
BOYKOTA HAYIR ! / Teslim TÖRE
Önümüzdeki referandum için “boykota hayır” önerisi tabi ki karşı devrimcilere, Erdoğancılara yönelik bir öneri değil. Devrimcilere, demokratlara, ilericilere, sosyalistlere; Kürtlerin, Erdoğancıların dışında kalan tüm kesimlerine (işçi, köylü, zengin, fakir, emekçi, emekli), Alevilerin de tüm kesimlerine, işçilere, yoksullara, emekçilere, ben insanım diyen ve gerçekten de insan olan tüm insanlara yapılmış bir öneridir. HAYIR, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiç bir döneminde insan olan insan için hiç bu kadar önemli ve işlevsel bir nitelik taşımamıştı. HAYIR Türkiye tarihinde hiç bugünkü kadar: Taciz, tecavüz, yalan, dolan, kurnazlık, hile hurda, ahlaksızlık, vicdansızlık, haksızlık, adaletsizlik, hukuksuzluk, insafsızlık gibi tüm kötülüklerin önünü alan, yolunu kesen bir faktör hatta fenomen olamamıştı. HAYIR günlük hayatımızın her dakika, saat ve günümüzün, konuşma dilimizin vazgeçilmez bir kavramı iken 16 Nisan’da yapılacak olan referandumdaki sandıkta çoğunluk olarak çıkarsa tarihi bir fenomen haline gelecektir. 16 Nisan referandumunda HAYIR zafer kazanarak çıkarsa: Türkiye’nin sadece bugününü değil geleceğini de belirleyen bir fenomen konumuna gelecektir.
Mevcut durumda Türkiye büyük bir hızla çok kötü bir sona doğru ilerliyor. Bu kötü gidiş engellenemezse bu gidişle Türkiye sadece kendisini değil çıkamamak üzere içine girip daha da alevlendireceği bölge ateşini Türkiye’yi de kapsayacak şekilde daha da tehlikeli boyutlara yükseltecektir. Türkiye ekonomisi kelimenin gerçek anlamı ile çöküş yaşayacaktır. Parası “pul” olma yolunda hızla ilerliyor. Türkiye ekonomisi A’dan Z’ye kadar emperyalist ülkelere bağlı ve bağımlı, doların yükselip yükselmemesi Dünya Bankası’nın, IMF’nin, Dünya Ticaret Örgütü’nün tavrına bağlı iken, Erdoğan kör cahiller gibi yandaşa “Dolar ve Avro”yu Türk Lirası ile değişin diyerek TL’nin dolar karşısındaki değer kaybını durdurmaya çalışıyor. Referandum havuzunda Hayır, Evet’ten daha az çıkarsa ekonomi bugünkünden daha kötüye gidecektir. Gidecektir çünkü global dünya sistemi içinde yer almakta olan ülkelerin hiçbirisinin ekonomi politikası globalizmin oligarşisi konumunda olan: Dünya Bankası, IMF ve Dünya Ticaret Örgütü’nden bağımsız değildir. Geçmişte Yunanistan’da da görüldüğü gibi sistem içi ülkelerin hiçbirisi mevcut oligarşik yapıya rağmen ve ona karşı durarak ekonomisini yönetemez.
Erdoğan, Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu sistemle neredeyse köprüleri atmış durumda. Erdoğan gelecek korkusu ile kendisini kurtarmak için savunmaya başladığı başkanlık sistemine kör bir inatla bağlanmış görünüyor. Global dünya ekonomisinin oligarşik yapısı ile Erdoğan’ın savunduğu başkanlık ve “yastık altı” ekonomi-politiği korkunç bir paradoks yaratıyor. Erdoğan, izlemiş olduğu “yastık altı” ekonomi-politikası ile dünya oligarşik sisteminin ekonomi–politiğine, savunduğu başkanlık sistemi ile globalizmin siyasal sistemine karşı bir duruş gösteriyor. Referandumda “Evet” çok çıkarsa Erdoğan bu ekonomi-politiğini kalıcı hale getirme yoluna gidecektir. Erdoğan böylesi bir yola saptıkça globalizm de Erdoğan’ı Çipras gibi pes ettirinceye kadar bastıracaktır. Yaşayarak da gördüğümüz gibi Erdoğan da eninde sonunda Çipras gibi pes diyecek, fakat globalizm Çipras’a tanıdığı toleransı Erdoğan’a da tanıyacak mı belli değil. Her hal ve şartta Türkiye ekonomisi global denetimli bir çöküşü yaşayacak gibi. Bilvesile iç huzur bugünkünün yüz katı daha kötüleşecektir.
Evet’ler “%50’yi aşamazsa “iç savaş çıkartırız” diyen AKP’liler gelecekte kendilerini beklemekte olan felaketi görerek konuşuyorlar. Ama “korkunun ecele faydası yok” diyen halk deyiminde olduğu gibi, ister toplumu iç savaşla tehdit edip korkutarak etkilemeye çalışsınlar, isterse seçim ve oyların sayımında hile yapsınlar, isterse insanlara para vererek oylarını satın alsınlar: Global ekonominin darbesini yemeleri, Çipras’ın geçmişte düşmüş olduğu durumdan daha kötü duruma düşmeleri kaçınılmazdır. Erdoğan ve devletini globalizmin düşüreceği durumdan kurtarıp, Yüce Divan’da yargılanacak konuma getirecek olan tek faktör de referandumda HAYIR oylarının fazla çıkmasıdır. Erdoğan’ın yargıdan kurtulma şansı hiç kalmadı. Ya uluslararası ya da Yüce Divan’da yargılanacak. Referandumda HAYIR oyları fazla çıkarsa Erdoğan Yüce Divan’da; “Evetler” fazla çıkarsa belki şimdi olmaz, daha çok insanlık suçu işlemeye devam eder ve uluslararası mahkemelerde yargılanır. Erdoğan siyasi ve ekonomi-politika bazında globalizme “hey heyler” çekerek, benzetmek yerindeyse: Binmiş olduğu dalı kesiyor. Maalesef bilmeden değil bile bile kesiyor. Çünkü hem Suriye topraklarını Suriye yönetiminin iradesine rağmen işgal ettiği için işgalci konumuna düşüp, savaş suçu; hem Suriye iç savaşında IŞİD, El Kaide, El Nusra gibi şeriatçı, cihatçı örgütleri destekleyerek insanlık suçu işledi.
Aynı savaş suçunu K. Kürdistan‘ı uçaklarla, tanklarla, toplarla bombalayarak harabeye çevirerek, yüzlerce insanı faili meçhule getirip katlederek, yüzlercesini “yargısız infaz” ederek de savaş suçu işledi. HAYIR oyları üstün gelirse, hemen olmasa bile yakın gelecekte Türkiye kendi sorunlarını kendi iç dinamizmi ile çözme momentini yakalar. Önümüzdeki süreçte demokratik yol ve yöntemlerle sorunlarını çözmeye başlarsa Erdoğan ve şürekası, doğal olarak: Yüce Divan’da ve Türkiye mahkemelerinde yargılanırlar. Ama globalizm, yani dış dinamizm çökertirse iş değişir. O zaman uluslararası mahkeme devreye girebilir. Çünkü referandumda HAYIR oylarının ağır basması her hal ve şartta iç dinamizmi güçlendirecek, Türkiye’nin kendi sorunlarını kendi iç dinamizmi ile çözmesine olanak sağlayacaktır. Dolayısı ile kendi sorunlarını kendisi çözecektir. Yaşayarak gördük.. Yunanistan’ın ekonomik sorunlarını globalizm yarattı ve globalizm çözdü. Çözdü ama çok ağır şartlara bağladı. Dünya Bankası öyle bir yöntem uyguladı ki; Yunanistan bankalarında parası olanlar bile kendilerine ait olmasına rağmen günde 70 Avro’dan fazla para çekemeyecekleri bir konum yarattı.
Bu korkunç ve utanç verici yöntemi Yunan yasalarınca da kalıcılaştırdı. Evet, Yunanistan’ın sorunlarını globalizm çözdü ama Yunanistan’a çok pahalıya mal etti. Yine de Çipras’ı tekrar seçerek Yunan dinamizmi devreye girerek belli bir düzelme yarattı. Erdoğan işi biraz daha uzatırsa sonunun böyle olacağını düşünmek zorunda. Düşündükçe de dengesini kaybediyor, “iç savaştan” falan söz ediyor. HAYIR % 50’den az çıkarsa Erdoğan yönetimi hem globalizmle olan savaşını tırmandırarak devam ettirir, hem de bugün zaten halka açmış oldukları savaşı daha da derinleştirecektir. Bugün zaten Erdoğan devleti halka zulüm savaşı açmış durumda. Hiç kimse geleceğinden emin değil, sokakta özgürce yürüyemiyor, gezemiyor. Eskiden sadece sokakta şortla gezen kadınlara saldırıyorlardı, artık türbanlılara da saldırıyorlar. Türbanlı, türbansız hiç bir kadın sokakta ve evinde güvende değil. Her gün kadınlar katlediliyor. Polis her gün “operasyon” adına yüzlerce insanı “göz altına” alıyor, hapse atıyor. “Bölücü ve Fethullahçı terör örgütü” adı altında binlerce akademisyeni işinden atıp, sokağa bırakıp, hapse koyuyorlar.
Sorguya aldıklarını işkencelerden geçiriyorlar. Türkiye eğitimde, kültürde, sanatta, teknolojide dünyanın en geri ülkeleri arasında, son sıralarda kalıyor. Güvensizlikte iç savaş yaşayan ülkelerin arasında ya da yanlarında bir yerlerde kalıyor. Şu an için bu korkunç gidişin önünü sadece ve ancak önümüzdeki referandumda çıkacak olan HAYIR oyları kesebilir. Söz konusu referandumda HAYIR oyları değil de Evetler baskın gelirse Erdoğan bölgede yanmakta olan ateşi körükleyecek, ateş Türkiye’yi de saracaktır. Referandumdan HAYIR çıkması Türkiye’nin de, bölgenin de, dünyanın da hayrına olacaktır. Bu Hayır herhangi bir Hayır olmayacaktır, Türkiye’de de, bölgede de, dünyada da hayırlara vesile olacaktır. Referandumda çıkacak HAYIR’ın nasıl bir HAYIR olacağını ancak Türkiye’nin, bölgenin ve Putin’li, Trump’lı, Erdoğan’lı dünyanın nasıl bir dünya olduğunu ve böylesi bir dünyanın bu tip liderlerle nerelere sürüklenmekte olduğunu görenler anlayabilirler. Tabi ki ileriye bakan, olabilecekleri gören, insani sorumluluk taşıyan, kendini insana ve insani değerlere adamış insanlar insanlığın üstüne, üstüne gelmekte olan bu tehlikeyi görüp, tavır alırlar.
Dünyayı felakete doğru sürüklemekte olan bu üç felaket liderlerinden hiç olmazsa birisini, Erdoğan’ı ekarte etmeyi düşünebilirler. Geniş perspektife sahip olmayan, Türkiye, bölge ve dünya gerçekliğinden bihaber, sorumsuz kişilikler bu gerçekleri göremez, göremediği için de bu olumsuz gidişe ivme katacak olan “boykottan” bahseder. Türkiye’nin, bölgenin, dünyanın bu gerçekliklerini gören herkes bütün bunlara ve bu nedenle “boykota” da HAYIR demek zorundadır. BOYKOTA HAYIR!!!
Teslim TÖRE – Mezopotamia News
16 Şubat 2017
Average Rating