
HANGİSİ BİZİM KÖY? / Kadir DAĞHAN
Bir köy mü vardı uzakta. Hani gitmesek de, görmesek de bizim olan bir köy. Neredeydi, nereye uzaktı o köy. Yakıldı, yıkıldı mı yoksa. Köyün adı eski miydi, yeni miydi ya da bir adı var mıydı. Şarkıyı yanlış mı hatırlıyorum acaba. Köy bizim değil mi. Yakmasak da yıkmasak da mı olacaktı sözleri. şarkı da, adı geçen köy veya köyler bir hayal ürünü müydü.
Son günlerde yine mi hayal görüyorum yoksa halüsinasyonlar içinde miyim. Ama yok. Sorun ben de değil. Köylerden bahsediliyor yine. Vahşetlerden konuşuluyor. Her yer de olmasa da bazı resimler dolaşıyor bir yerler de. Dayanılacak, inanılacak gibi değil. Görsek de görmesek de köyümüzün resimleri mi.
Hiç son bulmayacak mı bu görüntüler..Bilmiyorum, bilemiyorum. Ama yaşayarak, görerek, öğrenerek bildiğimden emin olduğum bir şey var. Acılar da, sevinçler de ortak ve akli duygular oluşmuyorsa bizim diyeceğimiz ne köy, ne şehir, ne de bir ülke yoktur artık.
Bir ülke, bir toplum işgallere, saldırılara uğrayabilir, katliamlar yaşayabilir. Tarih kendi tanıklığında bunun sayısız örnekleriyle doludur. Temeli ve dayanışma hamuru sağlamsa hiç bir güç o toplumu yıkamaz ama. Bir şekilde ayağa kalkar, yaralarını sarar ve daha güçlü bir şekilde dünya da ki yerini alır.
Ancak bombaların, katliamların yıkamadığı bir toplum aklını, vicdanını, ortak duygularını kaybetmişse ayakta kalması çok zordur. Çok çabuk yıkılır, parçalanır. Hem de topa tüfeğe gerek kalmadan. Bir yer yıkılırken, bir orman yakılırken, bir haksızlık-hukuksuzluk yaşanırken, bir insan katledilirken yaklaşımlar aynada ki görüntü kadar nettir. Birileri karınca misali de olsa üzülüyor, tepki koyuyorken, birileri de alkış tutuyor, seviniyorsa sözün de insanlığın da bittiği yere gelinmiş demektir. Birileri su dökerken birilerinin de benzin dökmesinden başka bir şey değildir bu.
Yangınlara su dökenler ile benzin dökenlerin kazananı belirleyecektir artık dünyanın neresinde olacağımızı. Sürekli suçlayarak, ötekileştirerek, iftiralarla düşmanlaştırarak ateşlere benzin dökenlerin bizi yürümeye zorladıkları yolun kendisi de sonu da bellidir. Atom bombalarının bile yıkamayacağı bir toplumu, bir ülkeyi işte bunlar yıkar, parçalar, bitirir.
“Diyelim ki ezdiniz, kırdınız, mahvettiniz. Ölen öldü. Kalanları içeri attınız. Ne olacak sanıyorsunuz? İçiniz rahat mı olacak?” demişti bir tarihte Ümit KIVANÇ. Ellerinden benzin bidonlarını eksik etmeyenlerin anlaya bileceği bir şey değildir bu ama. Bu güne kadar ne anlaya bildiler, ne ders çıkardılar. Sanıyor ki ateş sadece bulunduğu yeri yakıyor. Akıl yok, vicdan yok, yürek yok çünkü.
Kadir DAĞHAN-Teletex News24
Average Rating