Mevcut Dünya sorunları, üç Dünya lideri, Bide kendini öyle sanan ve Abdullah Öcalan.

Read Time:6 Minute, 21 Second

Bu yazı yine APO ’yu sevmeyenleri, objektif olmayıp, duygusu ile davrananları kızdıracak, APO’yu yazdığım için bana da, APO’ya da küfretmelerine neden olacaktır. Bazıları yine sayfamızı Facebook’a şikayet edecektir. Buna rağmen ben: Vicdan borcum, insani görevim, ahlaki değerim ve de benim kesin doğrularım olarak gördüğüm, insanların da bu gerçeği görmesini istediğim için yazıyorum. Küfredecek olanlara da: Önce ellerini vicdanlarına koyup, duyguları ile değil, gerçekleri görüp aklın süzgecinden geçirerek okuyup değerlendirmelerini öneriyorum. Yazdıklarımda abartı, yalan, yanlış, çarpıtma, gerçek dışı gibi herhangi bir şey varsa parmak basarak işaret etsinler, yanlışımı kabul edip özür dileyeceğim. Bazı okurlarımla böylesine bir pazarlık yapmamın nedeni, yazacaklarımın öneminden kaynaklanıyor. Çünkü global kapitalizmin her geçen gün daha da derinleşen yaman iç çelişkilerinden dolayı korkunç bir uçuruma doğru sürüklenen dünya, ateşler içinde yanmaya devam eden bölgemiz, dünyanın konjonktürel olarak sürüklenmekte olduğu uçurum ile bölge ateşinin ara yerinde, ya da tam ortasında kalmış olan Türkiye’nin geleceği için gerçekçi analizler yapmak, somut verilere işaret etmek gerekiyor. Bu yazıda bunu yapmaya çalışacağım. Yaparken de duygulara ya da duygusallığa asla yer vermeyeceğim. Okurlarımın da benim gibi bakmalarını, duyguları ile değil, aklıselimle okuyup derecelendirmelerini öneriyorum.

 

Yazının doğru anlaşılması için yapmış olduğum bu girişten sonra konuya geçebilirim. İşe, dünya ile başlamak istiyorum. Ulus ötesi ya da ulus üstü bir konuma çıkan tekelci sermaye kendi çıkarına, ekonomisinin yasalarına denk bir global dünya yarattı. Yaratmış olduğu dünyanın, bölgemiz Ortadoğu’da, Yemen vb. gibi Arap İslam Afrika’sında, Kafkaslarda, Kafkasların Rusya çeperinde görüldüğü dünya ülkeleri: Kimisi dinsel, kimisi ulusal nedenlerle savaş ateşi ile yangın yerine döndürüldü. Ulus ötesi ya da ulus üstü sermayenin anamalı olan ABD’de ve Avrupa’da ırkçılık, şovenizm, yabancı ve İslamafobi dini düşmanlığı ideolojisi oluştu, bütün bir Avrupa ve ABD’yi sardı. Ulus ötesi sermayenin bir ürünü, eseri olarak oluşmuş olan AB, korkunç bir iç başkalaşım ve ona denk bir ideolojik ayrılık, iç bölünme ve kargaşa yaşıyor. Kapitalizm kendi ürünü olan ve yüzyıllarca bir çaba ile üretmiş olduğu; ulusçuluk, ırkçılık, şovenizm, faşizm gibi faktörlerle yine kendisi yüzleşmek zorunda kaldı. Kapitalizm, tarihinde ilk kez yüz yıllarca; iki cihan savaşı, yüzlerce lokal savaşlar çıkartarak milyonlarca insanın malına, canına kıyarak, insanlık dışı ne kadar işkence yöntemi, taciz ve tecavüz işlemi varsa icat edip, insan üzerinde uygulayarak kendi elleri ile ve bizzat uygulamış olduğu kendi değerlerinin tümü ile karşı karşıya geldi ve tam bir savaş hali yaşıyor. Benzetmek yerindeyse, yılanın kendi kuyruğunu yutmaya çalışması gibi bir dünya ortamı yaşanıyor. Kapitalizm kapitalizme karşı, kapitalizm kapitalizmle savaşıyor gibi bir durum…

 

Tarihinde ilk kez kapitalizm kendi iç çelişkisi ile kendi kendine bir savaş yaşıyor, tabir uygunsa kendi gölgesi ile savaşıyor. Ama kapitalizmin bu kendi kendine savaşı bütün dünyayı etkiliyor. O nedenle AB ve ABD gibi ulus ötesi sermaye ile kapitalizmin diğer iç olguları arasında savaş henüz siyasal bir düzlemde devam ederken, bölgemiz Ortadoğu’da, Afrika Arap ülkelerinde, Kafkaslarda, Kafkasya ülkesi Rusya’nın çeperlerindeki Doğu Avrupa ülkelerinde kanlı savaşlar halinde devam ediyor. Bütün bir dünya: Sadece kapitalizmin yaratmış olduğu ulus, ulus devlet, ulusal pazar, ulusal para, ulusal çitler yüzünden savaş hali yaşıyor. Bütün bu olup bitenlere: İki dünya lideri olan Putin ve Trump ve bir de kendini dünya lideri olarak görüp öyle sayan megalomani hastası Erdoğan nasıl bir analiz yapıyorlar, nasıl ve hangi çözümleri üretiyorlar?

 

Bu iki dünya lideri ve bir de kendini öyle gören megalomani hastası Erdoğan: Savaştan, üçüncü bir dünya savaşı çıkartma hazırlığı yapmaktan, iç kargaşa, kaos yaratma, yaratmış oldukları kaosları yönetme aczine düşmekten başka bir çözüm üretebiliyorlar mı? Bırakalım çözüm üretmelerini, oluşmuş olan, yılların getirdiği ve de kendilerine ait olan bu olumsuzlukların neden ve niçinini bile göremiyor, buna denk doğru bir analiz bile yapamıyorlar. Tıp dilinde: Teşhis doğru konmadan sağlıklı bir tedavi yapılamaz dendiği gibi, mevcut global dünya sisteminin yaşamakta olduğu ve kendi yapısal sorunlarından kaynaklı hastalığa, doğru teşhis konmadan sağlıklı bir tedavinin yapılması da olanaksız gibi görünüyor. Örneğin Trump ABD’nin ulus ötesine çıkmış olan sermayesini hedef alıp, gümrük vergisi vb. gibi konularla tehdit ederken, söz konusu sermayenin ulus ötesi konuma taşınmasının kendi sistemi olan kapitalizmin aşamasının bir gereği olarak taşındığını idrak edemiyor, anlayamıyor, anlayarak bir çözüm önermiyor, sadece müeyyide uygulayarak çözeceğini sanıyor. Bu hem sistem için, hem de kendini sistemin egemeni sanan Trump ve yönetimi için korkunç bir garabet ortamı yaratıyor.

 

Bu korkunç iç çelişki nedeniyle doğan kaos ortamı hiçbir çözüm üretemediği gibi çözümsüzlüğü kaçınılmaz kılıyor, sistemin sorunlarını çözmek yerine sistemin kör düğümüne dönüştürüyor. Trump’ın üretmiş olduğu bu çözümsüzlük karşısında global dünyanın diğer bir lideri olan Putin bir çözüm üretebiliyor mu? Hayır. O çözüm üretmek yerine eski Sovyetler Birliği lideri Gorbaçov’un gözlemi doğruysa: Bugüne kadar insanlığın hiçbir sorununu çözmemiş, tersine, insanlığı unutulmaz acılara gark etmiş olan bir başka dünya savaşına hazırlanıyor. Dünyanın gerçek iki liderinin, dünyamızın yaşamakta olduğu mevcut kaos ve karmaşa karşısında konum, pozisyon ve çözüm, daha doğru bir ifade ile çözümsüzlük konumları bu..! Peki sahte dünya lideri Erdoğan’ın bir çözüm önerisi ve kuramı var mı? Olmadığı gibi neredeyse iki dünya lideri arasında bir onun, bir diğerinin minderine oturarak onları birbirine düşürecek bir dış politika yürütüyor. Kaosu çözmek için bir takım sentezler üretmek yerine kendi çıkarı için kaosu daha da büyüterek, kaos ortamının, içinden çıkılamaz hale gelmesi için elinden geleni yapıyor.

 

Bana göre bir halk önderi (sadece Kürt halkını değil, bütün halkları kastediyorum) konumuna gelmiş olan APO: Mevcut ortamı ve dünya konjonktürünü nasıl değerlendiriyor, sistem bunalımının nedeni olarak neyi görüyor, çözüm olarak neyi öneriyor? Birinci neden olarak: Tümü de kapitalizmin ürünü olan ulusal modernize, burjuva ulusçuluk ve ulus devleti, ulusal şovenizmi, ırkçılığı ve faşizmini görüyor. İkinci olarak: Burjuvazinin kendi yaratığı olan ırkçılığın, şovenizmin tarihsel ve toplumsal sürecini doldurmuş olarak sadece bir ulusa değil, bütün bir insanlığa zarar vermeye başlamasını vurguluyor. Çözüm olarak da, bir: Ulusal modernizenin insan toplumunun gündeminden düşürülerek ulus devlet, ulusal şovenizmin ideolojik ve fiili varlığına son verilmesi. İki: Ulusal modernize ve ulusçuluk yerine demokratik ulus, demokratik devlet ve denk düşen ülkelerde demokratik federasyonun oluşturulmasını öneriyor. APO bütün bu kuramsal çözüm önerilerini gerçekleştirecek öncü güç olarak da kadınları, kadın hareketini öngörüyor. Bölge için de aynı şey. Bölgede iki dünya süper gücü ve dünya liderleri Putin ve Trump, Suriye konusunun çözümünde APO’nun demokratik ulus, demokratik devlet, demokratik federasyon kuramı temelinde oluşturulmuş olan Rojava ve onun devamı KSF yapısının dışında bir çözüm üretemedi ve herhangi bir çözüm yolu ve yöntemi bulamadılar.

 

Rusya ve aynı zamanda da dünya lideri olan Putin, Suriye’nin geleceğinin anayasası olacak metni KSF metnine denk bir şekilde formüle ediyor. ABD ve onun despot yeni lideri Trump da KSF yapısına ve onun Suriye çapında uyarlanması önerisine fazla itirazda bulunmuyor. Tabi ki ABD’nin kendi B-planı olduğu bir gerçeklik. Ama “kırk derenin başını bir belen keser” halk deyiminde olduğu gibi KSF’nin, hiç olmazsa şimdilik kimsenin kaldırıp şuraya atacağı bir çözüm olmadığı da kendiliğinden ortaya çıkmış oldu. Türkiye için de durum bundan farklı değil. Türkiye’nin Kürt, Alevi, Ermeni, Süryani, demokrasi vb. gibi tüm sorunlarını: Demokratik ulus, demokratik devlet, ve gerekirse de demokratik federasyon kuramından başka hiç ama hiçbir kuram ve projenin çözemeyeceğini, yaşanmış olan acılarla dolu hayat göstermiştir. Bu nesnel gerçeği, APO’nun kuramının bir ürünü olarak şekillenmiş olan HDP, 7 Haziran seçiminden sonra, görmek istemeyen gözlere bile çakılacak düzlemde somutlaştırdı.

 

Bütün bu somut veriler: 28 kez ayaklanmış, 28 kez de bastırılmış olan K. Kürdistan’da yenilmez 29. gücü yaratan ve dünya sorunlar yumağına çözüm üreten APO’nun uluslararası bir komplo ile yakalanıp, öldürülmeden ve öldürülmesine de müsaade edilmeden, bir adaya hapsedilmesinin nedenini de net olarak ortaya koyuyor. Ayaklanması 28 kez bastırılmış bir ulusun 29.’da yenilmez bir güç yaratmış, dünya sorunlarına çözüm üretme istidadı göstermiş, o nedenle de gereksinim duyulacak, fakat aynı zamanda da var olan yetersiz liderliklerin köküne kibrit suyu dökmesini de önlemek için, öldürmeden onun kuramından yararlanarak denetim altında tutacak olan bir yöntem buldular. İmralı Adası…

 

 

Teslim TÖRE-MEZOPOTAMİA NEWS 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

One thought on “Mevcut Dünya sorunları, üç Dünya lideri, Bide kendini öyle sanan ve Abdullah Öcalan.

  1. Merhaba Teslim arkadaş..
    Yazını okudum ve aşağıdaki kısa notları paylaşmak istedim…
    En son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim, Putin’in Suriye politikasını doğru ve oldukça da başarılı buluyorum…
    1. Suriye halkının rejime yönelik eleştirilerinin, Deraa’deki ilk gösterilerin haklı ve meşru bir temeli olduğunu kabul ediyorum. Ancak…
    2. ABD ve diğer emperyalist güçlerle, AKP Hükümeti ve bölge gericiliği, Suriye rejimini yıkmak için başlangıçtaki gösterileri provoke etmiş ve müdahale için bahane olarak kullanmıştır.
    3. Emperyalist güçler, başta TC ve bölge gericiliği IŞİD, NUSRA ( el Kaidenin Suriye kolu ) dâhil her türlü terör örgütünü finanse etmiş, askeri olarak eğitmiş, politik destek vermiş, yardım ve yataklık etmişlerdir.
    4. Baas rejimi bu çeteler eliyle yıkılsa idi ortaya Libya benzeri bir durum çıkacaktı. Parçalanmış bir Suriye, birbiri ile savaşan terör grupları, perişan bir halk.
    5. Bütün bu tablo içinde Kürt halkının öncülüğünde Arap, Süryani, Ermeni, Türkmen vb. dostlarının Rojava’da verdiği mücadele verili koşullarda bir halkın geliştirdiği örnek bir direniştir. Yarattığı iktidar odağı son derece anlamlı ve meşrudur.
    6. Tüm açık, gizli, hukuk dışı müdahalelere karşın Şam rejimi halsiz düşmesine karşın düşürülememiştir.
    7. Emperyalist güçler ve bölge gericiliği savaşı ellerine yüzlerine bulaştırmıştır. Teşhir olmuşlardır. İşte böyle bir aşamada ve meşru konumda ( meşru Hükümetin çağrısı ile ) Rusya devreye girmiştir.
    8. Yaptığı politik olarak doğrudur, askeri ve politik olarak başarılı da olmuştur.
    9. Suriye’de Putin tek belirleyici değildir, İran’ın desteğini almak, TC ve ABD’yi hesaba katmak zorundadır. Kürt sorununda ise Şam rejimini ikna etmek durumundadır.
    10. Putin’in anayasa taslağı olarak sunduğu ve Kürtlere özerklik içeren öneri bu koşulların ürünüdür.
    Rusya Federasyonu federe ve özerk cumhuriyet ve bölgelerden oluşmaktadır. Suriye’de de Kürtler için böyle bir öneriyle gelmeleri gayet anlaşılır.
    11. Trump’un Suriye politikası henüz belli değildir ( Trump’un atadağı Hükümet üyeleri bazı açıklamalar yapmışlardır ancak Hükümet politikası henüz açıklanmamıştır ).
    12. Dünya’da ve Türkiye’de Putin’le ilgili değerlendirmelerde birçok ilerici/solcu politikacı ve yazarın emperyalist propagandanın etkisinde kaldığını düşünüyorum.
    Selamlar…
    Mehmet Yücel

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d