​NE AVCI NE DE AV OLMAMAK…

Read Time:2 Minute, 32 Second

Birkaç hafta  önce yazılı ve görsel basında bir olay sıradan bir haber olarak düştü ve yine sıradan bir şekilde geçip gitti. Olay şöyle:


 

Üç kişi ya da avcı eksi derece soğuk ve her tarafın karlarla kaplı olduğu doğu illerimizin birinde avlanmaya giderlerken çığ altında kalmaları sonucu yaşamlarını kaybediyorlar. Her şey den önce bir canlının, insanın ölümü acıdır, üzüntü vericidir. Ama öldürmeye giderken ölünebileceği de bir doğa kanunudur. Ava giden avlanır da mı yoksa. Bir başka haber.  Sosyal medya da çok paylaşılmıştı. Avladığı tam 53 adet kekliği yan yana dizip yanında sırıtarak poz veren kahraman!!!  Bir avcı.

Yakaladığı yılanla kameralara selfi çektirirken  yılanın ısırması sonucu yaşamını yitiren yılan avcısı. Vurduğu hayvan güzeli bir ceylanın üzerine basıp ölüm tüfeğini çaprazlama tutarak poz veren bir başkası… Her şeyden önce karda kışta  kendisi  veya yavruları için yiyecek aramaya çıkmış, kimseye zararı olmayan, silahsız, savunmasız  hayvancağızları  öldürmek insani midir. O hayvanlardan birisi de canını kurtarmak için katilini öldürürse ölen mi, öldüren mi suçludur. Hangisi vahşidir.

Bir serçe bile yuvası dağıtıldığında, yavruları zarar gördüğünde çığlıklarla öter, kanatlarını çırpar, minik gagasıyla saldırganı ısırmaya, uzaklaştırmaya çalışır.  Ölse, öldürülse de. Kim serçeyi suçlayabilir. Hele bir de yuvası dağıtılmak istenen söz gelimi bir kartal, bir şahinse Kim kartala ne diye bilir, Şahine ne suç atabilir. Oysa ki ne serçe, ne kartal, ne şahin,hangi canlı olursa olursa olsun. Herkes yuvasında özgür yaşasın, özgür uçsun. Tüm cellatlar uzak dursun tüm yuvalardan. Doğru olan da budur…

Avcılık bir spor, avcılar da sporcu mudur…Kaç tür avcılık vardır..Hazine avcıları, kuş avcıları, balık avcıları, KELLE avcıları…Avcılar doğanın dostu mu düşmanı mıdır.
Sorular uzattıkça uzatılabilir. Uzun uzun konuşulabilir de…Ama konu bu değil. Kimseyi yargılamak hiç değil. Haddime de değil. Kesinlikle böyle bir amacım yok. Ancak var olan tek gerçek avcının AVCI olduğudur. Avcının bildiği tek şey de AV ve AV’ını öldürmek. Tek hedefi bu ve tüm konsantrasyonu da bu nokta çünkü.

Bunun için de her tuzak, her yol mubahtır kendisine göre. AVCI Avıyla asla eşit olmaz. Hep silahlıdır, örgütlüdür, kararlıdır, acımasızdır. Silahlarıyla, köpekleriyle, donanımlarıyla hep üstündür. Avının rengi, cinsi, yaşı, yalnızlığı onu hiç ilgilendirmez. Öldürdükçe mutlu olur, mutlu oldukça öldürür. Bu yüzden hep yeni avlar peşindedir. Silahsız ve yalnızken çok korkaktır ama. Teke tek olduğun da adımını atamaz…
Ne var ki bilmediği, hesaba katmadığı bir şey vardır kahramanımızın. AV’ın YAŞAMA İSTEĞİ. Avcının öldürme arzusuna AV da yaşama arzusu ve can havliyle karşı koyar, direndikçe direnir…

“Gitme ceylan bu dağlardan! Vururlar seni “ uyarısı ya da “Aman avcı vurma beni.” Yalvarışından çok fazlasıdır avcı ile av ilişkisi.

Artık o an dünya AVCI ve avcıdan yana olanlar ile Avcıya karşı olanların etrafında dönmeye başlayacaktır. Ve insanlık örgütlü bir şekilde öldürmeye, karşısındakiler de ölümüne direnmeye başladığından beri de dünya böyle dönmektedir. “Doğru yaşam ne zaman başlar, kaçırılır mı yoksa yanından geçip gidilir mi.” der Rosa LUKSEMBURG. Öldürmek midir doğru olan yoksa yaşamak, yaşatmak mı.. Ne yazıktır ki avcısı çok olan coğrafyamda çok güvenli!!! sandığımız yerler de bile çocuklar ölmeye devam ediyor..
Yolu inadına YAŞAM ve YAŞATMAK’tan geçen, Avcılara direnen tüm insani yüreklere tek değil tüm dillerden SELAM OLSUN.

 

Kadir DAĞHAN MEZOPOTAMİA NEWS 

About Post Author

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: