​Rakka’da- Hayaller ve Gerçekler

Read Time:3 Minute, 51 Second

Kürd ve Türk basını Türk ordusunun Rakka’ya yapacağı operasyon geçiş hatlarını tartışırken YPG öncülüğündeki QSD güçleri Rakka’yı üç cepheden çembere almış merkeze doğru hızla ilerliyor. 

wp-1488110357067.jpg

Dün itibarıyla güncellenen haritadan görüleceği üzere QSD güçleri batıdan Rakka merkezine 8 km, kuzeydoğudan 3 km, kuzeyden ise 23 km kadar yaklaşmış. Kuzeyden ilerlemenin yavaş olması yerleşim birimlerinin yoğunluğundan kaynaklanıyor.

Sivil can ve mal kaybının yaşanmaması için azami çaba gösterildiği anlaşılıyor. QSD güçlerinin insani yaklaşımı Arap aşiretlerini olumlu yönde etkiliyor, aktif desteğe dönüşüyor. QSD sözcülerinin yaptığı açıklamalara göre Frat’ın Gazzabı hamlesinin başladığı Kasım ayından bu yana Rakka aşiretlerinden 7.500 genç saflarına katılmış, bunların ön eğitim devreleri tamamlanmış ve operasyon güçlerine dahil edilmişlerdir.

Operasyonun başladığı günden bu yana 3.400 km’lik alan DAİŞ’ten temizlenmiş Rakka üç cepheden çembere alınmış, Rakka-Deyrê Zor yolu denetime alınmıştır.

Buna karşılık Türk ordusu El Bab’da verdiği onlarca kayba rağmen ciddi bir ilerleme gösterememiş, en son DAİŞ ile anlaşarak El Bab merkezine girebilmiştir. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin açıkladığı bilgilere göre Türk ordusu ve ona bağlı çetelerin saldırıları nedeniyle şu ana kadar çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 444 sivil katledilmiştir.

El Bu yetmiyormuş gibi YPG’yi ezip Minbic üzerine yürüyecek, Rakka üzerine yürüyecek güzergahlar belirliyor, haritalar çiziyor, Trump ve yaverleriyle günü birlik stratejiler oluşturuyor.

Oysa ki sahadaki gelişmeler çok farklı bir biçimde yürüyor. QSD güçleri Rakka’ya doğru hızla ilerlerken ABD Merkez Kuvvetler komutanı (CENTOM) General Joseph Votel beraberinde kalabalık bir askeri heyetle Rojava’da QSD güçleri ile toplantı üstüne toplantı yapıyor, destek sözlerini veriyor. Trump’un danışmanı ve ABD Güvenlik Stratejisi sorumlusu Mc Coin’de benzer görüşme ve toplantılar için adeta Rojava’dan ayrılmıyor. Demek ki olay siyasi ve askeri anlamda Türk ve Kürd basınında gösterildiği gibi değil, daha başka dinamikler ve esaslar üzerinde yürüyor.

Öte yandan El Bab’da Suriye ordusu ile kafa kafaya gelen Türk askeri her gün kaza bombardımanlarıyla can veriyor, Suriyeli yetkililer Türk ordusunun işgal ettiği bölgelerden derhal çekilmesini istiyor, Lavrov “Suriye’de çözüm Kürdlersiz olmaz. Cenevre’de mutlaka Kürdler de olmalı” derken Kürdler Moskova’da diplomatik büro açıyor, toplantı üstüne toplantı yapıyor.

Rusya’dan umduğunu bulamayan Türkiye ise bir Putin’in ayaklarına kapanıyor, bir Trump’up eteğine yapışıp yardım diliyor.

Türkiye’nin Suriye ve Irak’a yönelik istila niyetlerini çok iyi bilen ABD ve Rusya bazen iştah kabartıyor, bazen de kılçık gibi boğaza saplanan argümanlar kullanıyor. Bu da sağlıklı düşünme yetisini kayıp etmiş AKP-Erdoğan hükümetini reel politika üretmesini engelliyor, debelenip duruyor.
6 ay El Bab önünde debelenip duran Türk ordusunun Minbic’de YPG güçlerini ezerek, sonrasında da DAİŞ’i de yenilgilere uğratarak 149 km’lik yolu kat etmesi ve Rakka’ya ulaşması için aylara ve hatta yıllara varan bir zamana ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. ABD’li diplomat ve askerler aptal olmadıklarına göre herhalde onlar da bunu görüyor.

ABD ve Rusya Türk ordusunun saldırılarını görmezden gelse bile yerel güçlere karşı bu alanda daha fazla ilerlemesi pek o kadar da muhtemel görünmüyor. Direnişle karşılaşacak olan Türk ordusunun bu alanda ilerlemesinin hiçbir şansı yoktur.

Til Ebyed-Akçakele-Rakka arası 81 km’dir. Bu hat üzerinden Rakka’ya geçmek için YPG güçlerini ezerek geçmesi gerekiyor. ABD ve Rusya’nın bu alanda da sessiz kaldıklarını düşünsek bile IŞID direnişine  karşı 8 km ilerleyebilen bir ordunun IŞID’ı yenilgi üzerine yenilgilere uğratan YPG güçlerine karşı 81 km’lik yolu ne kadar sürede alabileceğini varın siz hesaplayın.

Üstelik bahar geliyor…. Kuzeyde de neler olacağını kimse bilmiyor. Türk ve Kürd basınında yapılan yorumlar, verilen haberler-ki çoğu asparagas-  sahadaki gerçel durumu değil niyetlerini açıklıyor.

Gerçek şu ki Türkiye’nin DAİŞ’e dolaylı veya doğrudan desteği anlamına gelen Rojava ve Minbic’e saldırıları olmazsa en fazla bir aylık bir süre içinde QSD güçleri Rakka merkezinde olacak. ABD bunu bildiği için savaşan güçlere zırhlı araç takviyesinde bulunuyor, uzman askerler gönderiyor, hava kuvvetlerini etkin bir biçimde devreye koyuyor, diplomat ve generaller düzeyinde Rojava’ya seyahat üzerine seyahat düzenliyor.

Bu gelişmeleri en güzel biçimiyle Kirdkî-Zazaki bir özdeyiş özetliyor. “To heyo mir alewna, şari patile na pa- sen hamuru yoğurup mayalanmaya bırakmışsın, millet ekmeğini mayasız pişirmiş bile”. Tam karşılığı değil ama Türkçe’de “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş”  biçiminde de söylenebilir.

Sonuca gelelim:

-Anlatımlar ve söylenenler sahadaki gerçekliği değil, niyetleri açıklıyor. QSD Arap aşiretleriyle birlikte en kısa süre içinde Rakka’ya girecek ve denetime alacaktır. -Türk devletinin Rakka operasyonuyla ilgili söylemlerinin hiçbir karşılığı yoktur. Türk ordusunun da Suriye-Rojava’daki varlığının karşılığı işgalci ordudur. Meşruiyeti yoktur, er veya geç kovulacaktır.

-QSD yerel ve uluslararası alanda meşruluğu kabul edilen bir güçtür. Denetimindeki coğrafik alan Suriye hükümetinin denetimindeki alanlardan daha geniştir. (61 bin km2- %32). Nüfus hakimiyeti de başa baş gidiyor. İcracı bir hükümeti de vardır. Diğer bir ifadeyle uluslararası hukuka göre bağımsız devlet olmanın fiziki-beşeri ve iradi tüm unsurlara sahiptir.
Yerel güçler şimdilik buna Kuzey Suriye Federasyonu adını vermiş. Gelişmeler ne olacak onu bilmiyorum. Ancak gelinen noktada artık Rojava devriminin değil “Suriye Devrimi”ne giden yolun işaretleri görülüyor.

 

Hüseyin TURHALI

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: