Erdoğan’ın Kürt’lere diz çöktürme savaşı, ve diz çökmeyen, direnen Kürt’ler / Fecri DOST

Read Time:6 Minute, 54 Second


Bugün Kürd’ler yüz yıl sonra yeniden kendi kaderlerini ellerine almak için büyük bir mücadele içerisindedirler. Amansız direniyor ve amansız kavga ediyorlar. İki yüz yıl önce örülmüş olan Kürd-Kapanı’nı kırmak için de gerçekten de destanlar yaratarak hem de ağır bedelleri olsa da mücadele ediyorlar. Böylesine tarihi bir an’ı Kürd’ler yaşarlarken, Kürd,leri boyunduruk altında tutmak isteyen sömürgeci Devletler de elbette boş durmuyorlar. Her gün yeni hile ve oyunlarla Kürd’lere galebe çalmak için Kürdlerle uğraşıyorlar. Bizler Kürd’lerle böylesine kirli yol ve yöntemlerle uğraşan güçlerin yaptıklarına anlam verebiliriz. Ancak bu kadar kirli yol ve yönteme bu muktedir güçlerin başvurdukları bilinmesine rağmen; bu muktedir, kendilerini beğenmiş, tekçi, baskıcı, zorbacı, kan emici ve hatta halkları soykırımdan geçiren güçlere halen kimi kemikçiler hem de bunlar ileri demokrasinin temsilcileri olarak kendilerini görenler ise arka çıkıyorlarsa orada gerçek manada toplumsal ahlaki ölçülerin dibe vurmasından söz etmemiz yanlış olmayacaktır.

img_2143

Başta Kürd’lere ve kendisinden olmayan toplumun diğer kesimlerine Erdoğan ve AKP Devleti tam faşizanca saldırmaktadır. Tekçi görüşleriyle artık Hitler bile bu kişinin eline su dökemez. Öyle ki günlük olarak böylesine bir Diktatör, lümpenleri de aşan bir üslup ile halklara, inançlara, topluluklara, aydınlara, sanatçılara, sporculara, kadınlara, mellelere, sivil toplumculara derken toplumun tüm kesimlerine ağzına ne geliyor ise söylemekte ve hakaretler yağdırmaktan imtina etmemektedir.

Örneğin Aydınlar için:

Kendilerine akademisyen denilen güruh, Müstemleke zihniyeti, Mandacı, Sözde aydınların ihaneti, Aydın müsveddeleri”, Karanlık ve cahil, Lümpenler, Kürd’lere terörist gibi sözler sarf eden böylesi bir kişi ve Diktatöre toplumun ezici çoğunluğunun ses çıkarmaması esef vericidir. Bunlar yetmezmiş gibi bugün Bakûrê Kurdistan da bu faşizan zihniyet Kürt halkını bir soykırımda geçirmek için her türlü ölüm tekniğin kullanmaktadır. Şehirleri etrafını tank ve toplarla örerek her gün kıyımlar gerçekleştirmelerine rağmen ülkenin batısından tek bir ses çıkarmadığı gibi, destek sunmaktadır. Kimi gazetecilerin Erdoğan’a Türkiye’nin insan haklarını ihlal etmesi üzerine sorulan sorulara ise, Goebels’i olan Söleyman Soylu’nun cevaplandırmasını istiyorlar. Goebels’den Yahudi kırımı var mı yok mu sorusunun cevaplandırmasını istemeye benzeyen bu durum, sözün tam manasıyla dibe vurmuşluktur. Ahlaki çöküntüdür. İnsani tüm değerlerden vazgeçmektir, istifa etmektir.

Biz; kendilerini insanlığın -ahlaki ve demokrasi açısından- öncüleri gören, ölçü sayanların bu tür dibe vurmuşluklarını nasıl tanımlayacağız? Böylelerine hangi sıfatı layık göreceğiz? Bu ilişkilere ne diyeceğiz? Kirlenmişlik, Ruhen çökmüşlük, vicdanen kararmayı olsa olsa Kirli Çıkar İlişkileriyle tanımlamaya çalışsak bile, bu düzeyde bir düşmüşlüğün ve toplum dışılığın tanımlanmasına yetmeyecektir.

Türk devleti yıllardır Kürt halkına karşı, kuralsız ve pervasız bir savaş yürütüyor. AKP devleti kurulduktan sonra Ordu yeniden modernize edilip, silah teknolojisiyle donatıldı. Böylece Kürdistan’ın her karış toprağına, ordu güçleri ve askeri birimleri konuşlandırılıp Kürdistan’ın hiçbir yerini, askeri karargâh ve kalekol ile polis birimi ve karakollarından yoksun bırakılmadı. Kürdistan’ın her yeri kışlaya döndü. AKP devleti Kürdistan’ın her karışını, yeniden işgal altına alıp, rejim inşalarına son hızda devam etti. AKP faşist rejiminin Kürt toplumunun öz değerlerine ilişkin ne varsa ya yok ediyor ya da başkalaştırıyor, bunu yaparken de bütün gücünü, imkânlarını kullanmaktan geri kalmıyor. Sadece katletmiyor aynı zamanda uyguladığı insanlık dışı yöntemler ile onursuzlaştırıp, ruhsal bir kırım gerçekleştirmek istiyor. Kürt kültürünün köklerini dahi yok etmek istiyor. Bunun örneklerini Surda, Cizre’de, Şırnak’ta, Nusaybin’de, Varto’da Yüksek ova’da ve daha ismini sayamadığım onlar ca il ilçe belde de mevcuttur. Kendisi dışındaki her düşünceyi, halkı yok sayan bir imha planı uyguluyor. AKP devleti ahlaki ve politik toplum bilincinin ve yaşamının açığa çıkmasını önlemeyi amaçlayıp maddi ve manevi kültürel değerlerin, toplumlar arası akışını ortadan kaldırmak gayretini gösteriyor. Halkların irade ve karar gücü haline gelip, kendilerini yönetme istemlerini engellemeyi, temel hedeflerden biri olarak esas alıyor.

AKP Devletinin Savaş Ekonomisi

Türk Devleti 2023 yıllına kadar, var olan Faşist yapılanmasını daha da güçlendirip amaç ve stratejiler doğrultusunda emellerine ulaşmak istiyor. Bugün getirmek istedikleri sözümona cumhurbaşkanlığı sistemi bu diktatöryal rejimin inşa edilmesinin birinci aşamasıdır. Ayrıca Büyük Ortadoğu Projesi doğrultusunda, Türkiye’ye verilen taşeronluk rolünü de oynama çabası içindedir. Bu eksende Devlet -Hükümet-Ordu ve AKP dörtlüsünü savaşa ve işgallere göre yapılandırma sürecine dâhil olduğu anlaşılmaktadır. Kendisini savaş liderliğine, hükümetini savaş hükümetine ve partisini de savaş partisine hazırlarken politikalarını ve ekonomisini de savaşa göre düzenlemektedir. Bu politikalar ekseninde birçok devlet, ülke gelirinin önemli bir kısmını silahlanma yarışına harcamaktadır. Bir kaç örnek verirsek eğer; Türkiye askeri harcamalarını 2015 yılı itibarıyla %12. 4 artırarak 21. 2 milyar dolara çıkarmıştır. 2016’da ise %4 .4 artırarak, mili bütçenin %7.3’ne tekabül edecek şekilde oluşturmuştur. Böylelikle uluslararası silahlanma ile yeni sömürü ve işgal alanlarını elde etme yarışına dâhil olmuştur. Ayrıca Türkiye dış ülkelerden silah satın almamak için İzmit/Gölcük’te Askeri Tersaneler, Ankara-Kırıkkale ve Çankırı da silah ve mühimmat fabrikaları, vb. birçok silah sanayisi ve fabrikaları kurup ölüm makinaları icat etmeye başladı. Bunu yaparken de hesabının bile yapılamadığı miktarda milyarlarca doları aşan harcamalar yapıyor.

AKP Devletinin Savaş Politikası

Demokrasiye evirilemeyen ve özgürlüklere kapıyı açamayan AKP Devleti, büyük bir yalan dünyası oluşturup, rüyalar âleminde dolaşmaktır. AKP ideolojik ve siyasal yapılanmanın yaşam bulması için eğitim, güvenlik, askeri, ekonomik, diplomatik, kültürel ve sanatsal faaliyetleri başta olmak üzere, devletin tüm politikaları, plan ve programları bu amaca göre şekillendirildi. 14yıllık AKP iktidarı boyunca, polis ve faşist yapılar eliyle çeşitli bahanelerle meydan ve sokaklarda insanlar infaz edildi. Yüzlerce çocuk ve bebek öldürülüp, katledildi. Yüzlerce kadın cinayeti işlendi. Binlercesi şiddet gördü. On binlerce insan gözaltına alınıp tutuklandı. Sayısız insan alanlarda ve karakollarda saldırı ve işkence gördü. Başta düşünce yasağı olmak üzere, temel insan hakları ve özgürlükler alanına, mevcut ihlaller, engeller ve yasaklar artırılarak, yeni düzenlemeler getirildi. Her türden muhalefet bastırıldı. AKP hükümetinin bu gün kirli politikalarla Kürd halkı üzerinde uyguladığı kirli psikolojik savaş onun gerçek yüzünü ortaya koymaktadır. Kürd halkına ‘’Ya benim faşist rejimime baş eğersin, ya da Baş verirsin’’ dayatması kendisini her yönlü gösteriyor. AKP devleti Kuzey Kürdistan’da halka karşı tanklarıyla, toplarıyla tüm güçlerini seferber edip kirli kuralsız bir savaş uygulayarak Kürt toplumunun gerçeğine dair ne varsa hepsini kırımdan geçirip yok etmek için elinden geleni yapıp faşizm uyguluyor. Bunun verileri yukarda dile getirdiğimiz örneklerle mevcuttur. Son olarak bu Nusaybin’in Xerabe Bavo köyüne yapılan abluka işlenen katliamlar ve yakılan köy evleri bu konseptin ufak bir halkasıdır.

AKP Devletinin Korkulu Rüyası

AKP hükümeti Kürtlerin başarısını gördükçe korkuları ve endişeleri de arttı. Bu gün Kürt halkına uyguladığı imha girişimlerinin başlıca 3 sebebi var:

1- Ortadoğu’daki Kürt halkının direnişi ile ortaya çıkardıkları kazanımlar. Daha önce Güney Kürdistan’da başlayıp başarıya ulaşan Kürd realitesi, aynı direniş Suriye’de de başarılı olunca Erdoğan-Türk Devleti Türkiye’de de aynı direnişin olmasından korktu.

2- Kürt güçlerinin Rojava ve Güney Kürdistan’da DAİŞ gibi vahşi bir örgüte karşı savaşıp başarılı olması ve uluslar arası arenada prestij kazanması, buna bağlı olarak’da uluslar arası güçlerin Kürtlerle birlikte çalışmak istemesi ve yardım etmeleri.

3- 7 Haziranda HDP’nin çok yüksek bir oyla barajı aşıp milletvekili sayısını arttırması.

AKP hükümeti Kürt halkının bu başarılarını kendi tahtına karşı büyük bir tehdit olarak gördü. Başta düşünce yasağı olmak üzere, temel insan hakları ve özgürlükler alanına, mevcut ihlaller, engeller ve yasaklar artırılarak, yeni düzenlemeler getirildi. Her türden muhalefet bastırıldı. Çeşitli entrika ve komplolar meşru görülüp, hayatın rutinleri haline geldi. Ayrıca AKP hükümeti Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılmasında söz sahibi olup, sömürü kaynaklarından pay almak için çabalıyor. Bütün bu amaçlarına ulaşmak için de her türlü yol ve yöntemi, ilişki ve ittifakı mubah görmektedir. İçte ve dışta çeşitli terör örgütleriyle buluşup desteğini sunarak, birliktelikler oluşturarak, ortak hareket ediyor. Kürtlere dönük büyük bir nefret ile yürüttüğü düşmanlığı tüm Ortadoğu’ya yaymak istiyor. AKP hükümeti amaçlarına ulaşabilmek için Kürt halkı üzerinde katliamlar gerçekleştirip güç gösterisi yapıyor.

Kürt Halkının Büyük Direnişi

AKP rejimi ürettiği ve satın aldığı silahlarla ‘PKK’ye karşı savaşıyorum’ adı altında Kürdistan’da sivil insanlara karşı kirli bir savaş yürütüp, insanları katletmektedir. Kürdistan halkının direnişi karşısında zorlanan AKP sömürgeciliği her geçen gün daha çok sivillere saldırıp bu büyük direnişi kırmaya çalışıyor. Uyguladığı güç karşısında devasa bir direniş ve mücadeleyle karşı karşıya kalan Erdoğan rejimi yaşadığı şokun etkisiyle daha çok saldırganlaşıyor ve faşist bir yaklaşımla bu savaşı aşabileceğini zannederek bataklıkta çırpınıyor. Artık sona geldiğini bildiği için içindeki bütün kinini, öfkesini kusuyor. AKP’nin faşist rejimi şunu iyi bilmelidir ki yaşattığı bu zulüm ve şiddetle başarılı bir sonuç alamayacak. Nasıl ki Rojava ve Güney Kürdistan’da onca savaşa onca katliama rağmen Kürtler yok edilemedi, Kuzey Kürdistan’da siviller hedef alınarak ne Kürt nede Kürdistan yok edilemeyecek. İşte tam da bu noktada önümüzdeki referandum Kürtler için de AKP faşizmini, Erdoğan faşizmini alaşağı etmek için bir fırsat doğurmaktadır. Bu referandumda eğer Erdoğan kaybederse demin yukarda saydığım Türk devletin bütün projeleri de çöker.

 

Fecri DOST- MEZOPOTAMİA NEWS

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: