınına yansıyan tartışmalar artarak devam edeceğe benziyor. Ancak daha önceki cinayetlerde olduğu gibi bunun da üstünün örtülmesi mümkün. Ne bağımsız bir araştırma komisyonunun ve ne de etkili bağımsız yargının olmadığı Güney’de kim kimi soruşturacak ve kimden hesap sorulacak…
Ailesine ve sevenlerine sabırlar diliyorum….
Hasan H Yıldırım-Teletex News24
Average Rating