Ahmet Munteziri tutuklandı
Ahmet Munteziri tutuklandı
1979 İran İslam devriminden sonra ülkenin en güçlü ikinci adamı Ayetullah Munteziri‘nin uygulamalardaki yanlışlıklara, hukuksuzluklara itiraz etmesi egemenlerin hoşuna gitmemiş ve onu toplumda itibarsızlaştırmak için bütün yöntemler kullanılmıştı. Özellikle hukuksuz infazlara itiraz etmesiyle birlikte siyasi lince maruz kalmıştı. Daha sonralarda ise bu siyasi baskı ailesi üzerinde de uygulanmaya başlandı.
Ayetullah Munteziri’nin ailesinin verdiği bilgiye göre, Ahmet Munteziri Özel Ulema Mahkemesindeki ifadesinden sonra tutuklandı. 1989 yazında tutukluların hukuksuz bir şekilde infaz edilmesiyle ilgili olarak Ayetullah Munteziri’nin bir röportajının yayınlanması üzerine başlayan baskılar devamında Hucetullah Ahmet Munteziri her hangi bir delil sunulmadan mahkemeye çağrılmış ve tutuklanmıştır.
Ailesi basına yaptığı açıklamada bu özel mahkemenin hukuksuz olduğuna vurguyla, herhangi bir delil olmamasına rağmen egemen iktidarın arzuları doğrultusunda hukuksuz bir karar verilmiştir. Açıklamada, “İtham edilen konuyla ilgili hiçbir delil bulunmamaktadır ve böyle bir olayla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.
Ayetullah Munteziri konusunda kısa bir hatırlatma…
Munteziri, eğitimini Şiilerin kutsal kenti Kum’da tamamlayan Muntazeri, Ayetullah Humeyni’nin ders halkasından geçerek Feyziye Medresesi‘nde hocalık yapmaya başladı. 1963 yılında Ayetullah Humeyni’nin çağrısı üzerine Şah Rıza Pehlevi’nin Beyaz Devrimi’ne karşı gelerek sonrasında İran Devrimi’nin öncü isimlerinden oldu.
Şah Rıza Pehlevi iktidarı tarafından tutuklanan Muntazeri, 1974 yılından 1978 yılına kadar 4 sene hapis yattı. Devrim öncesinde Ayetullah Talegani ile birlikte vazettiği Hutbeler kitap haline getirildi. İran Devrimi’nden sonra ders kitabı olarak Dirasat fi Vilayah al-Faqih (Velayet-i Fakih Dersleri) adlı kitabı yazdı.
Ayetullah Humeyni, Muntazeri için “Özüm onda saklıdır.” demişti. Ancak 1988 yılında Halkın Mücahitleri örgütüne diğer muhaliflere uygulanan politikayı, ceza evlerinde hüküm giymiş mahkumların infaz edilmesini ve insan hakları, kadın hakları, zincirleme tutuklamalar ve baskı önlemleri gibi mevzularda tenkitlerde bulunduğu için Ayetullah Humeyni’nin yerine getirilmesi fikrinden vazgeçildi gözden düştü ve adı tarih kitaplarından çıkarıldı. 1997 yılında cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra bir camide yaptığı konuşmada, dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in dini ve siyasi otoritesini tenkit ettiği için ev hapsine mahkum edildi. Kum kentindeki evinden dışarı çıkmasına ve çok istisnai durumlar dışında ziyaretçi kabul etmesine 6 sene boyunca izin verilmiyordu. 6 yıl neticesinde ev hapsi sona erdi.
2009 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde açıklanan seçim sonuçlarını kabul etmedi ve şunları söyledi:
“Hiçbir aklıselimin kabul edemeyeceğini ve güvenilir kanıtlara göre halkın oylarında büyük değişiklik yapıldığını” ileri sürdü. Seçim sonuçlarının protesto edilmesi üzerine “halkın ve dünyanın gözleri önünde, … bu halkın ve milletin çocuklarına tam bir saldırganlıkla saldırdılar, savunmasız kadınlara ve erkeklere, sevgili öğrencilere saldırdılar ve onları döverek tutukladılar” dedi.
İran’da devrimden sonra insan hakları konusunda iktidarı tenkit ederek şu sözleri söylemiştir:
“Güce, zulme, halkın kullandığı oylarını gizlice değiştirmeye, öldürmeye, kapatmaya, tutuklamaya ve Stalinist ve Ortaçağ işkence yöntemleri kullanmaya, baskı uygulamaya, gazetelerin sansürüne, kitle iletişim araçlarının önüne kesmeye, toplumun aydınlanmış ve seçkin kesimini yalan yanlış gerekçelerle hapse atmaya ve hapishanede onları sahte itiraflara zorlamaya dayanan bir rejim lanetlidir ve gayrimeşrudur.”
Kum kentindeki evinde, The Guardian muhabirine dini liderlik makamı hakkında şunları söylemişti:
“Doğruyu söylemeyi dini görevim sayıyorum… Kuran’dan yönetme hakkının halka ait olduğu sonucu çıkar. Dini lider, kanun önünde herhangi biridir; kanunun üzerinde olamaz. Uzmanlığı dışında kalan işlere, örneğin ekonomiye ve dış politikaya karışamaz… İslam toplumunda bugünkü şartlarda idareciler dışında kimsenin bir söz hakkı olmamasına, devrimin çocuklarının hapse tıkılmalarına çok üzülüyorum.”
Bahailerin tutuklanmasıyla ilgili olarak “Bahailerin İranlı olduklarını, dolayısıyla vatandaşlık haklarından yararlanmaları gerektiğini” söylemişti. “Bahailerin kutsal bir kitapları olmadığı için 1979 Anayasası’nda Hristiyanlar, Museviler ve Zerdüştler gibi dini azınlık sayılmadıklarını” söyleyen Muntazeri, “Ancak Bahailer bu ülkeden oldukları için, bu ülkede doğmaktan gelen haklara ve vatandaşlıktan doğan haklara sahiptirler ve dolayısıyla İslam’ın Kur’an’da ve hadislerde vurguladığı onurlu yaşama hakkından yararlanmaları gerekir” demiştir.
Fotoğraf Lale Parkı (çocukları İslam Cumhuriyeti tarafından siyasi nedenle idam edilen) annelerinin Ahmet Munteziri’yi ziyaret etmelerinden.
Average Rating