KOMPLO BOŞA ÇIKARTILAMADI ! / Teslim TÖRE

Read Time:6 Minute, 24 Second

APO’ya 18 yıl önce yapılmış olan uluslararası komplonun 18. yılı coşkulu gençler, kadınlar, geniş topluluklarla onlarca ülkede protesto edilip lanetlenirken, komplo üzerine yapılan bazı tartışmalarda komplonun “boşa çıkartıldığı” iddia edildi. Hem de bir kere değil “defalarca boşa çıkartıldığı” söylendi. Tabi ki orta yerde bir olgu ya da sorun varsa, söz konusu sorun ya da olguyu bir çok insan konuşup tartışıyorsa, aynı olgu konusunda birbirinden farklı tahlil ve tespitlerin yapılması doğaldır. Ancak olgu hakkında kim hangi tespiti nasıl yapar, hangi tahlilde bulunursa bulunsun sorunun sağlayı somut verinin kendisidir. “Komplo boşa çıkartıldı da” dense, “hayır çıkartılmadı da” dense netice itibarı ile ilk günde olduğu gibi APO hala İmralı Adası’nda demir kafes içerisine, ağır tecrit koşullarında yaşatılmaya devam ediliyor. 2014-15’te APO’yu içinde tutmuş oldukları demir kafesin kapısı birkaç aylığına biraz aralandı, APO uluslararası komplonun (tabi ki bana göre) gereğini yerine getirmeye, Kürt, Türkiye ve bölge sorunlarına çözüm haritaları üretmeye ve sunmaya başlayınca bu sefer de Erdoğan’ın işine gelmedi.

img_2076

APO’nun yol haritası, K. Kürdistan’a Öz ve Özerk yönetimin, Rojava’ya devrimin yolunu açarken Erdoğan’ın başkanlık yolunu kapattı. APO’nun bu yol haritası kendini en iyi 7 Haziran seçiminde gösterdi. 7 Haziran seçiminden sonra yerel yönetimleri, sokak, legal, illegal örgütlenmeleri, parlamento düzlemi, Türkiyeli dostları, yoldaşları ile ittifak çapı ile K. Kürdistan’ın Öz ve Özerk yönetim kapıları aralanmıştı. APO’nun yol haritasını ve yol haritası ile belirlemiş olduğu politik perspektif Özgürlük Hareketi tarafından doğru okunup, doğru kavranamadı. APO, Ahmet Türk’ün cezaevinden çıkmasından sonra tekrar vurguladığı gibi: K. Kürdistan’da “tek seçeneğin demokrasi mücadelesi olduğunu”, üzerine basarak vurgulamıştı. APO söz konusu süreçte K. Kürdistan bağlamında: Silahlı mücadelenin tarihsel ve toplumsal sürecini doldurmuş olduğuna da vurgu yapmıştı. Hem APO’nun bu öngörü ve sunmuş olduğu politik perspektif doğru kavranamadı ve hem de gereği yerine getirilemedi.

Hatta tersi bir yol izlendi. Tıpta: “Doğru teşhis konmadan doğru tedavi yapılamaz” prensibi geçerli olduğu gibi politikada da olguya doğru tanım yapılmadan doğru çözüm üretilemez. Bence içine düşülmüş olunan bu yanılgıda APO’ya yapılmış olan uluslararası komploya “komplo boşa çıkartıldı” gibi yanlış teşhis koymanın da rolü vardı. Bu yorumu inandırıcı hale getirebilmek için bazı saptamalar yapalım. Bir: Kürdistan’ı dört şoven devlet arasında bölen, pay eden emperyalizmdi. Kürt ulusunun bu dört devletin şovenizmi altında yok edilmesini planlayan da emperyalizmdi. Bu gerçekliğe itiraz eden çıkar mı bilmiyorum ama bana göre kesin böyle. İki: APO’ya komplo kuran, onu mevcut konuma getiren de emperyalist devletlerdi. Yani emperyalizmdi. Peki APO’ya yapılan komplonun amacı neydi? APO’yu imha etmek, yok etmek miydi? Komplonun amacı bu olsaydı emperyalizm APO’yu imha edemez miydi? Edebilirdi. O dönemde Kenya’yı CIA ajanları yönetiyordu. O nedenle bir İslam ülkesi olmasına rağmen her fırsatta El Kaide Kenya’yı bombalıyordu. APO Yunanistan’ın Kenya elçiliğine getirilip orada CIA’ya teslim edildi.

CIA herkesin bildiği gibi Lumumba, Amircal Cabral, Che Guevara gibi örneklerden de görüldüğü gibi devrimcilerin ve devrim liderlerinin amansız düşmanıdır. Gördüğü, ele geçirdiği zaman katleder. Ama APO’yu katletmedi. Kendisi katletmediği gibi T. Cumhuriyeti devletine teslim ederken, devlete APO’yu katletmemek üzere devlet protokolü imzalatarak verdi. Peki neden? Yukarıda Kürt ülkesini dört şoven ülke arasında bölenin; bilvesile Kürt ulusunun bu dört ülke tarafından İslami temelde asimile edilip yok edilmesini planlayanın emperyalizm olduğunu vurgulamıştım. Kürt ulusu bu devlet ve uluslar tarafından asimile edilerek yok edilemedi. Kürt ulusu burjuva ulus olmaya heves etmeyerek, demokratik ulus konumunu koruyarak, İslam’ın asimilasyon etkisi altında kalmayarak kendi ulusal varlığını korudu. Bilvesile emperyalizmin oyununu başa çıkarttı. 1948’de Siyonist İsrail devleti kuruldu, buna karşın Suriye’de Arap BAAS Partisi öncülüğünde şoven Esat yönetimi, Irak’ta Suriye’deki kadar şoven Saddam yönetimi kuruldu. Bu kare içerisinde Kürtlerin olmayışı bölgedeki bütün doku ve dengeleri bozdu.

Emperyalizm, kurduğu gibi de Irak Saddam ve Suriye Esat yönetimlerini yıkmayı planladı. Irak Saddam yönetimini askeri işgalle yıkarken, Güney Kürdistan’ın özgürleşmesine destek verdi. Ama Barzani’nin Kürdistan’ın dört parçasındaki sorunları çözecek ne bir kuramı ve ne de böylesi bir programı vardı. Kürdistan’ın dört parçadaki sorunlarına yönelik sadece APO’nun kuram ve programı vardı. Emperyalizm Kürdistan’ı çıkarına geldiği için dağıttığı gibi bugün de çıkarına uygun düştüğü için yeniden toparlanıp bölgenin bir aktörü haline gelmesini, bölgede dengelerin yeniden sağlanmasını istiyor. Bunu yapacak tek lider de APO idi. O nedenle emperyalizm komployu hazırlarken APO’nun imhası, yok edilmesi üzerine değil, denetimli bir şekilde yaşatılması üzerine yaptı. APO’nun kuramı bir yanda Kürtlerin dört parçada da bütünleşip, başka halklarla kardeşleşip, gereğinde demokratik bir bölge federasyonu oluşturarak bölgeyi bir barış gölü haline getirmeye yönelikken gelecekte anti- kapitalist bir yöne evrilmeyi de içeriyor. O nedenle APO ve kuramı çok gerekli fakat denetlenmek kaydı ile.

Bunu kendi aralarında yapamadılar. Emperyalist ülkelerin hiçbirisi Türkiye’nin göstermiş olduğu tepki nedeni ile APO’yu kendi ülkesinde barındırmayı göze alamadı. Türkiye globalizmin bir dünya pazarına dönüşmüş durumda. Her emperyalist ülkenin taşınmış sanayi ve pazarı var. O nedenle en uygun yöntem, devlet protokolü imzalatarak APO’yu Türkiye’ye vermek oldu, uluslararası komplo böyle kuruldu. Erdoğan’ın başkanlığı APO’nun yol haritası nedeniyle tehlikeye girinceye kadar da komplo planı normal işleyişine devam ediyordu. APO, ustası olduğu yumuşak güç politikası ile: Avukatları aracılığıyla, dışarıya çıkartmış olduğu yazılar, mektuplar, ziyaretçiler aracılığı ile mücadeleyi yönetebiliyordu. Ama yol haritası ile K. Kürdistan’a resmi olmayan yöntemle Öz ve Özerk yönetim sunarken Erdoğan’ın başkanlık yolunu tıkayınca, Erdoğan kendi elleri ile kurmuş olduğu masayı “masa falan yoktur” diyerek yine kendi elleri ile devirdi. APO’yu da derin tecrite mahkum etti. Gelinen noktada APO’yu APO’dan başka hiç kimse kurtaramaz. Emperyalistler muhtaç olduğu gibi, bir gün gelecek: Hangi konsept iktidarda olursa olsun T. Cumhuriyeti devleti de APO’nun kuramına ve liderliğine muhtaç konuma gelecektir.

Aslında T. Cumhuriyeti devleti APO’nun liderliğine ve kuramına dün de muhtaçtı, bugün de muhtaç. Ama yarın daha çok muhtaç olacaktır. Kürt sorunu emperyalistlerin duymuş oldukları gereksinim ve de desteği ile bir dünya sorunu konumuna geldi. Kürt dinamizmi aktörlük ve manevra yeteneği bakımından şu durumda bile sadece bölgede değil dünya çapında bir rol oynamaya başladı. Kobane evrensel bir dünya şehri, Rojava enternasyonal boyutlu bir dünya devrimi işlevi görüyor. Bütün bunlar APO’nun kuramının bir ürünü olarak gelişiyor. Yanyana duran iki cisimden birinin büyümesi fizik yasası gereği diğerini rahatsız eder, rahatını bozar. Kürt sorununun böylesine gelişip evrensel bir boyut kazanması Erdoğan Türkiye’sini derinlemesine rahatsız ediyor. Rojava’yı ezmek, Kürtleri imha etmek için kendisine süper güçler arasından partner arıyor. Bugüne kadar bulamadı. Bundan böyle de bulması olanak dışı. Çünkü bütün küresel aktörler, süper güçler Ortadoğu bölgesine yönelik plan ve projelerini Kürtlerin ve APO’nun kuramının eseri olan KSF güçleri üzerine yapıyorlar. Yakın bir gelecekte Erdoğan Türkiye’si de APO’ya çok ama çok gereksinim duyacak.

IŞİD’in yok edilerek Suriye’nin yeniden toparlanması, Suriye ve Rusya’nın birlikte hazırlamış olduğu Suriye’nin yeni anayasa taslağı üzerinde bir anlaşmaya varılması Erdoğan Türkiye’sini yeniden APO’ya muhtaç hale getirecektir. Erdoğan Türkiye’si Kürtlerin koridor kurmasını engelleyeceğim diyerek, süper güçlerden sınır konarak almış olduğu “olurla” girmiş olduğu El BAB’da çamura gömüldü. Çıkması fazla kolay olmayacak. Eğer Suriye’nin yeni anayasası üzerinde Kürtlerle BAAS yönetimi anlaşırsa (ki anlaşmamaları için hiçbir neden gözükmüyor) Erdoğan’ın düşman ilan etmiş olduğu Rojava ile Suriye BAAS yönetimi tek ülkenin vatandaşları ve Suriye ülkesi de her iki tarafın da ortak ülkesi olacaktır. Erdoğan ise batmış olduğu El BAB çamuru ile başbaşa kalacaktır. Rusya’nın “biz aracılık ediyoruz” dedikleri Kürtler ile Arapların Suriye’nin yeni anayasası üzerinde anlaşıp Suriye’yi ortak vatan yapmalarına az bir zaman kalmış gibi. Yakın bir zamanda böylesi bir anlaşma söz konusu olunca Erdoğan APO’ya çok muhtaç olacaktır. O zaman uluslararası komplo bozulmayacak, amacına varmış olacak. T. Cumhuriyeti devleti APO’nun bu gücünü görebilse ve değerlendirseydi Türkiye bugün çok farklı bir yerde olacaktı. Ama malesef öylesi kafalar henüz Türkiye’de iktidar olmadı.

 

 

Teslim TÖRE-Mezopotamia News
14 Şubat 2017

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: