Bergire şîr nabın kihél (Sütçü beygirinden küheylan olmaz)

Read Time:2 Minute, 53 Second

Aynı “soydan” gelen ama tamamen birbirlerinden farklı nitelikler taşıyan ve de asla aynı olmayan olguları anlatan çok sayıda Kürtçe atasözü var. “Şalul tu carkî nabe bülbül” (kanarya hiç bir zaman bülbül olamaz), “Bergire şîr nabın kéhél” (sütçü beygiri hiçbir zaman küheylan olamaz) gibi. Evet, kanaryaya dünyanın en güzel gül bahçeleri sun, o hiçbir zaman “bülbül” kadar “gülü” tanımaz, tanıyamaz ve bülbül kadar da güzel ötemez. Sütçü beygirinin sırtına istediğin kadar Kirmanşah halısından yapılmış palanı vur, istediğin kadar perçemine “Siirt el işlemesi” boncuk tak, o at asla küheylan (kihél) olamaz.

Screenshot_20170222-152119.png

Anayasa referandumu çalışması hız kazanmaya başlayınca bu Kürt atasözlerini hatırlamama birkaç şey neden oldu. Bugünlerde hain Kürtler TV ekranlarında sıkça boy gösterir oldu. Bu hainlerden biri, birkaç sene gibi kısa bir zamanda milyar dolara sahip olan zattır. Onlar da tıpkı amcaları, dayıları gibi  “bir tek çakıl taşı vermeyiz” diyen zamanın başbakanlarına biat eden kişiliklerdir. Her ne kadar kabadayılıktan, külhanbeylikten dem vursalar da bu zatlar “tavşan yüreklidirler”. Bunlar “aile efradı” içinde, kazasında bile zırhlı araçla gezmektedirler ve dört tarafı kale duvarlarıyla çevrilmiş sitelerde yaşamaktalar… Ama TV ekranlarına çıkınca “aslan” kesilirler. Bu zatlardan birinin TV ekranında söylediklerine bakın: “Membiç Kürtlerin değil, Türkmenlerin ve Arapların şehridir…”  Bakın bunlar anayasa referandumunda niye “evet” diyorlarmış: “DAİŞ referandumda hayır dediği için Kürtler evet demelidir, bölücü örgüt hayır dediği için Kürtler ‘evet’ diyor, ‘hayır’cılar çözüm sürecini tıkadıkları için ve de bu anayasa taslağı kesinleşirse Kürt sorununu çözmek kolaylaşacağı için, bölücüler iç savaş çıksın istedikleri için evet.” Bir de bu zatlara ideolojik lafazanlık yapmaları için laf pişiren “sol” dönekler vardır.

 

Bunların bir kısmını yakından tanıyoruz. Ta Nedim Tör döneminden beri TKP (Türkiye Komünist Partisi) içinde palazlanmış, yakın tarihte de “Altın Çocuk” olarak bilinen baş hain ve likidatörün kuryesi ve katalizör elemanı olup ve  şimdi de Sultan’ın “danışmanlığı”nı yapan familya vardır. “Balıkçı”lar ise bu kesitlerin ara kanallarını oluşturuyorlar. Biz, bütün bu hain ve dönekleri iyi biliriz. Sömürgeci güçlerle işbirliği yaparak “Kürt burjuvazisi” rolüne soyunan ve bu yolda palazlanmaya çalışanlar, dini bir afyon gibi kullanarak Kürt halkını cahil, beceriksiz, akılsız, köle gören, dün derin güçlerin emriyle Kürt yurtseverlerini  “domuz bağlarıyla” boğan “liderleri” ellerini kollarını sallayarak cezaevlerinden çıktıktan, provakatif örgütler kuranlar elbette Kürt halkının özgürlük taleplerinin karşısına çıkarak referandumda “evet” oyu kullanacaklardır.

 

Bunların şovenizmi körüklemekten ve iç savaşı kışkırtmaktan başka çareleri kalmamıştır. Bakın MHP’li Sinan Oğan gibileri bile ne diyor: “AKP esnafa silahlı eğitim veriyor, ha dediklerinde sokağa çıkacaklar.” Dün Nurettin İspirleri, “Komando Mustafa”ları devrimcilerin üzerine salanlar, “Kanlı Pazar”ları tertipleyenler, Beyazıt Meydanı’nın ortasında güpegündüz Taylan Özgür’leri katledenler, MTTB’nin (Milli Türk Talebe Birliği) tetikçiliği yapanlar, bugün meclisin en yüksek kürsüsünde otursalar bile, bunlar çoktan cani damgasını yemişlerdir. Zor bir süreçten geçildiği doğrudur. Her taraf düşmanın gözetimi altında. Ama bir başka doğru daha var: Bu kan emiciler daha şimdiden kaybetmişlerdir. Suriye’de bataklığa battılar. El Bab’ta  “kazandık” diye atılan “zafer naraları” tuzağa düşmüş tilkinin can havliyle çıkardığı sesten farklı değildir.

 

Kuzeyde Kürt oluşumun hiçbir rengine asla müsaade etmeyenler, “sınırlarımızda hiç bir Kürt oluşumuna izin vermeyiz,  Suriye’de biz Kürtlere karşı değil, bölücü terör örgütüne karşıyız” diyenler panik içindeler. İktisat biliminde “marjinal fayda teorisi” adında bir kuram vardır. Bunalım ve kriz dönemlerinde genel geçer ekonomik yasalar ya tamamen rafa kaldırılır ya da ikincil plana itilir, her şeyden azami “faydalanma” anlayışına göre hareket edilir. Tam da o dönemdeyiz. Ahmed Arif’in dediği gibi: “… dayan kitap ile / dayan iş ile / tırnak ile, diş ile / umut ile, sevda ile, düş ile / dayan rüsva etme beni!” referandumda “HAYIR” oyu kulan!

 

Ömer Ağın

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: