
Erkan Polat : Kendisine gaflet ve delalet içinde kalan Kürdün onurumu kalır…
Kürt halkının %70 kadarı İslam inancına sahiptir. Ezidi, Hırıstiyan ve Zerdiş kökenlerin dışında ağırlıklı olarak Müslümandır. Değişik messep ve renkleriyle de Kürtler kendi içlerinde inanç anlamında farklılaşmışlardır. Ağırlıklı olarak Şafi mesebine bağlıdır. Kürtlerin özellikle Anadolu da, İran da ve Irak Kürdistanı doğusunda yaşayan Alevi inancına sahip Kürtler azımsanmayacak kadar yoğundur.
Kürtler 20. yüz yıl başlarında ulus ve uluslaşma bilinci diğer uluslar gibi gelişmiş ve Osmanlı imparatorluğunun çöküşüyle de diğer kimlikler gibi ilk siyasi kümeleşmelerini, ilk önce okumuş yazmış Kürt aydınları arasında daha sonrada kırsalda yaşayan Kürt halkı içinde hızla yayıldığını görüyoruz.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Kürtler, ağırlıklı olarak Müslüman olmanın gerekse, diğer azınlıklara istinaden geçmiş Osmanlı döneminde yaşadığı bölgesel ayrıcalıklı konumu T.C. devleti içinde, söz verilene tahütlerin etkisiyle yeni devlette yer almakta bir sakınca görmemiştir.
Tarihi; bir şekilde çoğunuzun bildiği var sayımıyla konuyu ele alırsak, bugün gelinen noktanın geçmiş birçok nedenin son hali, Anadolu halklarının siyasi ve etnik konumu devletin özünde çıkılmaz bir soruna dönüşmüş, kangren olmuş ve yeni durumları dayatmıştır.
Her ne kadar, dini bazda (alevi katliamları gibi vs.) birçok trajedi yaşanmış olsa da 21. Yüz yıl koşullarınada damga vuran Kürt sorunu 90 yıllık devletin özünü ve niteliğini sorgular hal almıştı. Türk milliyetçiliğinin kurumsal ırkçı devlet kafası tarihsel asimilasyon politikaları gereği, sömürgeci barbarlığı başta Kürtler olmak üzere tüm azınlıklara ve dini inançlara karşı top yekün inkar politikasını 90 yıl boyunca sürdürmesine fırsat tanımıştır.
Gelinen noktada, Ortadoğu coğrafyasında, bölgesel coğrafik şekillenmeler, Osmanlı yıkımından bu yana Emeperyalistlerin geçmişte onayı ile çizilen sınırlar hükmünü yitirmiştir. Yeni güçler ayrılığı ve çıkar ilişkileri yeniden dizayn edilirken bunun en büyük bedelini kanlarıyla yeniden Kürtler ödemektedir. Bölgenin başta Türk ve Acem politikaları en kanlı yüzünü dörde bölünmüş Kürdistanda göstermekte ve bir sakınca görmemektedir. Arap hükümranlığının belinin şimdilik kırıldığı varsayımla hareket etsekte, Kürtlerin en çok çekinmesi gereken iki sömürgeci devlet ( Pers, Türk) geleneği ve politikası bir Demokrasi kılıcı gibi Kürtlerin başı üstünde sallanmaktadır.
Ortadoğu coğrafyası her ne kadar bu iki gücün çıkarlarını şimdilik ayrıştırmış gibi gözükse de, her an Kürt sorununda her zaman olduğu gibi bugünde birlikte hareket etmekte bir sakınca görmeyeceği kesindir.
Bugün Kürdistan da iki siyasi anlayış hakimdir:
Birincisi tarihsel gecikmişliğine rağmen , tarihin etkilerinden fışkıran kaçınılmaz (anti sömürgeci) Kürt milliyetçiliğidir.
İkincisi ise anti sömürgeci sol sosyalist fikirlere sahip Kürtler :
bir üçüncü seçenek içinde ele alamıyacağımız kendinin kürt olduğunu bilen fakat geçmiş yada günümüz koşullarında şekillenmiş konumu gereği sömürgeciliğin iş birlikçisi haline düşmüş kürtler….
İçlerinde farklı kümelenmeleri olsa da, Kürtlerde diğerleri gibi sağ ve sol olarak ayrışmıştır. En büyük zıt ayrılıkların belirgin özelliği sağ kulvarda yer alan ve tüm çıkar ve gelecek ilişkilerini, onurlarını, kaderlerini sömürgeci devletin eline terk etmiş işbirlikçi Kürtleri ayrı değerlendirmek gerekir.
Bugün,Kürdistanın sömürge statüsü bilincinde olan fakat, sol fikirlere kapalı duran geleneğin dışındaki öze baktığımızda, temel kaynağının kapitalist ve emperyalist çıkarlarının siteminin neden olduğu bir durum olarak değerlendiren ve Kürtlerin gerçek kurtuluşunun ancak sömürgeci devlet anlayışının ortadan kaldırılması ile mümkün olacağına inan kesimdir.
Halkların gerçek özgürlüğü olmadan bağımsızlığın yalnızca şekilsel kalacağını, o yüzdende Kürt halkının bağımsız olmasıyla da yoksul Kürt halkı için şekilsel bağımsız olmaktan başka bir katkı sağlamayacağı, sonuçta yine özünde sömürülmeye, tüm zenginlikleri talan edilmeye devam edeceği anlayışıdır. Bu kesim Türkiye kürdistanında ilk anti sömürgeci tepkiyi veren sol Kürt örgütleriydi. Kürt sol hareketinin ilkelerinde ulusal ayrılıklar ve ırkçılıkların temelinde kapitalizmin kirli ve ırkçı özünde aramak gerektiğini sömürgeciliğin temel nedeni olarak onu görmektedir. o yüzden Kürt solu kendi kurtuluşu için mücadele ederken, bu kurtuluşun ayrıca Türk emekçi Halkının da anti kapitalist mücadelesine katkı sağlayacak birlikte güç birliğini yaratacak inancına sahiptir. O yüzden Kürt halkının özgürlüğü ve bağımsızlığının gerçek anti kapitalist özgürlükle olacağına inanmaktadır.
Kürt solu gerek Türk, gerek Acem gerekse Arap halkıyla ulusal anlamda milliyetçi duyguların bir birine düşman olmasına gerek olmayacağına, her halkın bir diğerine saygı ve sevgi beslemesiyle milliyetçi sorunların düzeltilebileceğine yürekten inanmaktır. Yeter ki sömürge ulus içindeki solcu devrimcilerin, ırkçı ve sosyal şöven olmayan sol fikirlere sarılması ve birlikte yeni bir dünya kurmanın mümkün olduğunu göstermesi, en önemlisidide bunun güvencesini hal ve hareketleriyle göstermesidir.
Bu yazıyı kaleme alan bir arkadaşınız olarak ben bu fikirlere sahibim. Sol ve sosyalist hatta demokratik inanç ve görüşlerin arasında ulusal sorunlar birlikte saygı seviyesinde çözüme kavuşa bilir inancındayım . Hatta fiziksel ayrılıkların (bu federasyon hatta bağımsızlıkta ola bilir ) orta doğudaki halkaların emekten yana çıkar ilişkileri birlikte hareket etme ve birliğine en ufak zararı olmayacaktır. Yeter ki her halk buna özgür ve baskı altında kalmadan karar versin.
Gelelim onurlu bir insan olmanın erdemleri bizlere hangi yolları gösteriyor. Bu konuda içinden geldiğim Kürt halkına bu referandumda önereceğim durum şudur. Bugün yukarıda bizleri yöneten parti ve onun iktidarı, her ne kadar 90 yıllık devlet geleneğini göreceli değiştirmeye kalkmış olmasına rağmen, gerek partinin geçmiş geleneği ve inançları muhafazakar, köktenci hatta radikal dini inançların çıkar çatışmalarında bir diğer İslami hizip tarafından darbeyle muhatap kalmıştır. Farklı inanç ve fikirlerin merkez sağ olarak nitelendirilen koalisyonu, geçmiş yolsuzluklar ve çatışmalarla, gerekçelerle 15 Temuz da yüz üstüne çıkmış ve bir tarafın diğerini alt etme teşebbüsüyle, hepimizin bu tehlikeyle karşı karşıya kalmamamıza sebep olmuştur.
Özünde Türk İslam anlayışının ağırlıklı ideolojik yapısı yeniden AKP iktidarının tabanında temel inanç şekillenmesini güçlendirmiştir. Bu gün sürpriz olmayan MHP ittifakı bunun en güçlü kanıtıdır. Türk İslam inancı özünde ırkçıdır. İslamın ümmet anlayışına tümden tersidir. Kendi ırkının dışında hiçbir ulusun islamı yeterince uygulayamayacağına ve Türklerin tek alternatif bir ulus olarak tüm diğer ulusları kendi halifeliğinde yönetmek (aslında ulus adına sömürmek ) anlayışındadır.
bugün bu zihniyet AKP ile birlikte referandumda ortak hareket etmektedir. Herkesin bildiği gibi Kürt düşmanı azılı faşist görüşlere sahip MHP çıkarları ve anlayışları AKP ile uzlaşmazsa, anlaşmasa hayatta birlikte hareket etmezler. Kendini Kürt olarak nitelendiren fakat ümmet anlayışı ve İslam kardeşiğinde hareket eden mütedeyen ve muhafazakar kardeşlerimin bu referanduma giderken niçin evet denmemesi gerektiğini niçin #hayır denmesini çok iyi düşünmelerini ona göre hareket etmeleri çok önemlidir. Çünkü onların önerilerinde, demokratik talepleri en ufak kırıntısını dahi içinde barındırmıyor. Demokrasi adına en ufak bir anlayış yok. Kaderimizi tümüyle bir tek adamın ve onun idda ettiği bir ırkın dudakları arasına terk etmemizi ve ilerde başta Kürtler olmak üzere tüm ezilen halkaların baş belası bir durum yaratacağını sakın unutmayın.
Doğruları konuştuğumu, biraz geçmiş Alman ve İtalyan, İspanyol tarihine göz atın ne demek istediğimi anlayacaksınız ! faşizm halkların düşmanıdır. Kardeşlik değil düşmanlık ve savaş üretir ! Eğer bugün o referandumdaki AKP fikirlerine ve MHP nin beklentilerine evet derseniz,olacak tüm vahşi gelecekten ve kıyımlardan da bizzat sizlerde sorumlu olacaksınız ! benden söylemesi !
Erkan Polat-Teletex News24
Average Rating