PEYGAMBERLER ZAMANI…

Read Time:1 Minute, 58 Second

Yaşananlar bir masal değil. Bir hikaye, bir film de değil. Bilmediğimiz, anlamadığımız dillerde yazılan Tanrıların kitapları da değil. Hiç bir kalıba, hiç bir tanıma uymuyor yaşadıklarımız. Hep mi böyleydi de biz mi görmüyorduk bilemiyoruz. Sivil, Savunmasız, silahsız insanların, çocukların, hatta hayvanların öldürülmesi savaşsa savaşların en kirlisi, katliamsa en alçakçasıdır. Alçaklığın tarihi nasıl yazılır, hangi kalem yazabilir bilmenin imkânı yok.

 

Ancak birileri kalemlerine kan, vicdanlarına İRİN doldurarak kendilerinden başkasının okumayacağı, inanmayacağı bir tarih yazıyor sanki. Yok ederek, kahrederek, kirleterek, yakarak, yıkarak. Onlar yazdıkça insanlığımız, battıkça çırpınan, çırpındıkça batan bir sefaletin çaresizliğinde kayboluyor gün be gün.

 

Teknolojinin olmadığı, çevrenin, havanın, suyun kirlenmediği, insanların bir kaç yüz kelimeyle tüm meramını anlatabildiği çağlar da sayısını bilmediğimiz kadar Peygamber gelmiş. Tanrının emirlerini kullara iletmek ve insanlar arasında bir düzen sağlamakmış görevleri. Kitaplar indirilmiş. “Bir insanı öldürmek tüm insanlığı öldürmektir.” diye yazıyormuş kitaplarda.

 

Tanrının kitapları mı anlaşılamamış, peygamberler mi görevlerini yerine getirememişler ya da anlaşılmak mı istenmemiş ki emirler hiç dikkate alınmamış. Her yaştan, her cinsten hatta daha doğmamış bebekler bile hep katledilmiş, katliamlar hiç eksik olmamış. Ve hepsi de tanrı adına, din adına, cennetler hayal edilerek. Yaşatmak değil öldürmek temel alınmış, katliamlar kutsanmış. Bu yüzden de savaşlardan, savaş harcamalarından asla tasarruf edilmemiş.

 

Dünya döndükçe, insan yaşamı yeni keşiflerle şekillendikçe peygamberlerin de profili değişiklik göstermiş. Benden sonra peygamber gelmeyecek buyruğuna kadar biri gitmiş biri gelmiş. Tanrı neden aracılara gerek duymuş, neden aracılar hep aynı coğrafya etrafından seçilmiş bilemiyorum. Ancak hiç bir peygamberin düzeni sağlamakta, adaleti getirmekte başarılı olmadığı kesin. Ne vahşetler sona ermiş ne yolsuzluklar bitmiş. Savaşlar arttıkça artmış. Bazen biat etmeyenlere bazen de biat edenler birbirlerine karşı durmadan savaşmışlar. Kitaplar, kutsallar fayda etmemiş. Bu yüzden mi artık peygamber gönderilmeyeceği bildirilmiş bilecek konumda değilim.

 

Oysa teknolojinin bu kadar ilerlediği, iletişim araçlarının bu kadar geliştiği, yolsuzlukların, katliamların göklere ulaştığı bir çağ da tam da PEYGAMBER zamanı değil mi. Ve sadece bir bölgeye değil. Tüm dünyaya. Aynı anda. Ama bu sefer ki peygamber bilim olmalı, akıl olmalı, vicdan olmalı. Cennetlerden-cehennemlerden, dinlerden azade olmalı. Aracıya hiç gerek yok. Acaba nasıl olur diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Yeni savaşlar mı çıkar yoksa bir türlü kurulamayan adil, insani yaşam mı kurulur. Düşünüyorum ama düşünmenin en büyük suç olduğunu da biliyorum. Düşünceyi suç sayanların Tanrı dostu olmadığını da. Bize akıl veren düşünmemizi de isteyendir çünkü. İnsanca bir yaşam tüm insanlara tek değil tüm dillerden HAYIRLI OLSUN.

 

Kadir DAĞHAN-MEZOPOTAMİA NEWS 

About Post Author

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d