Referandum Erdoğan’ın siyasi intiharı olacak gibi !

Read Time:6 Minute, 6 Second

Referandum Erdoğan’ın derinlemesine düşünüp karar verdiği bir proje gibi gözükmüyor. “Beni suya hangi namussuz itti?” der gibi bir hali var. Hani biri suya düşmüş çırpınırken, etraftakilerin bakışları arasında adamın birisi suya atlar. Etraftakiler alkışlar, “bravo” der, “kahraman adam” diyerek tezahüratta bulunurlarken adam zar zor karaya çıkar. Çıkar çıkmaz da “hangi namussuz beni suya itti?” diyerek kendisini suya iteni aramaya başlar…

Erdoğan daha önceleri büyük bir iştahla sözünü ettiği “Türk tipi başkanlık” sistemi için 400 milletvekili istediği seçimden sonra milletvekili sayısı 316’da kalınca başkanlık iştahı azalmıştı. Başkanlığı fiilen yapıyordu, fakat başkanlıktan fazlaca söz etmiyordu. Başkanlık konusunu gündeme yeniden, bir çok çevre tarafından CIA ajanı olarak bilinen Devlet Bahçeli getirdi. Üstelik de fiili olarak uygulanan başkanlığı “yasalaştıralım” diyerek gündemleştirdi. Afaki olarak gündeme getirilmiş olan Devlet Bahçeli’nin önerisi, afaki olarak da AKP tarafından kabul edildi. Sarayda, Başbakanlıkta Erdoğan, Başbakan ve Devlet Bahçeli ile çeşitli görüşmeler yapıldı, sonunda 18 maddelik bir anayasa taslağı denen oyuncak taslak hazırlandı.

 

Çeşitli hile hurdalarla Anayasa komisyonundan, genel kuruldan geçirilerek referanduma sunma konumuna getirildi. Ama Erdoğan referandum konusunda fazla hevesli gibi gözükmüyor. 1 Kasım seçiminde “Rabia selamı” gibi; baş parmağını içe kapatarak dört parmağı ile seçmene işaret verdiği “dört yüz milletvekili, dört yüz” dediği rakamı çıkartamadığı gibi bu referandumda da “Evet” çıkartamayacak. Anayasa taslağı dedikleri oyuncak metin, genel kuruldan geçerek yasalaştıktan sonra on günden fazla parlamentoda bekletildi. On günden sonra Erdoğan’a gönderildi, şimdiye kadar imzalayıp imzalamadığı henüz belli değil. Geçen gün yapmış olduğu bir mitingde de eski heyecanı yoktu. HDP’yi % 6-7 bandında gösteren yandaş medyanın yaptığı anketler bile Erdoğan’ı heyecanlandırmıyor. Sadece Erdoğan değil, “g.t kılı” olan yandaşlar da eskisi kadar hevesli gözükmüyorlar. İki tane zibidi, elinde silahla ortaya çıkıp “hayırcılar gelsinler bakalım” diyerek Erdoğan ve yandaşlarına moral vermeye çalışıyor. Savcılık ifadelerinde de “ülkemizi çok sevdiğimiz için öyle yaptık” diyerek serbest bırakılıyorlar. Bütün bunlar Erdoğan’ın içine düşmüş olduğu sefaletin sefillik düzeyini gösteriyor.

 

Erdoğan’ın “maşallah, evet güçlüymüş” dediği, hayal dünyasına dayanak yapacağı hiçbir argümanı kalmadı. Ne Suriye politikası, ne Cerablus ve El Bab işgali, ne “Membiç’e gireceğim, oradaki PYD-YPG güçlerini ezeceğim, oradan Rakka’ya saldıracağım” palavraları, ne de “Suriye’nin kuzeyinde bir PYD-PKK oldu bittisine izin vermeyeceğim” gibi beylik argümanlarının hiçbirisini kullanacak durumda değil. Düne kadar yandaşların karşısına çıkıp, boyun damarını şişirerek atmış olduğu bu palavra argümanların tümü elinden gitti. Yandaşa; El Bab’ı alıp, oradan Membiç’e geçip, Rakka üzerine yürüme projesi sunarken, El Bab’a saplanıp kaldı. Oradan umudu kesildiği için “El Bab, Membiç, Rakka olmadı; Kardak kayalığı verelim” dercesine, yaveri tarafından eli kolu bağlanıp yere yatırılan ‘kahraman’ Genelkurmay Başkanı’nı, diğer kuvvet komutanları ile Kardak kayalıklarına “keşfe” gönderiyor. Yandaşın gözünü El Bab’dan Kardak kayalığına çevirmesini sağlamaya çalışıyor. Çalışıyor ama nafile. Çünkü söz konusu Kardak kayalığı argümanı daha önce kullanılarak cılkı çıkartılmış olan bir argüman.

 

Kardak kayalığına, daha önce Özgürlük Hareketi için “ya bitecek, ya bitecek” diyen, fakat iştahı kursağında kalan, “bir çakıl taşı bile vermem” diyerek Çiller çıkartma yapmıştı. Fakat fazla işe yaramadı. Kardak kayalıkları Çiller’i kurtarmaya yetmedi. Çiller’in siyasi hayatı sona erdi. O nedenle Kardak kayalıklarından Erdoğan’a ekmek çıkmaz. Erdoğan’ın tek umudu Kandil! Referandum sürecinde Kandil’e operasyon yapma planı yapıyorlar. “Mart-Nisan” gibi tarihleri de bu vesile ile veriyorlar. Yandaş bütün basın ve TV’de sürekli bir şekilde dağlarda konuşlanmış olan silahlı askerlerin resimleri gösterilerek: PKK’lilerin dağlardan sökülüp atıldığını, dağların PKK’den temizlendiği yalanına sürekli bir şekilde yandaşlarını inandırmaya çalışıyorlar. Arkasından da İçişleri Bakanı’nın, “Bakın dağlarda ve şehirlerde PKK’yi bitirdik, Nisan’dan sonra PKK’nin ismini bile kimse hatırlamayacak” palavrasını vererek yandaşa yutturmak için gereken her şeyi yapıyorlar. Nisan argümanı Kandil’e operasyonu ifade ediyor. Referandum’un tek argümanı olarak ellerinde, dağlarda resimlerini gösterdikleri askerler için: Mehmetçik dağları PKK’den temizledi, sıra Kandil’de, mesajını veriyorlar. Kandil operasyonu için de Mart ya da Nisan aylarını işaret ediyorlar. Kandil’e operasyon düzenlediklerinde, ellerindeki medya ile ne kadar yalan varsa yandaşlarına söyleyecekler. Kandil’deki PKK liderlerinin isimlerini vererek, falanı yakaladık, filanı “etkisiz hale getirdik” gibisinden yalanlarla yandaşlara, özellikle de MHP tabanına moral vererek “Evet” oylarını artırmaya çalışacaklar. Geçmişte yaptıkları gibi bazı tepelere Türk bayrağı dikerek, “Kandil’i ele geçirdik” deyip; yine eskiden yaptırdıklarını tekrarlayarak bir askere “Mehmetçik burada, PKK nerede” dedirtecekler. Böylece referandumda “evetleri” çoğaltmanın bir yolunu bulmuş olacaklar. PKK bu argüman planını boşa çıkartacak bir politik taktik manevra yöntemi geliştirebilirse, Erdoğan’ın bu argümanı kullanma şansını ortadan kaldırabilir. Örneğin: Artık Kürdistan’da, özellikle de PKK’ye ev sahipliği yapacak çokça Kürdistan toprağı özgürleştirildi. Rojava, Şengal, Afrin, hatta Halep’in bir çok mahallesi şu durumda hem Kürtler, hem de PKK için özgür alanlar durumundadır. PKK artık Kürdistan’ın her yerinde, “merkezi karargahını da Kandil’den taşıdı” gibisinden bir siyasi ve taktik manevra yapsa, Erdoğan’ın Kandil planını boşa çıkartabilir.

 

PKK’nin böyle bir açıklama yapması ya da böyle bir hava yaratması durumunda, Kandil operasyonu yapılsa bile: “PKK’nin çekildiğini ilan ettiği alanlara operasyon düzenleyerek sahtekarlık yapıyorlar” cinsinden karşı argümanlar çıkar. Yandaş basından yayacağı yalan ve palavraları fazla etkili olmayacaktır. Her koşulda savaşın en önemli kısmı siyaset ve taktik manevralardır. O nedenle savaş sadece silahla kazanılmaz, siyasi ve askeri taktik manevralarla silahlı mücadele desteklenince zafer daha yakın hale gelir. Sadece belirtmiş olduğum taktik değil, ona benzer başka taktik manevralarla da Kandil boşaltılmış gibi gösterilerek Erdoğan’ın Kandil operasyonu argümanını etkisiz hale getirmek önemli bir kazanım olacaktır. Kandil’e geçmişte de, üstelik Türk Ordusunun bugünkü gibi yıpranmamış, daha güçlü olduğu dönemlerde de çok operasyon yaptılar. Yaptıkları operasyonların bir çoğunda yanlarına Barzani’nin Peşmergelerini de alıyorlardı. Yine de “yel kayadan ne kopartır” misali, geldikleri gibi geri gidiyorlardı. Şimdi de olacağı odur. Ama Erdoğan yararlanmaya çalışacaktır.

 

Erdoğan’ın tek argüman olarak elinde Kandil operasyonu kaldı. Kardak vb. gibi eski oyunları oynamaya bir miktar daha çalışsa da Yunanistan’la savaşı kolay göze alamaz. AB, hatta ABD’yi bile karşısında bulur. Dünyada bir tek destek bile bulamaz. Kıbrıs çıkartmasında Kaddafi destek vermişti, fakat artık Kaddafi de yok. Savaşsız referandumu kazanamayacağını biliyor. El Bab’da boşa çıktı, hatta referanduma kadar El Bab’da kalma şansı bile yoktur. O nedenle yeni savaş kapıları aralamaya çalışıyor. Yunanistan, olanaksız olmasa bile zor. Kala kala Kandil kalıyor. Onu da PKK bir taktik manevra ile etkisiz hale getirebilirse, Erdoğan’ın siyasi intiharını yaşaması kaçınılmaz olur. Küresel aktörler arasında içten değil, ağız alışkanlığı ve sahtekarca “dostum” dediği ve diyeceği kimse kalmadı. Bütün umudunu Trump’a bağlamıştı. Trump’ın şaşkınca, ne olduğu da belli olmayan “Suriye’de güvenlikli bölge yaratma” söylemine “zaten biz de böyle söylüyorduk” diyerek sıkıca sarıldılar. Rojava Kürtlerini ezmeyi, Putin ve Suriye ile girmeye çalıştığı ilişki ile yapamadığını, belki Trump’la yaparım diye heveslendi. Ama olmadı. Trump’ın da Suriye’de Kürtlerden başka bir dayanağı yoktu, zorunlu olarak O da Kürtlere dayanmak durumunda kaldı.

 

Yandaş basın, ABD’nin SDG’ye vermiş olduğu savaş araç ve gereçlerini, zırhlı kamyon ve tanklarını “teröristlere silah” diye kare kare veriyor. O nedenle Trump’tan da umutları kesildi. Rusya Erdoğan’a hiç unutamayacağı bir oyun oynadı. Astana’da Erdoğan’ın önerdiği şeriatçı cihatçı örgütlerle toplantı yaptı. Ondan sonra da PYD ile Suriye Anayasası üzerine üst düzey bir toplantı düzenledi. Erdoğan’ın PYD’ye yönelik politikasını yerle bir etti. Erdoğan içte ve dışta bütün dayanaklarını kaybetti. Ekonomik bakımdan, içinden bir daha çıkamayacağı bir çamura battı. Bölgeye, İslam’a yönelik bütün politikaları iflas eti. Elinde referandum için argüman olarak kullanacağı sadece Kandil operasyonu kaldı. Umarım onu da PKK boşa çıkartır. O zaman referandum Erdoğan’ın siyasi intiharı olur.

 

Teslim TÖRE-MEZOPOTAMİA NEWS 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: