Ulus, ırk, millet, milliyetçilik kavramları egemen ulus devletlerin en ahlaksız, en gerici, en barbar var oluş gerekçeleridir. Milliyetçilik, bir ülke var oluş gerekçelerinde egemen ideolojinin ana karakteri ise orada mutlaka ezilen, baskı altında tutulan farklı renklerin, farklı ulus kimliklerin dışlanmış ve imha tehlikesi altında olduğunun doğal göstergesidir.
Egemen ulus milliyetçiliği her zaman özü itibari ile çifte standart karakteri içinde taşıyan ikiyüzlü bir davranış biçimini benimser. Çıkarcı bir ahlak anlayışına sahiptir. Evrensel tüm değerleri kendi menfaat merkezinden bakar. Tüm ilişkilerini, bu düzlemde tutar. Şöven, ırkçı söylemleri manevi ve kutsal adanmışlık , şehitlik kavramlarıyla sahte güzellemeler yapar, toplumsal kitle ruhunu kendi ulus devlet menfaatlerine aracı olarak kullanır.
Genelde o tür toplumların ekonomik yapısı, sağ fikirlerin, diktatörce değilse dahi kapitalist üretimin hakim olduğu ülkelerdir. Toplumsal ahlakını,değer yargılarını birçok manevi değerlerle süslese dahi, ırkçılığı onu ulus öncelikli çıkarları karşısında sınırlı tutar. Şehitlik mertebesini dahi dini inancın temel taşlarından uzak, kendi ulusu noktasında yeni cennetler vadeder. Tanrı dahi ulusun tanrısıdır.
Egemen ulus milliyetçiliği ahlaksızdır, çünkü bir başka egemen kültür coğrafyasında kendi ırkçı karakterini öteler ve o ülkede kendi azınlık konumunu koruyan herhangi bir görüşün, bu sol görüş de olsa dahi ki genelde öyledir , yanında yer almaktan,onunla gözükmekten çekinmez. İlkesiz ve iki yüzlülükten rahatsızlık duymaz. Ahlak anlayışının temelinde çıkarcı bir dünya görüşü olduğu içinde,değerlerin kendi üst kimlik üstünden şekillenmesinden asla rahatsızlık duymaz hatta destekler.
Yukarıda saydığımız tüm verileri ,kendimizin bizzat yaşadığı tipik Türk sağ milliyetçiliği ve ırkçılığı , şöven dünya görüşünde bir, bir, görmek mümkün. Aslında tüm sağcı görüşlerin ortak yanıdır,karakteridir aslında. o yüzden, Türk aşırı milliyetçiliğinin ilkesizliğinin ana karakteri, en belirgin yanıyla örneklersek bizler için yanlış sayılmaz.
Almanya da ve Avrupa da dört milyona yakın Türk kökenli vatandaş yaşamaktadır. Çoğu Anadolu kırsalından kopmuş , kalifiyesiz tarım işçilerinden oluşmaktadır. Bugün dördüncü kuşağın hüküm sürdüğü Avrupa kıtasında yaşayan Türklerin kök itibariyle büyük oranda muhafazakar ve geleneksel iç Anadolu kültürün etkisi ve bilinci altındadır. Kısmi oranda da bu özellikleri değişkenlik göstermiş olsa da, aslında kırsal kesimlere özgü davranış biçimi Türk egemen geç kalmış milliyetçilik kompleksi ve katkısı,Avrupa’nın uyum politikalarında bir entegrasyon sorununa dönüşmüştür.Kendi kanlı barbar tarihinden aldığı damar ve bilinçli Türk ulus devlet resmi politikasının ırkçı teşvikleri, yer yer o ülkelerde çekilmez bir hal almıştır. Tarihin derinliklerinden gelen barbar Türk imajı da buna tuz biber olmuştur.
Bugün Dünyada ve Avrupa da , sol evrensel dünya görüşü, ırk, millet ve milliyetçi fikir ve anlayışlarına karşı tek insani ve radikal ana damarı teşkil eder. Faşizmin geçmiş kanlı tarihi her ne kadar Avrupanın tüm siyasi kurumlarınca lanetle anılsa da gerek göçmen politikaların da ,gerek asimilasyonların milliyetçi kaynağına karşı sol, temel insan hakları özünde yegane ilkeli duruş olarak kendini göstermiştir. Yukarıda en ufak vijdani ahlak normlarında bir çekince görmeden attığım başlığı haklı gösteren sonuçları en bariz örneğini bu ülkelerde görmekteyiz. sözde moral ve erdemliği ve muhafazakarlıkları ağızlarda sakız gibi kullanan Türk sağının iki yüzlülüğü, her ne hikmetse, Avrupa solun koruması altında durmaktan en ufak rahatsızlık duymazlar. orada ne onların dinleri, ne ateistlikleriiahlakları sorgulanır. hatta çifte vatandaş ise, sol partilere oy verir. solun kazanması için dua bile eder. Fakat iş memleket meselesine gelince ülkesinin en azılı faşist partilerin en gerici liderlerin yanında durmaktan çekinmez. Ülkesinin de Kürt, Ermeni , Hristiyan halkların bir numaralı düşmanı, yapıların candaşı,ülkesinin soluna da düşman olup çıkar !
Şimdi sormak gerekir, sizce bu davranış biçimi hangi dürüst, erdemleri ve ahlak anlayışına benziyor . Eğer bizler ailevi geleneklerimizin bizlere öğrettiği ahlak anlayışına göre bakarsak, bu davranış biçiminde olanlar, iki yüzlü, kalleş, tutarsız güvenilmez her türlü ahlaksızlığa açık kişilikler anlamına geldiği anlamına gelmez mi. Burada hangi ulus ve milletten olursa olsun egemen ulus milliyetçiliği, iki yüzlü, ahlaksız ve sağ fikirlerin en onursuz hali olmasa bu anlayış hüküm sürer mi.Şimdi bu yazıyı yazarken, bire bir kendimizin bizzat yaşadığı Türk egemen milliyetçiliğin vardığı ırkçı ve vahşi barbarlığını örnek almak kadar doğal bir şey olamaz. Amerika da Trump ın alçak olmadığı , Fransa da, Löpenin adi olmadığı ,yada Almanya da nazi ırkçı faşistlerin iyi insanlar olduğu anlamınamı gelir tabiki hayır! Irkçılık ve ona bağlı egemen ulus milliyetçiliği en aşağılık lı bir ahlak ve moral anlayışıdır. Ülkemizde sözde sol gözüken sosyal şövenler de dahi yeri geldiğinde gördüğümüz bu alçaklıkları,en azından birazcık utanma, arlanma,azıcık yüze baka bilenlere hem düşünmesi hemde sorgulanması için onlara itaaf olunmuştur .
[caption id="attachment_40445" align="alignleft" width="150"] Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan[/caption] NATO Zirvesi vesilesiyle Biden-Erdoğan ve ABD-Türk heyetleri görüştü. Ne verildi,...
[caption id="attachment_40427" align="alignleft" width="150"] Yakıp Aslan[/caption] İkinci Meşrutiyet İslamcılığının, dönemin şartlarına uygun özelliklerini belirledikten sonra Osmanlı İslamcılarının hangi noktada İslami...
FİLİSTİN BOYUTUNDA İSRAİL-İRAN KAPIŞMASI Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan [caption id="attachment_40445" align="alignleft" width="150"] Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan[/caption] Son...
Peker’in yayımladığı videolar mafya, devlet, siyaset üçgeninde gelişen kirli ilişkileri ortalığa saçtı. Susurluk skandalında yer alan dönemin aktörleri, bugünkü Saray...
Average Rating