

HAYALLERE ÖRÜLEN DUVARLAR.
Tüm dünya ayağa kalkmış adeta. Sosyal medya yıkılıyor deyim yerindeyse. Neymiş efendim dünyanın patronu bazı ülkelere vize yasağı koymuş, bazı sınırlarına duvarlar örecekmiş. Tepkiler çığ gibi. Tüm sınırları kaldırmayı, duvarları yıkmayı hayal ederken yeni duvarların örülmesi, sınırların geçilmez bariyerlerle donatılması uzay çağının utancıdır. Bu yüzden verilen tepkiler, protestolar da oldukça yerinde ve anlamlıdır.
Anlamlı olmayan ise kendi sınırlarında ki duvarlara ses çıkarmayan hatta alkışlayanların okyanus ötesine bağırıp çağırmaları. Her devir de 3 maymunu oynayanlar bilmiyor görüne bilir. Güneydoğudan giden tarım işçilerini kirletiyorlar diyerek çağ dışı, gayrı insani nedenlerle şehirlere sokulmadıklarını unutmuş ya da görmemiş olabilirler. Ama kendi adıma ben unutmam mesela. Uzun süre fındık ve kestane tatlısına kahrederek baktığım her zaman taze bir unutulmazdır zihnimde. Batı illerimizde doğudan gelenlere istemezük linçleri unutula bilinir mi örneğin.
Barış insanı MARTİN LUTHER KİNG’in I HAVE A DREAM-Bir hayalim var diyerek baöşladığı özgürlük, eşitlik ve barış içerikli tarihe geçen 28Ağustos 1963 tarihli konuşmasının üzerinden neredeyse 50 yıl geçmiş… Siyah insanların sadece siyah oldukları için yaşadıkları, yaşatıldıkları vahşetlerin son bulması için insanca kurulan İNSANCA BİR HAYAL. Hayaller insanın umududur, beklentisidir, yaşam gücüdür. ANCAK : 50 yıl önce gerçekleşmesi düşünülen hayaller yok artık. Hayal kurmaya bile vakit kalmıyor, insanlığın önünde hayasız ve insafsızca her gün yükselen yeni duvarların yüzünden.
Yıllar önce koca çınar MUSA ANTER kürtçe ıslık çaldığı için nasıl tutuklandığını trajı-komik bir üslupla anlatır hatıraların da. Islığın bile bölücü bir dili, bir şivesi olduğunu keşfeden ülkem de ne çok duvar çekilmişti hayatlarımıza. Görülmedi, duyulmadı belki. Ama yaşayan biliyor. Yaşayan unutmuyor.
Karaya vuran mülteci çocuk cesetlerini, sulara gömülen bedenleri, yerle bir olan köyleri, şehirleri de görmemişti bu gün Amerika’yı yeniden keşfedenler. Yine de insan olmanın gereği İNSANİ tepkiler olağan üstü. Kaygılar, endişeler, korkular tavan yapmış durumda. Dünya nereye gidiyor diye soruyor insanlar doğal olarak.
Açlıktan, susuzluktan, kurşunlardan, bombalardan öldüğünde çocuklar, dünya nereye gidiyor idiyse bu gün de aynı yere gidiyor oysa. Dünya aynı dünya, duvarlar aynı duvar. Martrin L. KİNG’in gerçekleşmeyen hayalleri değildi sadece duvarların içine hapsedilenler.
Annesinin parçalarını eteğinde toplamaya çalıştığı Ceylan’dan, sırtında 12 kurşun çıkan UĞUR’a, 7 yaşındaki BARAN’a, MİRAY bebeklere, Berkin’lere, Özgecan’lara, Akbabanın önünde can çekişen Afrikalı çocuğa kadar. Hepsinin de hayalleri vardı belki. Hangisini gördük, hangisini duyduk. Gördük mü, görebildik mi gerçekten. Yoksa başımızı kumlara mı gömdük hep. Dünya dönerken tarih boyunca duvar örenlere karşı, duvarları yıkma mücadelesi verenlerin direnişine de tanık oluyor ama. Tek değil tüm dillerden SELAM OLSUN onlara.
Kadir DAĞHAN-MEZOPOTAMİA NEWS
Average Rating