KÖLELİK YASASINI GİZLEMEYE DEVAM EDİYORLAR

Read Time:3 Minute, 24 Second

Hasan Hayrı Aslan

316 itaatkar vekilin imzasıyla parlamentoya sunulan o sözde anayasa değişikliği, imzalayan bu 316 kişiden bile gizlenmişti. Vasallara mahsusu biat terbiyesiyle vekiller metini görmeden, okumadan, içeriğini bilmeden boş kağıda imza atmışlardı.

Mecliste olağan üstü hızla, tartışılmasına olanak verilmeden ve halkın meclis görüşmelerini izleme yayınlarını keserek alalacele geçirdiler. Oylamada itaata ihanet etme korkusuyla vasalların bir bölümünü öbür bölümüne karşı hafiye kıldılar ve gizli oylamayı adeta açık oylamaya dönüştürdüler. Vaziyeti ayan etmeye çalışan vekilleri ise linç ettiler, „yüce meclis“deki kadın çığlıklarını dünya ürpererek izledi! Faşizmin yeni bir hamlesi, kaos ve provakasyon tezgahını halktan saklamak, onun aslı yerine yalan ve demagojiyi tedavüle sokmak için önceden bütün muhalif basın yayın organlarını susturmuşlardı zaten. Muhalif gazetecileri, yazarları tutukladılar. Savaş sahasına çevrilmiş Kürd illerinde kolayca oy çalabılmek için HDP’yi adeta kapattılar, pasivize ettiler. Deyneksiz köyde hırsız köpek her evin sahibidir artık… oyun da tabii ki!

Son olarak eğitimcilere ve üniversitelere saldırdılar, binlercesini okullarından attılar. Çünkü onların ve görev yaptıkları saygın üniversitelerin onbinlerce öğrencisinin bu ihanet tezgahlarını teşhir etmelerinden korktular. Onlara iyi bir gözdağı verilmeliydi! Verdiler… veriyorlar da… Dün ankara sokaklarında cehaletin bilim insanlarına karşı nasıl düşmanca kin ve nefret taşıdığını izledik! Cehalet ve ihanet rejimi kurulurken elbette ülkenin aydınları susturulmalıydı!  Büyük kentlerde gençlerin ve kadınların sokağa inip niye „hayır“ denmesi gerektiğini açıklamalarını vahşice bastırıyorlar, kadınları yerlerden sürüklüyor, onlara silah çekiyorlar. O da çok doğal; çünkü en başta kadınlar ve gençler içindir öngörülen cehennem! İnsanca yaşamak için umut ve beklenti içinde olan 80 milyonluk bir topluma; „size köleliği uygun gördük; evet mi, hayır mi?“ diye sormak zaten başlı başına bir cüret değil mi? Kafası dinsel martavallarla dolu cehalet ehlinin cüretinden sual edilmez kuşkusuz, amma ve lakin 80 milyonun uğultusu ürkütüyor hergeleleri ve saklambaç hilelerine başvuruyorlar…

Bu ihanet paçavrasının ne demek olduğunu halkın bilmesini istemiyorlar. Bilir ve ihanet tezgahının farkına varırsa başlarına kıyamet taşlarının yağacağını biliyorlar. Cehalet ehlinin her uyanık hergelesi içgüdüsel olarak bunu sezebilir. Şimdi de yeni bir içerik gizleme taktiğine başvuruyorlar; „terör örgütleri hayır dedikleri için biz evet diyoruz“ diyorlar. Terör örgütleri kim? CHP, ANAP, BBP, HDP, DBP, Devrimci Parti, Devrimci İşçi Partisi, DP, DSP, Emekçi Hareket Partisi, EMEP, ESP, HEPAR, Halkın Türkiye Komünist Partisi, Komünist Parti, ÖDP, Liberal Demokrat Parti, Saadet Partisi, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, Vatan Partisi ve MHP tabanının ezici bir çoğunluğu… diğer sivil toplum örgütleri ve sendikaları saymıyoruz…. yani nerdeyse iki faşist şefin itaatkar müritlerinin dışındaki bütün toplum, vicdansızlığa, ahlaksızlığa ve büyük ihanete karşı uyanmaya başlamış durumda ve hayır la direnişe geçiyor! Bahçeli’nin aslında kendisi için düştüğü kaçacak delik kaygısı gerçekten bu ihanet tezgahçıları için aktüel bir vakaadır!

Faşizmin bir terör rejimi olduğunu halklarımız hergün yaşıyarak görüyor, onların işaret parmağına bakacak değiller… „Hayır diyenler teröristtir, biz onun için evet diyoruz!“ Kendi ihanet paçavrasının tartışılmasından korkuyorlar; ondan dikkati kaçırıp, ona „hayır“ diyelere bakılmasını istiyorlar… Gizlemenin yeni taktiği uyanık fetbazlardan! Tabii ki neye evet istediklerini söyleyecek değiller. Biz TBMM’ni ilga ettik, bundan böyle onun hiç bir işlevi olmayacaktır, o istikrarsızlığın yuvasıdır, yüce führere ayakbağıdır… Bütün yetkileri yüce führere veriyoruz“ diyecek değiller Sizin vekil diye seçtiklerinizden bakan, hükümet üyesi olamaz, yüce führer kendi ailesi ve saray çevresinden istediklerini hükümet üyesi yapacak“ diyecek değiller…

Bundan böyle ülkenin bütün taşınır ve taşınmaz varlıkları yüce führer sarayının irade ve tasarrufu altında olacaktır. Ülkenin ve bireyin mal ve mülklerine elkoyup istediğine verebilir“ diyecek değiller. Ükenin kanunlara göre değil, yüce führerin keyfi iradesine göre yönetileceğini söyleyecek değiller. Kimin hangi dine inanacaklarını ve ne öğrenmesi gerektiğine yüce führer karar verecek“ diyecek değiller. Çalışma özgürlüğü, mülk ve meslek edinme özgürlüğü, düşünme özgürlüğü, siyasi faaliyette bulunma özgürlüğü olmayacaktır diyecek değiller. Anayasa Mahkemesi, adliye ve bilumum kamusal yönetim yüce führere bağlanacak ve devletin varoluş dayanaklarını ilga ediyoruz“ diyecek değiller…

Kısacası biz size ırkçi-dinci tek adam diktatörlüğüne dayanan türk-islam tipi yerli faşizmi uygun gördük“ diyemezler! Teklif edilmesi bile cüret ve cesaret gerektiren böyle bir alçaklık ve kölelik düzeni için evet istemek kolay iş değil, büyük fetbazlık gerektiriyor. 15 yıldır büyük fetbazlıkla memleketi mahf-u perişan ettikleri taktire şayandır da, artık ülke de uyanıyor. Tekrarlanan numaralarıyla bıtkınlık veren soytarılar artık yuh sesleri arasında sahneden kovulacak gibi gözüküyor….
Haydi rasgele büyük uyanış, sana yakışan da buydu!

Hasan Hayrı Aslam-Medyadan seçmeler.

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: