Reklam çağı ve yutturulmaya çalışılan Yalanlar.

Read Time:1 Minute, 54 Second


Çok sık karşılaşırız ve kişisel olarak hep ilgimi çeker. Şu satılmak istenen ikinci el otoların üzerine yapıştırılan tanıtıcı ilanları.

img_2211

Büyük harflerle yazılmış SATILIK yazısının altında arabaya ait özellikler sıralanır. Yeni lastikler, yok yeni motor, masrafsız, muhayyer, uzaktan kumanda, şöyle temiz, böyle emsalsiz…Sanılır ki ikinci el değil de son model sıfır…İlanın altında ki telefonu arayıp “ya kardeşim madem bu kadar kusursuz, bu kadar özelliği olan bir araba ne diye satıyorsun” diye sorasım gelir hep. Çünkü bir şey ne kadar çok övülüyorsa, satılması için ne kadar reklam yükleniyorsa çok büyük yalanlar içerdiğini düşünürüm hep kendi adıma.

Birileri de şunu yaptık, bunu yaptık, şunları da bunları da yapacağız dediklerinde de aynı duyguyla bakarım. Hele kendi kendilerini övüyorlarsa dikkate bile almam. Sonra da sana ne. Bırak onu alıcısı düşünsün der satıcıyı aramaktan vazgeçerim.

Kendi kendime sormadan da edemem ama. Her birey, her toplum yetiştiği çevrenin koşullarında belirlenen yönde yürüyebiliyorsa ancak elden bir şey gelir mi diye.
Öyle ya. Bir şey satılmak, alıcısı olması isteniyorsa bol yalan ve reklamlarla
donatılması da şaşırtıcı olmamalı böylesi durumlarda. Yutan yutar yutmayan yutmaz. Etikmiş, dürüstlükmüş sonra düşünürüz. Boşuna dememişler reklamın iyisi, kötüsü olmaz diye. Zaman reklam çağı. Reklamını iyi yapan malı götürür.

Zorla veya güzellikle. Bu kadar basit. Tıpkı uzay çağında içi boş hamasetler, tükenmez övgülerle dayatılan, yaşamda pratik bulmadığı halde yutturulan değerler gibi…

Ne kadar kahraman olduğumuz, en büyük millete, en hak dine mensup olduğumuz, bizden başka herkesin ne kadar hain, kalleş olduğuna dair bilimden, insan haklarından uzak övgüler labirentlerin de dolaştırıldığımız gibi.  Bir NA kelimesinden bile imtina edenlerin ağızlarından demokrasi, eşitlik, çağdaşlık kavramlarını eksik etmedikleri gibi.

Madem bu kadar iyiyiz, güçlüyüz, büyüğüz. Neden dünya da yerimiz yok? Bilimde, teknoloji de, evrensel hukuk ve insan haklarında sicilimiz hep bozuk diye sorasım gelir hep. Ama kime soracağım ki. İkinci el oto satıcına sormak mümkün ama bu değil. Katırlar nereden gelir, satırlar nereden iner bilinmez. Dört yanımız yalan, hamaset, baskı şiddet, reklam ve nefret…

Her dönem törenler de, alanlar da söylenenler mesela. Yıllar yılı gözlerimizin içine baka baka neler vaat edilmez, neler söylenmez ki. Sanki kimse hiçbir şeyi görmüyor, bilmiyor. Olsun. Yutan yutar yutmayan yutmaz. Gerekirse de zorla yutturulur. Önemli olan yutturmak değil mi.

Bir de bunların karşısında bir yaşam var ama. Reklamsız, hamasetsiz, insani ve insandan ve doğrudan yana. Tek değil tüm dillerden SELAM OLSUN onlara.

About Post Author

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: