
TÜM RENKLER ÖZGÜR YAŞASIN./ KADİR DAĞHAN
Her anne baba inancına, düşüncesine ve kimliğine göre çocuğu için istediği veya arzuladığı bir İSİM koymak, kendi ana dilinde, kimliğin de özgürce yaşamak ister. Bu hem doğal hem de insani bir haktır. Ne var ki bu coğrafya da tahakkümcü ve dayatmacı zihniyet ne dillere, ne kimliklere ne de İSİMlere bu hakkı hiç vermedi yıllar yılı. Kürt, Ermeni, Süryani…isimleri sakıncalı görülür ve yasaklanırken DEVRİM,BARIŞ,MAHİR,DENİZ. gibi bir çok isim de linç edilmenin veya göz altına alınmanın nedeni olabilmiştir. Soy adı konusu daha da vahimdir..
Bilindiği gibi önceleri bir çocuk babasının adıyla anılırdı Hüseyin oğlu KADİR gibi örneğin. Bu durum beraberinde bir çok sorunu da getiriyordu ancak hem gelişmiş ülkelerde ki sisteme geçmek hem de BABA isminin kullanılmasında ki karışıklıkları ortadan kaldırmak amacıyla 21 Haziran 1934 te SOYADI kanunu çıkarıldı. Ne var ki isimlerde uygulanan İNKARCI zihniyet burada da kendini gösterdi ve insanların istekleri hiçe sayılarak kendi anlayışına uygun Soyadları dayatıldı sorgusuz sualsiz. Özellikle yurdun bazı bölgelerinde tek bir etnik kimliğe vurgu yapılan ne kadar isim ve türevli soyadı varsa konuldu. Ancak gün geldi SOYADlar da ADlar gibi nasibini aldı. Yasalar bile hiçe sayılarak verilmiş ad ve soy adlara karşı kesintisiz linç kampanyaları geliştirildi…
Bütün bunları güncel bazı noktalara değinmek ihtiyacı his ettiğimden anlatma gereği duydum. Biliyoruz ki yaşamımızda olsun evrenin sonsuzluğunda olsun bildiklerimizin yanı sıra bilinmezliklerle dolu bir yolculuktan ibarettir hayatımız. Ve bu ikilem arasında durduğumuz yer geleceğe yürüyen adımları atarken sağlıklı kararlar vermemiz açısından çok önemlidir. Söz gelimi geleceğe ait neler yaşanacağına dair bazı tahminlerimiz olsa da bilinmezliklerimiz daha fazladır. Ama yine söz gelimi adlar-soy adlar üzerinden anlatmaya çalıştığım yaklaşık 100 yıllık bir zaman diliminde neler yaşandığını çok iyi biliyoruz.
Hele bazı olaylar için “ unutursak kalbimiz kurusun.” diye boşuna kendimizi parçalamıyoruz. İsteyenin istediğini unutma özgürlüğü vardır tabi. Yürek ve insan olup olmamakla ilgili bir tercihtir bu. Tüm renkleri yok sayıp sadece SİYAH-BEYAZ arasına sıkıştırılma çabaları boşunadır. Ne geçmişte ki acılar kutsana bilir ne de bu acılar referans gösterilerek gelecek kabul ettirilebilir. Zira insanlar elini yüreğinin üzerine koyarak renklerin sadece siyah veya beyazdan ibaret olmadığını mavinin de, yeşilin de, sarının da, kırmızının da var olduğunu söylemeye devam edeceklerdir.
İster siyah ister beyaz olsun bu renkler de tüm renklerin içindedir. Ve siyahı beyaza karşı veya beyazı siyaha karşı diye değil renk olduğu için seveceğiz. Ve asla kendi renklerimizden de vazgeçmeyeceğiz. Bu anlamda siyahçı ve beyazcıların kendilerine yontacakları etiketlerin bir değeri yoktur. Parsacı yaklaşımlar hem yararsız hem anlamsızdır. Daha şimdiden zulalarında ki etiketleri kendi adlarına yapıştırmaya çalışanlar bilsinler ki öyle değil. Sonuç olarak tüm renklerin varlığı ülkemize HAYIRLI olsun diyor tüm özgür yüreklere tek değil tüm dillerden SELAM OLSUN diyorum.
KADİR DAĞHAN-MEZOPOTAMİA NEWS
Average Rating