ERDOĞAN’IN BÖLÜCÜLÜĞÜ DOĞAL BİR SELEKSİYONA DÖNÜŞÜYOR !

Read Time:6 Minute, 13 Second

Erdoğan; toplumu Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Müslüman, Zerdüşt, Hristiyan vb. gibi bölmeye tabi tutmayı iktidarının bir devamı ve garantisi olarak gördü. Bölmeye devam ettikçe de iktidarı pekişti, yandaşları çoğaldı. O nedenle de toplumsal bölünmeyi her fırsatta derinleştirdi. Ama başkanlık için gelip dayanmış olduğu referandum nedeniyle Erdoğan bir selektör aracına, toplumsal elemeler ise giderek doğal bir seleksiyona dönüşmeye başladı. Toplum bölünmek yerine elenerek ayrışıyor. Erdoğan’ın dağıtmış olduğu Cumhuriyet yapılanması yeniden oluşum sürecine girdi. Erdoğan’ın başkanlığı öncesi devlet yapısı ana eksen olarak Parlamento üzerine inşa edilmiş, partiler ise devletin çok önemli kurumsal yapıları durumunda idi. Parlamento son işlevi olarak Erdoğan Anayasasını onayladıktan sonra, ismi konmasa da iptal konumuna düştü. Parlamento’nun üçüncü partisi konumunda olan HDP’yi resmen olmasa bile fiilen kapanmış parti konumuna sokmaya çalışıyor. HDP’yi her gün milletvekillerinin yakalanma emrini çıkartarak, zorla mahkemelere getirilme kararları verilerek, “gözaltına” alınarak, tutuklanarak, tutuklu olanların bazıları tahliye edilerek, Merhum Aziz Nesin’in “yaşar ne yaşar, ne yaşamaz” dediği duruma sokuluyor.

 

CHP’nin: “Yenikapı ruhu”, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda Kürt kartı ile ürküterek “anayasaya aykırı ama yine de dokunulmazlıkların kaldırılmasına evet oyu kullanacağım” dedirterek, ordunun yurt dışına çıkartılmasına oy verdirterek tüzel kişiliğini bitirdi. CHP gibi kişiliksiz bir partinin Parlamento’da olması ile olmaması halk için hiçbir anlam ifade etmiyordu. CHP sadece Erdoğan’ın onu nasıl ve ne için kullanacağı konusu ile bir şey ifade etmeye başlamıştı. Kürt kartını oynayarak CHP’nin tüzel kişiliğini beş paraya düşürdü. Rezil kepaze etti. Aynı şey MHP için de geçerli. MHP yılların faşist partisi… Onlarca yıldır faşist bütünlüğünü koruyordu. Koşullar ne olursa olsun “devletinden” asla kopmuyordu, devleti savunuyordu. Erdoğan devletini de savunuyordu. Eleştirse, belli olumsuzluklar yapsa da, bir yedek lastik gibi Erdoğan devletinin bagajında duruyordu. Örneğin 7 Haziran seçiminde Erdoğan hem tek parti iktidarını, hem de başkanlığı kaybetmişti. Erdoğan’ı düşmüş olduğu bu çukurdan MHP kurtardı.

 

Erdoğan kendi devleti öncesi Cumhuriyeti ilga edip, oluşturmuş olduğu kendi fiili devletini resmileştirme safhasına geçince, dağıtmış olduğu devlet kendi enkazından yeniden hortlamaya başladı. Erdoğan Cumhuriyet devletini dağıtırken, kendini Cumhuriyetin hâmisi olarak gören CHP, yukarıda da değindiğim gibi Erdoğan’ın koltuk değneği konumuna gelmişti. Yeri geldiğinde “Dersim’de Kürtleri, Alevileri siz öldürdünüz” diyerek CHP’yi Kürt kartı ile mahkum etmeye çalışırken, yeri geldiğinde de Kürt kartını kullanarak CHP’yi istediği Muaviye kazığına dilediği gibi bağlıyordu. Erdoğan kendi diktatörlüğünü resmileştirmek için “Evet-Hayır” kartını siyasi arenaya sununca, MHP “Evet”in bir varlık nedeni haline gelerek kendini ilga etti. MHP yönetimi ve onlarla birlikte davrananlar artık AKP içindeki fraksiyonlardan birisi konumuna geldi. Erdoğan’ın yedeğinde duran yedek lastik MHP durduğu yerde patladı, bütün işlevini kaybetti. Erdoğan, toplumu düşmanlaştırarak iktidarımı güçlendireyim, “fiili başkanlığımı” yasal başkanlığa dönüştüreyim derken, en olmadık zamanda ve en olmadık yerde, en can dostu, kurtarıcısı MHP’nin tabanı ile düşman konuma geldi.

 

O; Alevi’yi, Sünni’yi, Kürd’ü, Türk’ü birbirine düşman ederek bu düşmanlık tahteravallisine binip, krallığımı devam ettireyim derken, en büyük dayanağını kaybetti. Sadece kaybetmedi, karşısına da aldı. MHP’de Devlet Bahçeli ve yanındaki birkaç kişi Erdoğan’a biat etmeye devam ederken, MHP’nin dinamik kitlesi HAYIR bölgesine geçti. Erdoğan’ın MHP seleksiyonu çalışmaya devam etikçe MHP’deki elenmeler devam edecektir. Elenenlerin ileriki bir sürede MHP’ye alternatif, AKP karşıtı bir de parti kurmalarının olanakları doğabilir. Koşullar derinleşir de böylesi bir partiyi kurabilirlerse: Erdoğan Türkiye’ye, Türkiye’nin toplumsal ilerlemesine çok önemli katkılar yapmış olacaktır. Alevi-Sünni, Kürt-Türk ayrımı yaparak Türkiye’nin gerçek doku ve dengelerini tahrip edeceğine, karşı devrim cephesini tahrip edip bölmesi, devrim mücadelesine önemli bir nefes aldıracaktır. Erdoğan’ın toplumun gerçek doku ve dengelerinde bölme çabaları döneminde Erdoğan’ın koltuk değneği haline gelmiş olan CHP de MHP gibi bölünerek değil, bütünlüğünü koruyarak, fakat şu anki lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da kişiliğinin iflasını görerek HAYIR safında yerini aldı. Sadece almakla kalmayacak, CHP de yeni şartların yeni tahlili temelinde kendini yeniden organize etmek zorunda kalacaktır. MK, MYK, Parti Meclisi olmasa bile en azından Genel Başkanın değişmesi, yeni bir genel başkanın belirlenmesi kaçınılmaz olacaktır. Partinin politikası da belli revizyonlar görecek gibi.

 

En azından geçmişin yanlışları: Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması, ülke dışına asker gönderme tezkeresinin onaylanması vb. gibi geçmişin koltuk değnekliği dönemi mutlaka gözden geçirilecektir. Devlet partisi olarak oluşmuş ve T. Cumhuriyeti devletinin de kurucusu olan CHP artık kedini yeniden bir devlet partisi olarak organize edemez. Somut şartların somut tahlili gereği ilk kurulurken devlet partisi ve T. Cumhuriyeti’ni kuran parti olarak yapılanmışken, bugünün somut şartlarının somut tahlili gereği muhalefet partisi olarak şekillenmek zorundadır. İlk kuruluşunda Kürt düşmanlığı, Dersim Alevi-Kürt katliamı üzerine temellendiği gibi bugün artık o boyutta Kürt düşmanlığı üzerine inşa edilemez. İlk kuruluşunda tek parti, tek lider diktatörlüğü üzerine inşa edilmişti. Kendine has nedenleri de vardı. Özellikle de Sovyetler Birliği modeli o dönemde çok etkileyici bir model konumunda idi. Bugün CHP’nin artık o dönemdeki gibi Türkiye’nin Kürt, Alevi, Ermeni, Ezidi, Süryani, Keldani gibi toplumsal doku ve dengelerini kâle almayan bir parti yapılanmasının inşası düşünülemez.

 

CHP yeniden yapılanırken (ki doğal olarak da yeniden yapılanacaktır) Türkiye gerçekliğini kâle alamadan kendini yeniden ifade edecek olan bir yapı oluşturamaz. Her hal ve şartta MHP de yeniden yapılanmak zorunda kalacaktır. İster Devlet Bahçeli ve yandaşları AKP’ye katılıp orada bir fraksiyon olarak kalsınlar, dışında kalanlar AKP ve Devlet Bahçeli’nin MHP’sine karşı başka bir parti kursunlar, ister MHP bölünmeden yeniden kongreye gitsin, fark etmez: MHP her hal ve şartta yeniden yapılanacaktır. MHP yeniden yapılanırken belki CHP kadar kesin bir yön değişimi yaşamaz, ama eski MHP gibi bir MHP’nin olmayacağı kesin. Aynı suda iki kez yıkanmak nasıl olanaksızsa, tekrardan oluşacak MHP’nin de eski MHP’nin aynısı olması olanaksızdır. MHP de somut koşulların somut verilerinden etkilenerek yeniden yapılanmak durumunda kalacaktır. HDP de öyle. HDP de yeniden yapılanacaktır. Sandığım kadarı ile artık bundan böyle komiserler olmaz, komiserlere gereksinim duyulmaz. HDP Kürt sorunu konusunda Kandil’le Erdoğan devleti arasında kurye görevi üstlenmez.

 

Savaş; saldırganı ile de, misillemecisi ile acımasız, çirkin yüzünü bütün netliği ile Kürt Halkına gösterdi. Kürt Halkı dayanılmaz acılar çekerek savaşın Kürtlerin de, başka halkların da hiçbir sorununu çözemediğini ve de çözemeyeceğini, savaşı bizzat yaşayarak gördü ve öğrendi. Tek çözümün, liderleri APO’nun yol haritasında bütün netliği ile belirlemiş olduğu demokrasi mücadelesi olduğunu Kürt Halkı bütün acıları ile görerek bir daha teyit etti. O nedenle savaşlı çözümün yanlışlığını, unutamayacağı acı derslerle gördü. Ona, iç savaş gibi zorunlu bir ortam doğmayıncaya kadar onay vermeyecektir. HDP’yi organize olması gereken tek yapı olarak görüp, HDP’de örgütlenecektir. Bütün bu nedenlerle HDP: Kürt sorunu, demokrasi sorunu, Alevi sorunu gibi ülkenin sorunlarının çözümünü bizzat kendisinin üsleneceği bir yapılanma içine girecektir. Kürt sorununun çözümünde bir kurye partisi değil, bizzat K. Kürdistan Halkı ile onun onayı, desteği ve yol göstericiliğinde kendisi çözüm olacaktır. HDP de ilk kurulan HDP olmayacaktır. Somut şartların somut tahlilini en doğru şekilde yaparak, dönemin gerçek bir partisi haline gelecektir. HDP’nin iç ve dış politikası ancak o zaman daha sağlıklı bir şekilde belirlenecektir. APO’nun salık verdiği “öz ve özerk yönetim” ancak o zaman hayata geçirilecektir. Tabi ki K. Kürdistan da bu durumda mahalle, sokak, köy, komün, dayanışma, öz savunma birlikleri, kollektif yapılanma gibi organlarla yeni baştan organize olacaktır.

 

Daha önce Erdoğan’ı desteklemiş, AKP’ye oy vermiş olanlardan bir kısmı Erdoğan’ın selektöründen elenerek karşı tarafa geçiyor. Karşı tarafa geçmeyenler olsa bile en azından Erdoğan’dan kopuyor, yeniden yapılanmakta olan Türkiye’ye katkı yapacak konuma geliyorlar. Evet, Erdoğan’ın ülkeyi inanç ve kimlik temelinde bölerek iktidarının dayanağı yapmak istediği bölücülük, süreç içerisinde bir doğal seleksiyona dönüşerek ülkeyi son derece isabetli bir temelde ayrıştırmaya başladı. Aslına Erdoğan ne yaptığını fazla bilmeden giriştiği çıkar çirkefliğinde “bin nasihatten evla” bir “musibete” dönüşüverdi.

 

Teslim TÖRE-Mezopotamia  News 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: