ERDOĞAN, KÜRT BAYRAĞI VE MHP

Read Time:6 Minute, 16 Second


img_1690Erdoğan hem milliyetçi, hem de Barzanici Kürtlerin oylarını almak için Kürt Bayrağı ile MHP’yi yanaya getirerek referandum sürecini yeni bir boyuta taşıdı. Boyuta derken Türkiye halkları için olumlu fakat Erdoğan için en olumsuz bir konuma taşıdı demek istiyorum. Eskiden bir bilmece vardı. Bir demet ot, bir koyun ve bir de kurt, bunları ırmağın bir tarafından diğer tarafına; otu koyuna, koyunu da kurda yedirmeden her birini karşı tarafa nasıl geçirebilirsiniz? Bilmece böyleydi. Bu bilmeceyi çözmek için epey uğraşırdık. Çözebilir miydik, çözsek de nasıl çözerdik, şimdi tam olarak hatırlamıyorum. Ama hatırladığım kadarıyla zor bir bilmeceydi. Erdoğan başkan olma şaşkınlığı ile başına referandum belasını sardı, şimdi tam da böylesi bir bilmece ile karşı karşıya geldi. Erdoğan “Evet” oylarını artırmak için en çok MHP ve Kuzey Kürdistan’ın AKP’li Kürtlerinin desteğine mutlak manada gereksinim duyuyor. Kuzey Kürdistan’da Erdoğancı ve Barzanici Kürtler var. Erdoğan’ın önünde aşması gereken zorlu bir referandum duruyor. Bu referandumda “Evet” oylarının fazla çıkmasını sağlamak için hem kendi Kürtlerine ve hem de Barzanici Kürtlerin oylarına mutlak bir şekilde ihtiyacı var.

Erdoğancı Kürtler zaten kafeste keklik, onlar için bir şey yapması gerekmiyor, Ama Barzanici Kürtler referandumda “Evet” demek için Erdoğan’dan bir sürpriz beklerler. Bu bağlamda Kürtlerle MHP’nin bir araya gelmesi gerekecek. Barzanici Kürtlerin Erdoğan’a “Evet” demesi için HAYIRCI Özgürlükçü Kürtler karşısında bir gerekçe göstermeleri gerekiyor. Erdoğan da Barzanici Kürtlere gereken sürprizi yapmak için referandum öncesinde Barzani’yi Türkiye’ye davet etti, Barzani ve Barzanici Kürtlere sürpriz yapmak için de havaalanı bayrak direklerinin birine Türk, diğerine Irak, bir diğerine de Kürt Bayrağını astı. Erdoğan böylece, kendi kavlince kurtla koyun bilmecesini çözmüş oluyordu. Ama olmadı. MHP lideri Devlet Bahçeli kendi “şanlı bayrağının” yanına bir “çaput parçasının” (Kürt bayrağına çaput parçası diyor) asılmasını kabul etmedi, isyan etti, veryansına başladı, iki gündür de devam ediyor. Bu arada Barzani de kendi bayrağına Erdoğan’ın biricik partneri Bahçeli’nin “çaput parçası” demesine kızar mı, o da başka telden çalar mı bilmiyoruz. Bahçeli bu konuda çok net: “Tercih sizin” diyor.

Ya MHP, ya Kürt bayrağı diyor, başka bir seçenek kabul etmiyor. Bugüne kadar Barzani’den ses seda çıkmadı. Ama belki ileride Devlet Bahçeli’nin ahlak, izan ve insanlık dışı, saygıdan uzak, Kürt ulusu gibi saygın bir ulusa, onun sembolü bayrağına etmiş olduğu utanç verici laflarına karşı Barzani de bir şeyler söyler, Erdoğan’ın diğer bütün planları gibi bu planı da çöker. Barzani bir şey demese bile Kuzey Kürdistanlı Barzanici Kürtler itiraz ederler. Kendi bayraklarını Barzani’ye rağmen savunurlar. Ya da onlar da “ya biz ya MHP” derler. Demeseler bile Erdoğan’ın Barzanici Kürt-MHP büyüsü bozulmuştur. Bir daha da tutmaz. Hiçbir şekilde yenilenemez, tekrarlanamaz. Bilvesile Erdoğan’ın “Evet” beklentisi suya düşmüştür artık. Her ayağını bir atın üzengisine koyarak iki atı yan yana koşturan sürücünün; atlarından birisinin asilik edip, gemi azıya alınca yere düşen sürücünün akıbetine Erdoğan da uğrayacak gibi. Erdoğan bir ayağını MHP’nin, diğerini de Barzani’nin üzengisine koymuş referandumda sonuç alamaya doğru tırıslarken, MHP gemi azıya aldı. Barzani fazla sorun çıkartmasa da besbelli bu referandum yarışı başarısızlıkla sonuçlanacak.

Devlet Bahçeli asilik yaparken her ne kadar “vatan için evet, millet için evet, bayrak için evet” diye evetleri peş peşe sıralasa da sonuç fazla iç açıcı olmayacaktır. Referandum, gelinen noktada Erdoğan’ı nasıl ki “iki arada bir derede” bıraktıysa: Aynı şekilde ve daha da fazlası ile Devlet Bahçeli’yi de bir kaç arada bıraktı. Devlet Bahçeli genel başkanı olduğu partisi MHP’yi tümden kaybetti. Gerçi referandum öncesi de kaybetmişti, fakat partisini ve parti içi mücadele olanağını tümden kaybetmemişti. Referanduma “Evet” demekle sadece parti içi mücadele gücünü değil parti içi tüzel ve özel kişiliği ile birlikte bir daha siyasi arenadaki yerini alıp alamayacağı belli olmayan bir şekilde partisini de kaybetti. Şimdi eline geçirmiş olduğu Kürt bayrağı ile belki yeniden prim yapmayı düşünüyor olabilir. Referanduma “Evet” demekle Erdoğan’ı kurtaramadım, bari kendimi kurtarayım diye düşünebilir. Ne ve nasıl düşünürse düşünsün, Devlet Bahçeli’nin de, Erdoğan’ın da referandum hamlesi boşa çıktı, ikisi de kaybettiler, Türkiye halkları ve insanlık kazandı. Referandum AKP-MHP faşist cephesini önemli bir çıkmaza sokarken toplumu yerinde ve zamanında son derece isabetli bir ayrışma sürecine getirdi. Faşizan yapılı AKP ve MHP bir kulvara sokarken, CHP gibi devletçi, milliyetçi, Kenan Evren türü Atatürkçü bir partiyi, tarihinde ilk kez devletten kopartıp, HDP’nin ve devrimci demokrasi güçlerinin bulunduğu kulvara sürükledi.

T. Cumhuriyeti tarihinde böylesi bir siyasi ayrışma hiç olmamıştı. Evet geçmişte MHP, MSP, AP bir araya gelip, CHP karşısında “milliyetçi cepheler” kurmuşlardı. Fakat cepheleşmeler sistem partileri arasında ve devletin yapısı içinde olmuştu. Kürt dinamizmi ve devrimci demokrasi bunun dışında kalmıştı. Tabi ki bugün de Kürt dinamizminin, devrimci demokrasinin HAYIR’ı kendine, CHP’nin HAYIR’ı kendine. HAYIR diyenler arasında oluşmuş herhangi bir platform ya da cephe yoktur. Herkes kendi görüşü istikametinde, kendine denk yöntemlerle HAYIR diyor. Ama siyasal alan olarak “Evet” devlet kulvarında, HAYIR devlet kulvarının dışında. Devlete karşı, devleti de içeren bir HAYIR eylemi söz konusu. “Evet” çökünce devletle birlikte çökecek, HAYIR kazanınca devlet ve onunla birlikte faşist bir çizgide olan siyasi arena da çöküşe geçecektir. Mevcut haliyle “Evet” cephesinin iki ana gücü birbirine düşerek, farklı amaçlarla “Evet” diyerek ayrı ayrı çöküşe geçtiler. Bahçeli can havliyle, Kürt bayrağına sarılarak kendini kurtarma çabasına girdi, Erdoğan referandumdan kurtulma yollarını arıyor.

Membiç, Rakka vb. diyerek bir savaş çıkartıp, referandumu erteleme ya da devreden çıkartmanın yol ve yöntemlerini bulmanın gayretine girmiş durumda. Erdoğan’ın partneri Bahçeli ile ilişkisi “baba hırsız yakaladım” hesabına dönüştü. Hani oğul, “baba hırsız yakaladım” demiş, baba “al da gel”, oğul “gelmiyor” deyince, babası “öyleyse bırak da gel” demiş, oğul “ben onu bırakıyorum ama o beni bırakmıyor” misali oldu. Artık Erdoğan Bahçeli’yi bıraksa da Bahçeli onu bırakacağa benzemiyor. Bahçeli eline geçirmiş olduğu Kürt bayrağını sallayarak sadece MHP’li milliyetçileri değil, AKP’li milliyetçileri de tedirginleştiriyor. Bahçeli eline geçirmiş olduğu Kürt bayrağını daha kuvvetlice salladıkça AKP içindeki HAYIRCILARIN sayısının artmasına neden oluyor. Hatta bazı kararsızları da HAYIR kullanma yönünde etkileyebilir. Erdoğan başbakanken Diyarbakır’da yapmış olduğu bir konuşmada “Kürt sorunu benim sorunumdur, onu ben çözeceğim” dediği günden sonra iktidarının tahteravallisinin bir uçunu Kürtlere dayamıştı. 7 Haziran seçiminde HDP “seni başkan yaptırmayacağız” diyerek Erdoğan’ın tek parti iktidarına son verinceye kadar Kürtleri ve Kürt sorununu iktidar tahteravallisinin bir dayanağı olarak değerlendiriyordu.

HDP 7 Haziran’da Erdoğan’ın tahtını salladı, yüreğine korku saldı. Buna karşın Erdoğan da HDP’yi hedef tahtasına oturtup, yok etmek için elinden gelen her şeyi yaptı, yapıyor. Ama yelin kayadan bir şey kopartamadığı gibi Erdoğan da HDP’den hiçbir şey kopartamayacaktır. Kopartamayacaktır çünkü HDP; DEP, HADEP vb. gibi kuramsız bir parti değil. HDP’nin kendi temel politikası haline getirmiş olduğu: Demokratik ulus, demokratik devlet, demokratik federasyon kuramı var. Ve HDP’nin bu kuramı artık topluma indirgenmiş ve toplumsallaşmıştır. Üstelik sadece Türkiye’de değil bölgemiz Ortadoğu’da da yaygınlaşmış, Kuzey Suriye’de toplumsal bir sistem olarak şekillenmektedir. Erdoğan kendisine ön gelen devleti dağıttı, MHP ile birlikte yapılandırmak istediği faşist yapıyı da kuramadan kartları pörsüdü, yok olmaya yüz tuttu. Erdoğan’ın iktidarını kurup pekiştirmek için bugüne kadar kullanmış olduğu argümanların tümü işlevini kaybetti. MHP ile örmeye başlamış olduğu gelecek yapılanması ise artık suya düştü. Hem MHP dağıldı, hem de ideolojik temelleri çöktü. Erdoğan’ın “ayaklarının altına almış olduğu milliyetçilik” artık ayak altından çıkıp yeniden “baş” olamaz.

Erdoğan Kürt sorununu şimdiye kadar çıkarı için çok fazla değerlendirdi ama çözmedi. Çözmeyince de kırk yıldır görüldüğü gibi ya Erdoğan Kürt sorununu çözecekti ya da Kürt sorunu diğer liderler gibi Erdoğan’ı da bitirecekti. Şimdilik ilk darbeyi Kürt bayrağından yedi, ikincisini de referandumda (tabi eğer yaparsa) Kürt ve diğer Türkiye halklarından yiyecektir. Erdoğan’ın, Kürt bayrağı ve MHP’yi bir arada tutma kurnazlığı tutmadı. Kurnazlığı bu sefer başına geçti. Besbelli sonu da gelecektir.

Teslim TÖRE-Teletex News24 



Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: