
“HAYIR” GELECEĞİN KOALİSYONUNUN ALT YAPISINI ÖRÜYOR ! / Teslim TÖRE
Erdoğan toplumu keyfine göre kimlik ve inanç bazında bölerek kendine ve iktidarına bir tahteravalli kurmayı planlamıştı. Tabi ki onu da yaptı. Kürt-Türk, Alevi-Sünni vb. gibi zeminlerde de bölünmeler yarattı. Bu temellerde iç savaş çıkartma gibi korkunç girişimlerde bile bulundu. Hala da iç savaş körüklemesine devam ediyor. “Aptal şaşar iş olacağına varır” halk deyiminde olduğu gibi Erdoğan şaşkın ördekler gibi bazen arka arakaya bazen sağa sola yüzmeye çalışırken, Evet-Hayır oylaması ile toplum olması gereken yerde ayrışmaya başladı. Mevcut Evet-Hayır bugüne kadar olan evet hayırlardan çok farklı bir Evet-Hayır performansı gösteriyor. Bugüne kadar yedi sekiz Evet-Hayır referandumu yapıldı, hiçbirisi için toplum Evet-Hayır için birbirinden ayrışıp, organize bir şekilde sandık başına gitmemişti. Bugüne kadarki referandumlarda evet diyenler aynı şey için, hayır diyenlerde aynı şey için hayır diyorlardı. Bu referandumda evet diyenler yine aynı şey için evet diyor, fakat hayır diyenlerin tümü aynı şey için hayır demiyor. Hayır diyen partilerden her biri başka nedenlerle hayır diyor, her birinin hayır amacı da çok farklı.
Örneğin CHP: Kurucusu olduğu Cumhuriyetin yıkılıp, yerine başkanlık adı altına başka bir diktatörlük yönetiminin kurulmasını önlemek, engellemek için Hayır diyor. CHP’nin kurmuş olduğu Cumhuriyet de “ne mutlu Türküm diyene, bir Türk dünyaya bedeldir” şoven, milliyetçi, ırkçı, faşist sloganlarla: Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan, tek liderli bir Cumhuriyetti. Erdoğan’ın kurmaya çalıştığı başkanlık da: Tek bayrak, tek vatan, tek devlet, tek millet, tek liderli bir başkanlıktır. Mustafa Kemal Atatürk’ün “bir Türk dünyaya bedeldir” dediği Recep Tayip Erdoğan Türk, nihayet doğdu. Kendini dünya lideri ilan etti, bütün dünyaya “hey heyler” çekerek “dünyaya bedel” olduğunu kendine ve yandaşlarına kanıtladı, şimdi de aynen Mustafa Kemal Atatürk gibi “tek adam”, tek lider olmaya çalışıyor. Erdoğan da AKP’nin başkanı olarak kalıp Cumhurbaşkanı olmak ve de CHP’nin 1923’te kurmuş olduğu “teklere” dayalı bir devlet yapısı yaratmak istiyor. AKP’nin de yapmak istediği şey 1923’te CHP’nin yaptığının aynısı, ama partiler, ideolojiler ve lider isimleri farklı. CHP’nin kurmuş olduğu Cumhuriyet’ten 94 yıl sonra AKP de aynı Cumhuriyetin bir benzerini kuruyor.
94 yıl sonra tarih tekerrür ediyor. CHP’nin kurmuş olduğu Cumhuriyet 94 yıl sonra kendini milimi milimine tekrarlıyor. CHP’nin 94 yıl önce kurmuş olduğu Cumhuriyet ürete ürete Mustafa Kemal yerine Recep Tayyip Erdoğan’ı üretti. Rejim de yapa yapa kendini tekrarlamaktan başka bir şey yapmadı. CHP ilk lideri Mustafa Kemal Atatürk’le öyle bir devlet kurmuş ki, 94 yılda kendini yenileyemedi, ancak 94 yıl sonra Mustafa Kemal’in “dünyaya bedel” dediği bir Türk’le kendini tekrarlamaya başladı. Tabi ki CHP’nin kurduğu Cumhuriyet’in ortamı ile Erdoğan’ın kurmaya çalıştığı başkanlığın ortamı çok farklı. Erdoğan bunu bildiği için “ikinci kurtuluşu veriyoruz” diyor. “Kurtuluş” deyince akan sular duruyor. Mustafa Kemal “söz konusu vatansa gerisi teferruattır” dediği gibi Erdoğan da “vatanı kanla sulayarak” insanların sesini kesiyor. Birinci Cumhuriyet’le Erdoğan’ın kurmaya çalıştığı başkanlık cumhuriyetinin sloganları da, “vatan” ve “kan” gibi ırkçı, şoven, faşist benzeri toplumsal susturucuları da, bu bağlamdaki “tekleri de” birbirine benziyor değil, birbirinin aynısı. Erdoğan CHP’nin kurmuş olduğu cumhuriyetin aynısını başkanlık adına kurmaya çalışıyor.
CHP bu kurucunun ismi Mustafa Kemal Atatürk olmadığı için Mustafa Kemal’in kurmuş olduğu Cumhuriyet’in aynısını kurmaya çalışmasına rağmen karşı çıkıyor ve bu bağlamda HAYIR diyor. CHP’nin “HAYIR’ının anlamı ve nedeni bu. Yani CHP kendi kurduğu cumhuriyet değişmesin, değişecekse de yine CHP eliyle değişsin istiyor. Kenan Evren de CHP’nin cumhuriyetini değiştirerek Erdoğan’a hazır hale getirdi. CHP bugün Erdoğan’a karşı çıktığı gibi Kenan Evren’e karşı çıkmadı. Kenan Evren o kadar katliam yaptı, cinayet işledi, binlerce failimeçhul yarattı, CHP’nin gıkı bile çıkmadı. 12 Mart, 12 Eylül askeri faşist cuntaları yapıldı, Denizleri astılar, Mahirleri katlettiler, CHP oralı bile olmadı. Son döneme kadar, dokunulmazlıkların kaldırılması, yurt dışına asker çıkartılması, Yenikapı ruhunun yaratılması vb. gibi konularda Erdoğan’ın yedek lastiği konumunda idi. Neyse şimdi devletten koparak “Hayır” pozisyonuna geldi. CHP’nin bu durumu tek başına bile geleceğe yönelik olarak belli ip uçları vermektedir. CHP devletten koptuğuna ve böylesi bir sürece girdiğine göre, referandumdan sonra Hayır ya da Evet de çıksa bir iç değişim yaşaması kaçınılmazdır. Devlet ya da rejimin değişiminin Erdoğan gibi olması CHP tarafından istendiğine göre, gelecek devletin yapılanmasında daha demokratik bir tavır takınmaları kaçınılmaz olur. Mevcut yapının aynısı HAYIR diyen güçler tarafından istenmediğine ve istenmeyeceğine göre HAYIR diyen güçlerin bugünkünden daha demokratik bir sistem üzerinde anlaşabilecekleri bir zemin var demektir.
Hayırcı partilerin içinde sadece HDP demokrasi, barış, insan hak ve özgürlükleri için HAYIR oyu kullanıyor. Bir koalisyonda yer alma konusunda ise hiçbir sorunu yoktur. 7 Haziran seçiminden sonra da görüldüğü gibi koalisyon içinde yer almak ya da dışarıdan destek vermek HDP için sorun olmadı. CHP’nin milletvekilleri dokunulmazlığını kaldırmak konusunda Erdoğan’ın koltuk değnekliğini yapmış olmasına rağmen HDP bitmedi, Kürt Halkı ve devrimci demokrasi güçlerinin HDP’ye destek vermeye devam edeceği görüldü.
Kılıçdaroğlu dokunulmazlıkların kaldırılması için “Anayasaya aykırı ama yine de destek vereceğim” diyerek ne kadar soysuz olduğu gösterdiği gibi ondan da beter bir şekilde asaletsiz olduğunu da gösterdi. Ama Kürt Halkı Kobane’de göstermiş olduğu direngenliği, düşmana teslim olmama asilliğini K. Kürdistan’da da göstererek Erdoğan’ın da, bu bağlamda Erdoğan’la ayağını aynı üzengiye koyan Kılıçdaroğlu’nun da komplosunu boşa çıkarttı. Siyasi arena bu enlem ve boylamda referanduma doğru giderken Hayırcıların ruh hali hiç de geçmiş Evet-Hayır referandumlarında olduğu gibi gel geç bir ruh hali gibi gözükmüyor. Hayır’ın propagandasını yaparken organize olma, yeni baştan örgütlenme gibi bir işlev de görüyorlar. Yukarıda belirtmiş olduğum gibi her parti farklı nedenlerle HAYIR dese de Hayır giderek hayırlı bir mecraya doğru evriliyor. Erdoğan devletin bütün gücünü kullanıp, her türden hileye başvurarak sandıklardan “Evet” çıkarttırsa da karşısında güçlü bir muhalefet, koalisyon olmayan koalisyonunu bulacaktır. Yani bu referandum sürecinde HAYIR için çalışan, bu bağlamda da organize olan Hayırcılar sandıktan “Evet” çıktıktan sonra da HAYIRCI olmaya devam edecekler.
Yaşayarak da görmüş olduğumuz bu veriler: HAYIR cephesinin geçici değil fakat her Hayırcının kullanmış olduğu Hayır amacı, doğrultusu da kalıcı bir muhalefet gücü gibi davranacağına işaret ediyor. Bu durum ileride bir iktidar koalisyonunun kurulmasını olanaklı kılarsa belki demokrasiye geçişin yolu da açılabilir.
Teslim TÖRE-MEZOPOTAMİA NEWS
13 Şubat 2017
Average Rating